Başbakan Binali Yıldırım, Selah Tersanesi'nde Şehit Kıdemli Üsteğmen Ari̇f Ekmekçi Lojistik Destek Gemi̇si̇'ni̇n denize indirme törenindeki konuşmasında, Deniz Kuvvetlerinin gücüne güç katacak bir lojistik destek gemisinin bugün sularla buluştuğunu söyledi.
Denize indirilen gemiler ve dev ulaştırma projeleriyle yerli savunma sanayisinin gücünü dünyaya ve bölgeye gösterdiklerini vurgulayan Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:
"Allah'a şükür ki bugün karamsarlık yok, bugün ümit var, heyecan var, gelecek sevinci var, öz güvenimiz var. 50 yıl önce, yarım asır önce 'Türkiye gemi yapar mı yapmaz mı' tartışması sürerken bugün her cins, her kapasitede, her kabiliyette gemiyi yapabiliyoruz, yapmakla da kalmıyoruz dostlarımıza ve diğer ülkelerin de ihtiyaçlarını karşılayacak bir noktaya geldik. Savunma sanayisinde son 15 yılda çok büyük ilerlemeler kaydettik. Yüzde 24'lerden, yerlilik payını yüzde 60'ın üzerine çıkardık. Hedef daha büyük. Bunu da gerçekleştireceğiz. Bunu gerçekleştirmeye kapasitemiz de var, kabiliyetimiz de var, imkanımız da var. En büyük dayanağımız milletimizdir. Milletimizin inancı, milletimizin güvenidir."
İş dünyasındaki dinamizm
Başbakan Binali Yıldırım, iş dünyasında görülen dinamizmin, umutlarını daha da yeşerttiğini kaydetti. Millet ve ülke için bütün kurumlarla canla başla çalışmaya devam edeceklerini ifade eden Yıldırım, gemiye adı verilen şehit Kıdemli Üsteğmen Arif Ekmekçi'nin yakınlarının da tören alanında bulunduğuna dikkati çekti.
Şehit Kıdemli Üsteğmen Ekmekçi'nin su altı taarruz subayı olarak görev yaparken şehit düştüğünü ve uzun yıllar sonra naaşının bulunarak şehitliğe defnedildiğini anlatan Yıldırım, şehidin adının, bugün denize indirilecek gemide ebediyen yaşayacağını vurguladı.
"Sorunları torunlara havale etmedik"
Başbakan Yıldırım, gündemlerinde ilk sırada çözümün olduğunu belirterek, "Sorunları torunlara havale etmedik. Çöze çöze bugünlere geldik. Dağ gibi sorunları, dağ gibi hizmetlere dönüştürerek bugünlere geldik. Bu yola, çalışmak ve üretmek isteyen herkesle kendi heyecan ve enerjimizi paylaşacağımızın sözünü vererek çıktık." dedi.
Denizcilik alanında, gemi inşa sanayisinde ve çalışanlara tam destek verdiklerini ve vermeye de devam edeceklerini bildiren Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün suya indireceğimiz Üsteğmen Arif Ekmekçi Gemisi lojistik destek gemimiz, Güngör Durmuş'un ikizidir. Geçen ekim ayında onun da denize inişini hep birlikte gerçekleştirmiştik. Yüzbaşı Güngör Durmuş gemisinden sonra bugün denize indireceğimiz Arif Ekmekçi gemisiyle Deniz Kuvvetlerimiz çok daha güçlenmiş olacak. 4 bin ton motorin, yani dünyanın etrafını bir buçuk kere dolaşacak kadar deposunda yakıt olabilecek kabiliyeti var. 335 ton helikopter yakıtı, 630 ton içme suyu ve 108 metreküp yiyecek, kargo, kumanya kapasitesi var. Bu kapasiteyle tekne, Deniz Kuvvetlerimizin bütün muharip unsurlarının akaryakıt ihtiyacını karşılayacak ve sahildeki akaryakıt depolarının bütününe ikmal imkanı sağlayabilecektir. Geminin bir diğer özelliği ise uzun seyir siasıdır. Helikopter platformu ile 15 tonluk en ağır helikopterlerin bile gece gündüz iniş kalkış yapacağı, havada yakıt ikmali yapması için de uyumludur. Ayrıca bu gemi, en yüksek tonajlı helikopteri konuşlandırabilecek platforma da sahip olacaktır. Ek olarak asimetrik saldırılara karşı savunma ve iletişim imkanı da mevcuttur. Donanımı, kapasitesiyle sınıfının önde gelen gemilerinden Arif Ekmekçi, Deniz Kuvvetlerimiz başta olmak üzere, ülke savunmamıza önemli bir katkı sağlayacaktır."
"30 milyar doların üzerinde kaynak sağladık"
Son teknolojiye sahip 172 uluslararası ölçekte limanı olan Türkiye'nin, askeri, sivil, ticaret gemisi olmak üzere her türlü gemiyi kendi imkan ve kabiliyetleriyle yapabildiğini dile getiren Yıldırım, şunları söyledi:
"Son 15 yılda 14 askeri gemi projesini tamamladık ve yine 15 yılda savunma sanayimize 30 milyar doların üzerinde kaynak sağladık. Burada yapılan en önemli kısmı şudur; amaç yerlileştirmek ve millileştirmek. Yani yarın bir gün işler kötüye gittiğinde kendi kendimize yetecek imkan ve kabiliyete sahip olmak. Biz bunun zorluğunu 1974 Kıbrıs Harekatı'nda gördük. O gün Türkiye'ye yüzde 100 haklı olduğu, uluslararası anlaşmalardan doğan hakkını kullandığı halde amansız bir ambargo uygulanmış ve Türkiye'nin bir anlamda diz çökmesi hedeflenmişti. O gün başlayan savunma sanayinde kendi kendimize yeterli olma ihtiyacı, bugün bizi bu noktaya getirmiştir. Demek ki zor olmayınca başarı gelmiyor. O gün yaşadığımız zorluklar bize bu noktada başarıyı getirmiştir."
Çalışanlara bir maaş ikramiye
Başbakan Binali Yıldırım, yapılacakların, yapılmış olanlardan daha fazla olduğunu kaydederek, "15 yıldır kazanımlarımızı kalıcı hale getirmek için adım atmaya devam ediyoruz. Ne zaman Türkiye ayağa kalksa, ne zaman Türkiye büyümeye, ileriye doğru gitmeye başlasa, bundan birileri rahatsız oluyor. Türkiye'de huzuru bozmak, istikrarı sekteye uğratmak için maalesef karanlık planlar hemen devreye giriyor. Terör, bu ihanet odaklarının bildikleri tek dil. Terörle bu milleti dize getireceklerini zannedenler, hep yanıldı, yanılmaya devam edecek." diye konuştu.
Baykan Kaymakamı Mehmet Kocabey'e yönelik terör saldırısına değinen Yıldırım, şunları söyledi:
"Allah'a şükür kaymakamımız ve yanındakiler yara almadan kurtuldu. Bunu niye yapıyorlar? Çünkü o kaymakamımız, o bölgede vatandaşlarımıza hizmet götürmek, terörün sömürüsünü ortadan kaldırmak için gece gündüz demeden çalışıyor. Bu karanlık odaklar haklarını savunduklarını iddia ettikleri vatandaşlarımıza hizmet gitmesini, oraların mamur hale gelmesini maalesef istemiyor. Türkiye bir yandan proje üzerine proje, yatırım üzerine yatırım yaparken diğer yandan da ihanet odaklarıyla amansız mücadele içinde. Allah'ın izniyle bu mücadele, zaferle taçlanacak, bu topraklardan terör illetini tamamen yok edeceğiz. Gönlümüz arzu ediyor ki diğer siyasi partiler bu süreçte, bu mücadelede bizlerle beraber olsun. Bu milletin gördüğü belki de en büyük ihanet olan 15 Temmuz darbe girişimine 'kontrollü darbe' demek, bu milletin hissiyatıyla adeta alay etmektir. Milletimizin şehir şehir, meydan meydan verdiği o destansı özgürlük mücadelesine halel getirmek, leke sürmek hiç kimsenin hakkı ve haddi olmamalıdır. Yollarda adalet aramak olabilir ama önce adil olacağız, milletin canıyla bedel ödediği 15 Temmuz zaferine 'kontrollü darbe' demekten vazgeçeceğiz. Adaletin yeri Meclis'tir, yollar değildir. Siyaset üretmeden sürece boşa tırpan çalmanın alemi yok."