Çok Bulutlu 7ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Gündem
26.02.2018 10:37

Selimiye Kışlası'ndaki darbe faaliyetleri ve Üsküdar Çevik Kuvvet'in işgal girişimi davası

1. Ordu Komutanlığı'nda yaşananlar ve Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'nün Üsküdar yerleşkesinin ele geçirilmeye çalışılmasına ilişkin 128 sanıklı davanın 14. duruşması başladı.

Selimiye Kışlası'ndaki darbe faaliyetleri ve Üsküdar Çevik Kuvvet'in işgal girişimi davası

İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısında bulunan salonda görülen davaya, 39 tutuklu, 14 tutuksuz sanık ile taraf avukatları ve izleyiciler katıldı.

Duruşmada müşteki ve sanıkların beyanları alındı. 

Tanıklardan Albay Fatih Akpınar, 1. Ordu Karargah Destek Komutanlığı’nda görevli olduğunu anlatarak, olay günü dönemin 1. Ordu Komutanı Ümit Paşa'nın (Ümit Dündar) "kışla içerisinde güvendiğiniz personel var mı, içeriyi bildiğiniz personelle koordine edin, emniyetle görüşün müdahale edin" şeklinde emir verdiğini anlattı.

Tanık Akpınar, "İstanbul'daki ana darbe davası" sanıklardan eski 1. Ordu Komutanlığı Harekat Yarbaşkanı Eyyüp Gürler’in darbeci olduğunu gece 12.00-01.00 saatleri arasında kendilerine ordu komutanının söylediğini belirterek, "Cem Albay ile öncelikle Eyyüp Gürler’in evine gittik. Eşine durumu anlattık, ikna etmeye çalıştık. Eyüp Gürler’in kardeşini de karargaha çağırdık, sonra tekrar orduevine gittik. Ardından diğer bölük komutanlarını aradık. Askerleri de organize olmaları yönünde aradık." diye konuştu.

"Emir mantıklı mı, yasal mı diye sorgulanması gerekir"

Nizamiyeye gittiklerinde beklemeye başladıklarını ifade eden tanık Akpınar, kendilerine Gürler’in direneceğinin söylenmesi üzerine durumu ordu komutanına ilettiğini söyledi.

Tanık Akpınar, Gürler’in "Cesedimi çiğnemeden buraya giremezsiniz" dediğini, sonrasında polis özel harekat ekiplerince gözaltına alındığını anlatarak, kendisinin de kışlanın emniyetini aldığını kaydetti.

Albay Fatih Akpınar, herkesin verilen emri, "Ahlaklı mı, mantıklı mı, yasal mı?" diye sorgulaması gerektiğine vurgu yaptı.

"Korkunç bir emirdi’’

Olay günü 1. Ordu Karargahı Lojistik Destek Komutanlığı başkanı olan tanık Nihat Aksüt de olay günü servisle karargahtan ayrıldığını anlatarak, sivil bir arkadaşının kendisini araması üzerine televizyonu açtığını söyledi.

Bunun üzerine resmi kıyafetini giyip kendi aracıyla yola çıktığını dile getiren Aksüt, şöyle konuştu:

"Karargaha vardığımda silahlı bir şahıs 'Nereye gidiyorsun?' dedi. Karargaha girdim, sözde sıkıyönetim emrini incelemek istedim, tuğgeneral imzası var. Korkunç bir emir, akıl ve mantığın alamayacağı, anlaşılamayacak, benimsenemeyecek şeyler yazıyordu. Kurmay başkan vekilinin odasına çıktım, kendisine yaşananların doğru ve yasal olmadığını söyleyip derhal karargahtan çıkalım dedim. Kendisi de o esnada herhangi bir yorumda bulunmadı."

Daha sonra Albay Alaattin Koç'un da karargaha geldiğini, kendisiyle bu işin yasal olmadığı konusunu konuştuklarını belirten tanık Aksüt, "Albay Koç sıkıyönetimin Genelkurmay'la ilan edilemeyeceğini, Meclis'ten çıkması gerektiğini söyledi. Tekrar başkan vekilinin odasına çıktık, bir yorumda bulunmadı. Albay Alaattin Koç ile daha sonra karargahtan çıktık, Fenerbahçe Orduevi’ne gittik, komutanımıza ulaşmaya çalıştık, ordu karargahında yaşananları arz ettik." dedi.

"Tankı durdurmaya çalıştım"

Duruşmada dinlenilen müştekilerden Sabri Ünal ise ifadesinde, 15 Temmuz gecesi Pendik’ten Üsküdar’a kadar otostop çektiğini, Kartal Köprüsü'nde askerlerle muhatap olduğunu anlatarak, burada tartıştığı bir komutana, "Benim olduğum ülkede darbe yapamazsın" dediğini aktardı.

Ünal, komutanın kendisine biber gazıyla müdahale ettiğini belirterek, daha sonrasında Bağlarbaşı Kültür Merkezi’nden köprü yoluna doğru ilerlerken yerden birkaç tane taş aldığını dile getirdi.

Burada birkaç kişinin ateş ederek "Yere yat" dediğini anlatan Ünal, "Tankın geldiğini gördüm elimdeki taşlarla önce tanka bir iki defa taş attım. Tankı durdurmaya çalıştım olanca hızıyla gelmeye devam ediyordu, sağa sola kaçma şansım yoktu, tankın altına yatmaya karar verdim. İlk tank geldi, üstümde durdu, 3-4 saniye durdu, tanka baktım devam ediyordu. İkinci tankın gelmekte olduğunu gördüm, sağ elimi kaldırarak durdurmaya çalıştım, net şekilde görmesine rağmen yoluna devam etti. İkinci tank beni görmesine rağmen hiç tepki vermedi, devam etti. Sağ kolumu ezdi yaralandım, insanlar yardım etti, 3 ay hastanede yattım, halen olması gereken tedavilerim var. 2 tane daha ameliyatım var. "

Müştekilerden Fırat Coşkunoğlu darbe gecesi bir tankın içinde bulunduğu aracı ezdiğini ve canını zor kurtardığını anlatarak, sanıklardan şikayetçi olduğunu söyledi.

128 sanık yargılanıyor

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca hazırlanan iddianamede, darbe girişimi sırasında 1. Ordu Komutanı olan Orgeneral Ümit Dündar ve Üsküdar'da art arda geçen 2 tankın önüne yatarak onları durdurmaya çalışan Sabri Ünal'ın da aralarında bulunduğu 28 kişi, "müşteki-mağdur" sıfatıyla yer alıyor.

Albay, yarbay ve yüzbaşı rütbelerindeki 55 subay, astsubaylar ve bir sivil olmak üzere 128 kişinin "sanık" sıfatıyla bulunduğu iddianamede, tüm sanıklar hakkında "cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs", "cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya TBMM'nin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs", "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs" ve "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ile 7 yıl 6 aydan 15'er yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.

İddianamenin tek sivil şüphelisi olan ve terör örgütünün şifreli haberleşme programı "ByLock"u kullandığı belirtilen öğretmen Feyzullah Şahan hakkında da aynı suçlardan üç kez ağırlaştırılmış müebbet ve “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

İddianamede, aralarında subayların da bulunduğu sanıklar Ali Demici, Mehmet Kanbur, Tuğrul Kekeç, Gökhan Arıkan, Servet Demir, Emre Ersan, Bekir Karadayı, Semih Özdemir, Gökhan Türe, Gökhan Atavcı, Mithat Aydın, Sergen Güçlü, Bilal Dursun, İsmail Küçükmadan, Gökhan Yıldız, Cüneyt Ölmez, Ömer Faruk Kıcırlı, Kadir Güven, Fatih Cantürk, Arda Can Yarar, Yasin Ay, Ali Güngör, Eyüp Akkaya ve Ertan Gümüştaş hakkında da ''kasten öldürmeye teşebbüs'', ''kasten yaralama'', ''mala zarar verme'' ve ''kamu malına zarar verme'' suçlarından ayrı ayrı 6 yıl ile 141 yıl arasında değişen oranlarda hapis cezaları öngörülüyor. 

Kaynak: AA

Sıradaki Haber
Son bir haftada 31 terörist etkisiz hale getirildi
Yükleniyor lütfen bekleyiniz