İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Balçova ilçesindeki bir otelde düzenlenen İzmir İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) Hazırlık Toplantısı'na katıldı.
Bakan Soylu, konuşmasında, Türkiye'nin güvenlik başlıklarını bir zincirin halkalarına benzetti.
Bu zincirin, en zayıf halkası kadar sağlam olduğuna dikkati çeken Soylu, şöyle konuştu:
"Türkiye'nin güvenlik başlıklarını bir zincir olarak tarif edersek, bu zincirin en önemli halkalarından biri olan terörle mücadele, tarihin en güçlü dönemindedir. PKK'nın kala kala 320 elemanından daha aşağı bir elemanı kaldı. Aslında sayı farklı ama biz onu bir süre sonra 'sürpriz' olarak tekrar söyleyeceğiz. Onlar da mağaraya sıkıştı. Katılanın 5 katını ikna edip dağdan indiriyoruz. Yurt dışı yatırımcıları da içerideki desteğini hemen hemen çekmiş durumda. Suriye ve Irak'ta da nereye kadar devam edecekleri meçhuldür."
Trafik meselesinin de güvenlik zincirinin bir diğer halkası olduğunu dile getiren Soylu, bu konuda da Türkiye'nin tarihte olmadığı kadar başarılı bir dönem yaşadığını söyledi.
Birleşmiş Milletlerin trafikteki can kayıplarını yüzde 50 azaltma hedefini tutturan iki ülkeden birinin Türkiye olduğunu anlatan Soylu, bu başarıda bölünmüş yollar, otoyollar, havalimanı yatırımları, acil müdahale ve eğitimin büyük rol oynadığını ifade etti.
Soylu, trafik kazası sonucu can kayıplarında 2011 yılında Dünya Sağlık Örgütünün Türkiye ile ilgili yayımladığı rakamın yüz binde 13,4 olduğuna dikkat çekerek, "Şimdi geldiğimiz rakam ise yüz binde 5,9'dur. Hedefimiz, AB ortalaması olan yüz binde 5'tir, ikinci hedefimiz yüz binde 3,9 olan Almanya'dır, üçüncü hedefimiz de yüz binde 2,8 olan İngiltere'dir" dedi.
Asayiş, uyuşturucu, göç yönetiminde de geçmiş dönemlere kıyasla önemli bir kapasite ürettiklerine işaret eden Soylu, "Bu zincirin tüm halkalarını, gelişigüzel politikalarla, geçici tedbirlerle değil stratejik bir akılla, bizzat Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonuyla, ürettiği stratejilerle ve 21. yüzyılın başından beri ortaya koyduğumuz öz güvenle, yerli ve milli kalkınma anlayışımızla güçlendirdik" ifadelerini kullandı.
Bakan Soylu, İzmir'deki hırsızlık rakamlarının 2016-2017'de günde 22-23 iken bugün 4-5'e indiğini, bunun daha da düşeceğini belirtti.
"Çok ciddi yatırım yaptık"
Güvenlik zincirinde önemli bir halka daha olduğunu 1999 depremiyle hatırladıklarını dile getiren Soylu, o tarihe kadar deprem farkındalığı, afet refleksi, deprem politikaları, stratejisi ve kurumlarının bulunmadığını kaydetti.
Bakan Soylu, 1999 depremine ilişkin yaşadıklarını anlatarak, deprem travmasını atlatmanın herkes için zor olduğunu dile getirdi.
Kentsel yenileme konusunda zaman zaman siyasal jargonların kullanıldığını ancak deprem konusunda siyaset yapılmaması gerektiğini vurgulayan Soylu, bu konuda geleceğe kötü bir miras bırakmak istemediklerini, 1999 depreminden bu yana, meselede önemli bir mesafe katedildiğini belirtti.
"Türkiye Acil Müdahale Planı'nı oluşturduk"
Avrupa'nın ikinci büyük gözlem istasyon ağının Türkiye'de olduğunu ifade eden Soylu, AFAD eliyle afetlere müdahale ve afet stratejisinin yönetimi anlamında çok ciddi kapasite ürettiklerini söyledi.
Soylu, 27 lojistik, 55 destek deposu, teknik ekipman ve yetişmiş personelle acil müdahalede Türkiye'nin dünya ölçeğinde bir güce sahip olduğunu vurgulayarak, "Türkiye Acil Müdahale Planı'nı oluşturduk ve ilk uyguladığımız yerlerden biri Elazığ'dır, Van'da da İzmir'de de adımlar atıldı. Bize çok ciddi altyapı ve alacağımız tedbirler konusunda veri oluşturdu. Sahada başarıyla uyguluyoruz" diye konuştu.
"Türkiye, artık deprem olduğunda enkaz kaldırmaya koşan bir ülke değil afet sürecini, öncesi ve sonrasıyla yönetmeye odaklanmış bir ülkedir" diyen Soylu, şöyle devam etti:
"Hem acil müdahale planlarımızı yapıyoruz hem kurumlar arası koordinasyonu sağlıyoruz, bir yandan da yapı stokunu sağlamlaştırmaya çalışıyoruz ki kimse lütfen küçümsemesin, burada da çok önemli adımlar attık. Okullarımızda, kamu binalarımızda ciddi iyileştirmeler yapıldı ve yapılmaya devam ediyor. Afet sonrası iyileştirme stratejilerimizi oluşturuyoruz. Bunun da en güncel örneği Elazığ'da gerçekleşti. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı eliyle 20 bin konut yapılıyor, 3 bin tanesinin anahtar teslimi yapıldı, taşınmalar başladı."
Afet öncesi hazırlık, risk azaltma, eğitim gibi stratejileri hayata geçirerek afetten zarar görmeyen bir ülke hedefine ulaşmaya çalıştıklarını dile getiren Soylu, afetlere karşı topyekun bir refleks oluşturmaya çabaladıklarını ifade etti.
Afet yönetiminde geçen yılın temasının "Afetlere Hazırlık Yılı" olduğunu, bu yıl ise temayı "Afet Eğitim Yılı" olarak belirlediklerini anlatan Soylu, "Türkiye Afet Risk Azaltma Planı çerçevesindeki İl Afet Risk Azaltma planlarımızı da oluşturmaya ve uygulamaya devam ediyoruz. İl bazında yapmaya başladığımız bu planlar, illerimizin afetselliğini ve afetlerin olası etkilerini ortaya koymaktadır" diye konuştu.
Bakan Soylu, planların ilkini Kahramanmaraş'ta bitirdiklerini, bunun da önemli bir başlangıç olduğunu, sonrasında Sivas, Adana, Afyonkarahisar, Samsun, Tekirdağ, Rize ile birlikte toplam 7 ilde İl Afet Risk Azaltma planlarını tamamladıklarını kaydetti.
Bakan Soylu, il afet risk azaltma planlarıyla ilgili 2021 sonu hedeflerinin tüm illerin afet risk planlarını tamamlamak olduğunu söyledi.
Bu planlardaki eylemlerin hayata geçirilmesinin afet zararlarının en aza indirilmesinde çok büyük rol oynayacağına inandığını belirten Soylu, AFAD ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerden hocaların bulunduğu bir kurul oluşturduklarını, planların ve eylemlerin uygulanması, izleme ve değerlendirmesinin bu kurul ve valiler eliyle gerçekleştirileceğini kaydetti.
Kamuoyunda da bu konuda farkındalık oluşturmak istediklerini vurgulayan Soylu, deprem anında vatandaşlara büyük sorumluluk düştüğünü, sakin olunması gerektiğini, açık olan gaz varsa deprem yangınlarının önlenmesi için kapatılması gerektiğini ve toplanma alanına gidilmesi gerektiğini hatırlattı.
Soylu, İzmir'de 30 Ekim'deki deprem sonrası yaşanan trafik sıkışıklığına dikkatİ çekerek, "3-3,5 saat sürdü o trafik sıkışıklığı. Beni bağışlayın bu İzmir depremi değildi, Samos depremiydi. Bu depremin İzmir'de olduğunu, mevzinin daha geniş olduğunu düşünelim, Allah muhafaza trafik sıkışıklığı yüzlerce cana mal olur. Yapmamız gereken basit bir şey var, arabamıza dokunmamak" sözlerini kullandı.
Yeni arama kurtarma akreditasyonları
"Kentsel arama ve kurtarma" alanında Jandarma Komando Özel Asayiş Tabur Komutanlığı ve İHH ekiplerinin hafif seviye ekip standardında, Arama Kurtarma Derneği (AKUT) ekibinin orta seviye ekip standardında akredite edildiğini aktaran Soylu, emniyet teşkilatı bünyesinde Polis Arama Kurtarma (PAK) birimi kurulduğunu, 800 polisin bu konuda güçlü bir eğitimden geçtiğini dile getirdi.
Soylu, inceleme süreci tamamlanan Türkiye İzcilik Federasyonu Başkanlığı ve ANDA Kardeşe Vefa Derneği ekiplerine hafif seviye ekip standardında akreditasyon belgelerini vereceklerini ifade ederek, sivil toplum kuruluşlarının ortaya koyduğu gayret ve fedakarlığın ayakta alkışlanmaya değer olduğunu, her birinin devletten aldığı yükün çok büyük anlam taşıdığını kaydetti.
"Tatbikatları yapmaya devam ediyoruz"
Soylu, 2018 Kasım ayında yapmaya başladıkları habersiz tatbikatların toplam sayısının 30 Kasım 2020 itibarıyla 19'a ulaştığını, planlanan bazı tatbikatların salgın, Elazığ ve İzmir depremleri sebebiyle başka tarihe ertelendiğini belirterek uzaktan erişim imkanları kapsamındaki tatbikatların yapılmaya devam edildiğini dile getirdi.
2020 yılında Bingöl, Van, Elazığ ve İzmir depremleriyle birlikte Giresun'da sel felaketi yaşandığını, bunlara mümkün olan en kısa zamanda müdahale edildiğini aktaran Soylu, şu değerlendirmede bulundu:
"Sadece müdahale hızının kısalığı değil hizmetlerin ve yardımların niteliği itibarıyla da etkin bir müdahaleyi tam anlamıyla ortaya koyduk. Devletimizin bütün ilgili kurum ve kuruluşlarının büyük bir sorumluluk bilinciyle afet bölgesine koşarak görev yaptığını gururla izledik. Müdahale çalışmalarından hasar tespiti ve yıkım çalışmalarına, çadırların kurulumundan sıcak yiyecek sağlamaya, afetzede vatandaşlarımızın zararlarını karşılamaktan onlara psikolojik destek vermeye kadar hiçbir konuda ciddi bir aksama ya da gecikme yaşanmadı."
"Doğru yoldayız, ama koşmak zorundayız"
İzmir'deki deprem ve tsunami sonrasında da 10 bin personelin sahada büyük bir koordinasyonla çalıştığını, hiçbir hizmetin aksamamasını tüm kamuoyunun takdir ettiğini kaydeden Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"2020 afetlerle ilgili ağır bir yıl oldu. Öyle ki 2019'da kaydedilen deprem sayısı 23 bin 482, 2020'de ise yüzde 43 artışla 33 bin 821 oldu. 2019'da kullandığımız acil yardım ödeneği 386,5 milyon liraydı, 2020 yılı için ise bu rakam yıl sonuna kadar önce 1 milyar 246 milyon liraydı, ardından 2,5 milyar lira daha yıl sonu itibarıyla aktarıldı. Yani bir önceki yılın 10 katı kadar afet acil yardım ödeneği aktarıldı.
Hem yıl içinde yaşadığımız diğer afetlerin hem de İzmir depreminde yaşananların bize söylediği şudur; doğru yoldayız ama yürümeye vaktimiz yok, koşmak zorundayız. Bu mücadele, tek başına verilecek bir mücadele değildir. Güvenlik zincirimizin afet halkası, en zayıf halka değildir. Kapasitemiz güçlüdür ama hala yapacak çok işimiz var. Dolayısıyla bu mücadeleyi hem kamu, hem de toplumun tüm kesimleri birlikte vermelidir. Hepimizin yapacak ve yapması gereken bir şeyler mutlaka vardır."
"Eyvah para etmez"
Bu yılı "afet eğitim yılı" olarak belirlediklerini hatırlatan Soylu, "Bu yıl deli gibi afet anlatacağız. Anlatmak zorundayız. Herkesin zihninde her an deprem olabilecek, heyelan, sel, kaya düşmesi olabilecek gibi bir anlayış olması lazım. Aksi takdirde anamın bir lafı va; 'Eyvah para etmez'. 2021 yılı sonunda Türkiye'de dokunmadığımız kimse kalmamalı. 83 milyon bir araya gelsek bir can imal edebilir miyiz? Haşa, o Allah'ın gücüdür. Ama insanların canını kurtarabiliriz" diye konuştu.
Bakan Soylu, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünce yürütülen Mekansal Adres Kayıt Sistemi Projesi'nin (MAKS) ve 112 hattının entegrasyonun da afetlerle ilgili çalışmalarda faydalı olacağını sözlerine ekledi.