İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ATO Congresium'da düzenlenen "Muhtarlar Günü" programında, 10 büyükelçinin, tutuklu Osman Kavala'ya ilişkin yaptığı açıklamayı değerlendirdi.
İçeride ve dışarıda yeni Türkiye'yi kavrayamayanların ve hazmedemeyenlerin olduğunu vurgulayan Soylu, şunları söyledi:
"Dün akşam bir bildiri yayımlandı. Bu aralar çok moda oldu, canı sıkılan bildiri yayımlıyor. 10 tane büyükelçilik bir araya gelmiş, içinde Amerika'sı da var Almanya'sı da var. Diyorlar ki 'Ey Türk yargısı, Osman Kavala'yı serbest bırak hem de derhal serbest bırak, talimatımızın dışına da çıkma'. Osman Kavala için seferber olmuş Batı'ya diyeceğim şudur; Türk yargısı 'bitti' demeden, bitmez, bunu da herkes böyle bilsin. Türkiye artık dışarıdan parmak salladığınız, parmak salladıkları zaman süklüm büklüm olan bir Türkiye değil. İki satır açıklamayla istediğiniz gibi yönetebileceğiniz bir ülke hiç değil. Hukukun üstünlüğünden ve demokrasiden bahseden Batı, Türk yargısına talimat veremez, 'derhal birisini serbest bırakın' diyemez. Bunu kabul etmiyoruz. Burası bir çadır devleti değil. Burası 2 bin yıllık Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir, herkes aklını başına alsın, herkes haddini bilsin."
"10'unuz değil, 100'ünüz gelse Türkiye'ye zerre toz konduramazsınız"
Merkezi, Fransa'nın başkenti Paris'te bulunan Avrupa Birliği Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü'nün de büyükelçilerin açıklaması gibi bir rapor hazırladığını bildiren Soylu, Türkiye ile ilgili dertlerin, neye kızıldığının madde madde yazıldığını dile getirdi.
"Neymiş, Türkiye, Libya ile münhasır ekonomik bölge anlaşması imzalamış, bunu yapamazmışız. Başka? Türkiye Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Kıbrıs Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'la birlikte Maraş'ı yeniden açmış, bunu yapamazmışız. Başka? Türkiye Ayasofya'yı açmış bunu yapamazmışız, PKK'nın yönettiği belediyelere kayyum atamışız bunu yapamazmışız. Tırnak içerisinde söylüyorum, güya onlar açısından kusurlarımızı tek tek saymış. Başka ne saymış? Sabahtan akşama kadar Türkiye'ye küfür eden, hakaret eden Can Dündar'a yaptığımız yanlışmış, bunu saymış, Selahattin Demirtaş saygın bir politikacıymış, 6-8 Ekim olaylarının faili değilmiş, bunu saymış. Gezi olaylarını tertipleyen Osman Kavala'yı serbest bırakacakmışız, bunu saymış. DHKP-C'li Ebru Timtik cezaevinde ölüm orucunda ölmüş, onu saymış. Bunların hepsine haksızlık etmişiz.
Bunların kullandıkları ifadeler de şöyle, Osman Kavala'ya sivil toplum aktivisti, Demirtaş'a saygın politikacı, Can Dündar'a gazeteci. Sanki biz hayatımızda gazeteci, aktivist, politikacı görmedik. Aklı başında hangi politikacı şiddet çağrısı yapar? Onlarca insanın şehadetine sebebiyet teşkil eder? Aklı başında hangi aktivist darbe tezgahlar, hangi gazeteci ülkesine ihanet eder, devletinin sırlarını ifşa eder, darbeci örgütlerin borazanlığını yapar?"
Kimin kiminle nasıl "kanka" olduğunun iyi görülmesi gerektiğini söyleyen Soylu,"Dün 10 tane büyükelçi bildiri yayımlamış. 10'unuz değil, 100'ünüz gelse Türkiye'ye zerre toz konduramazsınız" dedi.
Türkiye'nin özgür bir ülke olduğuna işaret eden Soylu, özgürlüğün kimseden hediye alınmadığını ve şehit kanlarıyla bu toprakların kazanıldığını vurguladı.
Elmadağ'da bir şehit ailesinin evine yaptığı ziyareti de hatırlatan Soylu, burada ailenin "vatan sağ olsun" dediğini söyledi.