Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, şu anda Türkiye'de yürürlükte olan sistemin yerli ve milli bir sistem olmadığını belirterek, "Çok net olarak ifade ediyorum; dayatma bir sistemdir ve tam bir ucubedir." dedi.
Canikli, Eyüp Belediyesinin, TÜBİTAK tarafından geliştirilen milli işletim sistemi "Pardus"u kullanan ilk belediye olması dolayısıyla düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, dünyada teknolojinin genellikle savunma sanayisi üzerinden geliştiğini söyledi.
Canikli, Türkiye'nin savunma sanayisindeki yerli oranının 2002'de yüzde 18 olduğunu, bunun içerisinde hiçbir sofistike ürün bulunmadığını ifade etti.
Almanya'nın Türkiye'ye terörle mücadelede kullanılan mühimmatı vermediğini belirten Canikli, "PKK'ya veriyor, bize vermiyor." dedi. Aldıkları insansız hava araçlarını da (İHA) verimli kullanamadıklarını, ithal İHA'lardan istedikleri sonuçları hiçbir zaman alamadıklarını vurgulayan Canikli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kötü komşu insanı ev sahibi yapar. Sonra kendimiz geliştirdik. Şu anda geliştirdiğimiz sistem kendi alanında mükemmel bir sistem. Üstelik silah da monte ettik. Bunun silahlı teknolojisine dünyada çok az ülke sahip. Çok büyük sonuç elde ettik. Bundan 6-7 ay kadar önce Doğu ve Güneydoğu adeta işgal olarak tanımlayabileceğimiz bir durumdaydı, terör örgütleri şehirlere yerleşmişti. Bu geliştirdiğimiz teknoloji, buralarda çok ciddi katkı sağladı. Şu anda silahlı İHA'mız yüzde 100 yerli."
"Hiçbir parlamenter sistemde cumhurbaşkanlarına bu kadar yetki verilmez"
Nurettin Canikli, gelinen nokta itibarıyla bu milletin her şeyin en iyisini yapabildiğini gösterdiğini ifade ederek, şu anda ürettikleri savunma sanayi ürünlerinde yerli oranının yüzde 60'lara çıktığını bildirdi.
Parasını peşin vermelerine karşın "akıllı mühimmat" olarak tanımlanan silah sistemlerini Amerika'dan bile alamadıklarını vurgulayan Canikli, ilk defa kendi dönemlerinde Ar-Ge'ye teşvik verildiğini söyledi.
Şu anda Türkiye'de yürürlükte olan sistemin yerli ve milli bir sistem olmadığını belirten Canikli, "Çok net olarak ifade ediyorum; dayatma bir sistemdir ve tam bir ucubedir." dedi. Canikli, 16 Nisan'da yerli modeli vatandaşın takdirine sunacaklarını bildirdi.
Türkiye'de uygulanan modelin dünyanın hiçbir yerinde olmadığını ifade eden Canikli, şunları kaydetti:
"Ucube dedim ya... Parlamenter sistem diye bize yutturmaya çalışıyorlar. Değil... Parlamenter sistemle hiçbir alakası yok. Hiçbir parlamenter sistemde cumhurbaşkanlarına bu kadar yetki verilmez. Ama bizde 1982 Anayasası ile Kenan Evren için, o zaman muhteşem yetkiler verilmiş.
Türkiye kafasını kaldıramasın, birbiri ile kavga etsin diye sanki birileri Türkiye için özel bir hükümet modeli geliştirdi. Sonuçları itibarıyla baktığınızda bunun özel bir proje olduğunu düşünmeden edemiyorsunuz. Bundan sonra Türkiye'nin en ufak bir yönetim zafiyetiyle karşılaşmaması gerekiyor. Bu kısa bir süre için bile olsa büyük tehlike."
"Bundan sonra sürekli güçlü yönetimlerin sağlanması gerek"
Başbakan Yardımcısı Canikli, zayıf hükumetlerin iş başına gelme durumu ortaya çıkınca, kıyada köşede ne kadar şer güçleri varsa bunların devreye girdiğini, bunun için çok uzağa gitmeye gerek olmadığını, 7 Haziran seçimlerinden sonrasına bakılabileceğini söyledi.
Canikli, "Cumhurbaşkanımızın böyle bir modeli istemesi için kendi açısından hiçbir nedeni yok. Çünkü şu andaki sistem her türlü yetkiyi Cumhurbaşkanımıza veriyor. Yürütmenin tüm yetkileri Cumhurbaşkanımızda var. Ayrıca doğrudan halk tarafından da seçildi. Cumhurbaşkanımızın yetkiye ihtiyacı yok. Mesele o değil, mesele memleket meselesi." ifadelerini kullandı.
"Millet iradesini tam anlamıyla ortaya seren bir model önerdik"
Nurettin Canikli, güçlü yönetim döneminde bu Anayasa değişikliğinin yapılarak ucube sistemden Türkiye'nin kurtarılması ve diğer gelişmiş ülkelerde olan sistemin Türkiye için de uygulamaya konulması gerektiğini kaydetti.
Millet iradesini tam anlamıyla ortaya seren bir model önerdiklerini dile getiren Canikli, "Yetki ile sorumluluk arasında optimal denge kuran bir model." dedi.
Canikli, 16 Nisan'dan bir kuşku duymadıklarını, bu milletin bütün kalbi ile "Evet" diyeceğini de söyledi.