Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, "Hemen yanı başımızda kimyasal silah kullanılarak kadınlar, çocuklar, bebekler katledildi. Bu katliama yine dünyanın birçok gücü maalesef sadece seyirci kalmakla yetiniyor." dedi.
Bakan Kaya, İstanbul Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen Psikoloji Günlerinde, ana teması "İnsanı Anlamak" olarak belirlenen konferansta, "Hollanda Travması" başlıklı bir konuşma yaptı.
Bakan Kaya, dünyanın zor bir dönemden geçtiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Hemen yanı başımızda kimyasal silah kullanılarak kadınlar, çocuklar, bebekler katledildi. Bu katliama yine dünyanın birçok gücü maalesef sadece seyirci kalmakla yetiniyor. Türkiye gibi, mazlumlara sahip çıkan, her zaman mazlumların yanında olan bir başka büyük güç, maalesef göremiyorum. Orada bebekler, kadınlar, çocuklar katledilirken, bu katliama sessiz kalmanın, el uzatmamanın, bu katliama iştirak etmiş kadar büyük bir suç olduğunu düşünüyorum. Orada bu işbirlikçilerini kınıyorum. Küçücük yavrular katledilirken susmadık, bundan sonra da susmayacağız."
AK Parti iktidara geldiğinde borç batağında olan Türkiye'yi öncelikle borçlardan kurtardıklarını belirten Bakan Kaya, şunları söyledi:
"Sizler, 90 kuşağısınız. AK Parti dönemi öncesinde küçük yaşlardaydınız. Bu ülkenin koalisyonlar döneminde neler yaşadığını da bu anlamda hatırlamıyor ve bilmiyorsunuz ama size şu örneği vermek istiyorum. Bu ülkede Cumhurbaşkanı ile Başbakanı arasında bir anayasa kitapçığı fırlatıldı. Bunun bedeli bu ülkeye tam 638 milyar oldu. 638 milyara 300 tane Yavuz Sultan Selim Köprüsü yapılırdı. Yani eğer o bedel, bu ülkeye ödetilmeseydi, Yavuz Sultan Selim Köprüsü gibi 300 tane büyük dev projeyi bu ülkeye kazandırabilecektik. Ama maalesef koalisyonlar döneminde, bu ülke hep bedeller ödedi. Bu ülkede bir hükümetin ömrü ortalama 15 ay... İnanın 23, 25 gün süren hükümetler var. Hatta kurulup da güven oyu alamayan hükümetler var. Bu ülke, geçmişte çok büyük bedeller ödedi."
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Kaya, 15 Temmuz'da milletin tek yürek olduğunun altını çizerek, sözlerine şöyle devam etti:
"15 Temmuz'da bu ülkenin tüm yürekleri tek olarak, toplu olarak vurdu. İşgal girişimine karşı, siz gençler vatanımıza sahip çıktınız. Hani diyorlar ya, gençler milletvekili olabilir mi? 15 Temmuz'da 18 yaş altı 8 çocuk şehidimiz var. Tüm genç şehitlerimizin sayısı 71. Bu ülkenin gençleri, çocukları vatanı ve bayrağı uğruna, bu ülkenin istiklali ve istikbali uğuruna tankların üzerine, ölümün üzerine yürüdü, bayrağımızı yere düşürmedi, ülkemizi böldürtmedi. Bu ülkenin gençleri, 15 Temmuz'da vesayetin karşısında durdu. Demek ki yaşlısıyla, kadınıyla, genciyle, hatta engelli olarak tankların önüne çıkan vatandaşlarımız var. Bebeğini kucağına alarak tankların önüne çıkan, meydanlara çıkan Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla havalimanına koşan kadınlarımız vardı. 8 yaşında da bir çocuk gazimiz var. Çanakkale'de ecdadımız nasıl ülkemizi böldürtmediyse, sizler de bizim umudumuzsunuz. 16 Nisan'da sizler de sandık başına gideceksiniz. Biz sizlere bugüne kadar hep güvendik. Bundan sonra da sizlere güveniyoruz. Sizleri 18-25 yaş arası gençliği, TBMM'nin çatısı altında, hatta tüm meclislerde görmek istiyoruz. Çünkü biz inanıyoruz ki vatanı için canını veren gençlik, ülkesi için en güzel hizmetlere imza atabilecek. Sizler ehliyet ve liyakat sahibi gençlerimiz, bu ülke için, meclis çatısı altında, gençleri en güzel şekilde temsil edeceğinizden hiç şüphem yok."
Bakan Kaya, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kadınlara ve gençlere çok güvenen bir Cumhurbaşkanımız var. Bugüne kadar kadınların ve gençlerin önünü açmış bir Cumhurbaşkanımız var. Bu anlamda da şanslı olduğunuzu düşünüyorum. AK Parti iktidara geldiğinde, meclisteki kadın oranı yüzde 4'tü. Bugün yüzde 14,4. Ama yetmez. Bu oranın daha da yükselmesi lazım. Bu ülkenin kadınları olarak, meclisteki kadınların oranını da, gençlerin oranını da arttıracağız. Bugün TBMM'nin çatısı altında 65 yaşın üstünde 67 milletvekilimiz var. 18-25 yaş arası hiç milletvekilimiz yok. 25-30 yaş arası da sadece 7 milletvekili seçilmiş. Ben inanıyorum ki, önümüzdeki dönemde genç bakanlarımız olacak".
Avrupa ülkelerinde yaşadıklarını da anlatan Kaya, "Hollanda da yaşadığım krizden sonra, New York'ta BM genel kuruluna gittim. Orada farklı ülkelerin bakanlarıyla görüşmelerim oldu. İnanın 23, 25 yaşında bakanlar var. Bizim gençlerimiz dünyanın diğer ülkelerindeki gençlerden daha az nitelikli değil. Sizler, canını vatanı uğruna veren bir gençliksiniz. Siz, çok daha fazlasını hak ediyorsunuz. Biz, sizin hakkınızı size teslim ediyoruz. Sizi 18-25 yaş arası gençlerimizi mecliste görmek istiyoruz. Zaman zaman, 'Gençler üniversiteye mi gitsin? Yoksa milletvekili mi olsun' şeklinde sorular geliyor. Milletvekili olmak, üniversiteye gitmeye engel değil. Ben ikinci üniversitemi okurken, evli ve bir çocuk annesi bir kadındım. Aynı zamanda AK Parti İstanbul İl yönetiminde siyaset yapan bir kadındım. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ni bitirdim. İnsan istedikten sonra hiç bir şey engel değil." diye konuştu.
Kendisi, bazı bakanların ve milletvekillerinin Almanya ile Hollanda'da programlarının sudan sebeplerle iptal edildiğini hatırlatan Bakan Kaya, Hollanda'da yaşadıklarını şöyle anlattı:
"23 yıldır Cumartesi günleri çalıştırılan salona, benim toplantı yapacağım Cumartesi günü sudan bir sebeple, 'bu salonun Cumartesi çalışma izni yok' diye polis tarafından engel olundu. Biz Hollanda'ya kara yolu ile gittik. Hollanda, Dışişleri bakanımızın uçuş iznini iptal etti. Bu bir dışişleri bakanına yapılmayacak muameleydi. Ben de kara yolu ile gittikten sonra tam konsolosluk binasına 30 metre kala aracımı durdurdular. Sıradan bir polis memuru, aracı durdurarak daha fazla gidemeyeceğimizi, bir an önce ülkeyi terk etmemizi ve konsolosluk binasına girmemizin mümkün olmadığını söyledi. Biz dedik ki, 'Sadece buraya vatandaşlarımızla buluşmaya geldik ve onlarla buluşmadan burayı terk etmeyeceğiz.' Böyle dediğimiz için bizi, saatlerce bir aracın etrafında silahlarını üzerimize doğrultarak aracın içinde tuttular. Bir kadın bakanı nasıl tehdit olarak gördülerse, ekibimi gözaltına alıp hücreye attılar. Silahsız olan korumalarımı gözaltına alıp hücreye attılar. Beni de nasıl tehdit olarak gördüyse, iki saat içinde de ülkede olağanüstü hal ilan ettiler. Onlar için büyük bir utanç gecesiydi. İnsani değerleri ayaklar altına aldılar. O gece, kadın hakları ayaklar altındaydı. Maalesef Hollanda, o gece bütün değerleri ayaklara altına aldı. Diplomatik teamülleri ayaklar altına aldı. Vatandaşlarımıza atlarla, itlerle saldırdılar. Basın mensuplarımıza saldırarak kameralarını yerlerde sürüklediler. Basın özgürlüğünden, demokrasiden bahseden Hollanda, özgürlükler ülkesi olarak bilinen Hollanda, yani parklarında bile uyuşturucu kullanmanın serbest olduğu bir ülke, ama bizim vatandaşlarımızla buluşmamıza niçin engel oldular. Ben bunu her Türk vatandaşının düşünmesi gerektiğine inanıyorum. Bize engel olan Avrupa ülkeleri, Cumhurbaşkanımızın şakağına silah dayanmış şekildeki pankartlarla, terör örgütünün 'hayır' kampanyaları yapmalarına izin veriyor. Avrupa bu 'hayır' kampanyalarına niçin sahip çıkıyor? Bunu düşünmek lazım. Burada rahatsız oldukları ne benim, ne de diğer bakan arkadaşlarım. Bizim şahsımızla ilgili, bu ülkelerin bir derdi olamaz."
"Bunların derdi, Türkiye'nin büyüyüp gelişmesi, hem bölgesinde hem küresel anlamda, Türkiye yükseldikçe bunlar rahatsız oluyor." diyen Kaya, sözlerini şöyle tamamladı:
"Türkiye ekonomik anlamda da büyüdükçe bunlar rahatsız oluyor. Ne zaman ki bu ülkede büyük işlere imza atsak, bunların karın ağrıları, sancıları tutuyor. Bu kadar 'Hayır'ın yanında ve 'Evet'in karşısında duran zihniyet, 'Evet' çıkmasını neden istemiyor? Niçin 'Hayır'ı destekliyor. Bu referandumdan 'Evet' çıktığında bu ülkenin çok daha büyüyeceğini, çok daha büyük işlere imza atacağımızı biliyorlar ve bundan korkuyorlar. 16 Nisan'ı ben siyaset üstü bir mesele olarak görmemiz gerektiğine inanıyorum. Hangi partiye oy vermiş olursanız olun, gelin sizlerle hep birlikte 'Evet' diyelim ve geleceğin güçlü Türkiye'sini birlikte kuralım".
Bakan Kaya'ya, konuşmasının ardından, günün anısına Üsküdar Üniversitesi rektörü Prof.Dr. Nevzat Tarhan tarafından plaket verildi. AA