Sadece Türk savunma sanayiini değil ülkemizi çok farklı alanlarda da doğrudan etkileyecek bir uçuşa hep birlikte şahit olduk… Bayraktar TB-3, Türkiye’nin bugüne kadar tek parçada yaptığı en büyük ürün olan TCG Anadolu’ya hem kalkış hem de iniş gerçekleştirdi.
Elbette bu uçuşla ilgili madalyonun bir yüzünde teknik meseleler var. Çünkü hem iniş hem kalkış izlediğimiz kadarıyla kusursuza yakındı. Madalyonun diğer yüzündeyse, aslında Ankara’nın bu uçuşla sadece kendi etrafındaki üç denizde değil, çok daha geniş bir alanda hamle üstünlüğü kazanması var. Ki bu gerçekten de sahada çarpan etkisi yaratabilecek bir husus.
TB-3’ün tarihi yolculuğunun detaylarını Savunma ve Denizcilik Uzmanı Kozan Selçuk Erkan ile konuştuk.
İşin teknik kısmına geçmeden önce en çok merak edilen sorulardan birine yanıt veriyor Erkan… Bayraktar TB-3 nasıl bir ilke imza attı? Çünkü yakın zaman önce yine denizdeki gemiye iniş ya da kalkış yapan İHA’lar görmüştük.
Daha önce iniş de kalkış da gördüğümüz kısmına katılıyor Erkan ancak burada Türkiye gibi hem iniş hem kalkışı aynı anda yapabilen başka ülke olmadığının altını çiziyor. Örneğin ABD’nin kalkış yaptığını ancak iniş yapamadığını öğreniyoruz.
Ya da başka ülkelerin bu tür kısa ve dar pistli bir gemiye değil uçak gemisi gibi geniş ve uzun pistlere indiğini anlatıyor. Bir başka örnekte olduğu gibi kimi ülkelerin bu tür uçuşlar için hava aracını demonte şekilde gemiye taşıdığına dikkat çekiyor. İHA’nın pistte entegre edilip, uçuşun öyle yapıldığını söylüyor.
Türkiye ise TB-3 ile bunların tersine tüm süreci eksiksiz tamamlayan ilk platform oldu. “Her şeyden önce biz hem iniş hem kalkış yaptık” diyor Erkan. Ayrıca bunu operasyonel anlamda hazır bir şekilde gerçekleştirdik.
Daha önceki örnekte ABD’nin benzer şekilde kalkış yaptığını ancak iniş yapamadığından bahsedip, şöyle devam ediyor:
“Diğer ülkeler de iniş konusunu bir türlü istedikleri gibi çözemedi. Örneğin ABD, tanker görevindeki jet İHA’yı kaldırdı ve indirirken kanca kullanıp durdurabildi. Taktik İHA’sını ise henüz indiremedi.
Ancak görüntülerde çok net şekilde izlediğimiz üzere Bayraktar TB-3 kalkıyor, turunu atıyor ve kusursuz bir şekilde iniyor. Ve bu inişte ne ağ atılıyor ne kancaya ihtiyaç duyuluyor. Fren ile durmayı başarıyor ki işte bunu henüz dünyada yapabilen başka bir ülke yok.
Bu tür hava araçlarında kalkış kolay iniş zordur. Hele de bu denli dar ve kısa bir pistte böylesine temiz iş çıkarabilmek her yönden takdire şayan. Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.”
Bu sorunun cevabı sadece savunma sanayii üzerinden ele alınamayacak kadar kritik. Elinizde çok uzak mesafelere gidebilen bir geminiz var. Ve bunun üzerinden havalanıp yine çok uzaklara gidebilecek bir havacı aracını sisteme entegre ettiniz. İşte bu noktanın Ankara için ne anlama geldiğini merak ediyoruz…
Somut bir örnek veriyor Erkan ve Somali açıklarında sismik araştırmalar yapan gemimiz ile onu koruyan askeri platformlarımıza sözü getiriyor:
“Araştırma faaliyetleri yapan gemimizi korumak için farklı unsurlarımız var. Amaçları olası bir kamikaze SİDA saldırısını, korsanların müdahalesini ya da başka bir tehdidi engellemek.
TCG Anadolu’yu bölgeye gönderdiğinizi ve üzerinden 4 adet TB-3 havalandırdığınızı hayal edin. Akdeniz’den Kızıldeniz’e çok geniş bir alanı son derece gelişmiş bir hava aracıyla kesintisiz gözetleme imkanına kavuşuyorsunuz.
Sadece keşif ve istihbarat da değil mesele. TB-3’ün üzerinde çok gelişmiş mühimmatlar olacak. Tehdide aynı anda müdahale edebileceksiniz. Bu basit bir örnek, çok farklı meselelerde benzer bir yol haritası izlenebilir. Türkiye, müthiş bir caydırıcılık kazandı. Hem de çok ciddi maliyetlerle yapacağı bir işi şimdi kendi imkanlarıyla çok daha ucuza yapabilecek.”
Türkiye’nin üç tarafı denizlerle çevrili. Elbette Akdeniz ve Karadeniz için de büyük bir olay TB-3’ün imza attığı son iş. Ama biz Ege tarafını daha çok merak ediyoruz.
“Ankara’nın elinde artık denizin diğer tarafını da istediği gibi gözetleyeceği bir güç var” dedikten sonra sözlerini şöyle tamamlıyor Kozan Selçuk Erkan:
“Biz genelde Ege’nin Anadolu’ya bakan tarafı üzerinden ilerliyoruz. Yunan tarafı da tüm hava savunma ve benzer sistemlerini Anadolu’ya doğru yöneltmiş durumda. Ama şimdi işler değişiyor.
TCG Anadolu’nun Libya açıklarında olduğu, TB-3’ün üzerinden havalandığı bir senaryo kuralım. Bir anda Adriyatik’in diğer tarafında istediğiniz şekilde görüntü alabilecek konuma yükseliyorsunuz. Denizin diğer tarafına adım atmış oluyorsunuz. Haliyle Atina’nın artık tek bir yöne doğru strateji izlemesinin de önüne geçiyorsunuz.
Ve şunu tekraren söyleyelim… TB-3, TB-2’ye oranla çok daha fazla faydalı yük taşıyabilecek. Üzerinde çok uzak mesafelere gidebilecek güdümlü mühimmatlar olacak. Ayrıca Kemankeş gibi mini akıllı seyir füzesi ya da dolanan mühimmatlar da atabilecek.
Tüm bunları alt alta koyduğumuzda Türkiye sadece dünyada bir ilke imza atmakla kalmadı. Kendi adına da bu alanda ilk kez böylesine kritik bir güç kazandı. Bunun sahaya elbette çok ciddi yansımaları olacak.”