TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Houston Clear-Lake Üniversitesi ile Uluslararası Balkan Üniversitesinin ortaklaşa düzenlediği "Uluslararası Sosyal Bilimler ve İnsanlık Konferansı 2021"e video mesaj gönderdi.
İnsanı bireysel ve toplumsal özellikleriyle tam manasıyla kavramanın birçok meselenin çözümü açısından son derece önemli olduğunu ifade etti.
"Gelişen teknoloji her şeyi saymayı baskın bir alışkanlığa dönüştürüyor"
Şentop, insanın, hem bilmeye ve öğrenmeye son derece meraklı hem de inceleyici ve araştırıcı olduğunu, kainattaki her varlığın yaratılışı ve meydana gelişi hususunda cevap bulmaya çalıştığını ifade ederek şöyle konuştu:
"İnsan olayların, olguların geçmişini bilmek, geleceğini öngörmek ister. Ayrıca yaşadığı süreci anlamlandırıp izah etmeye çalışır. Kendine, dünyaya, diğer alemlere ve diğer canlılara dair her zaman yeni şeyler söyleme çabası güder. İşte insanın bu merakı, araştırmaya, öğrenmeye olan ilgisi insanlığı bugünkü noktaya getirdi. Geldiğimiz noktada hayatlarımızın giderek dijitalleştiğini müşahede ediyoruz.
Gelişen teknoloji her şeyi saymayı baskın bir alışkanlığa dönüştürüyor. Bu durum insanı da değiştiriyor. Karşılaştırmalı şekilde baktığımızda geçmişte sosyal bilimler ve beşeri bilimler alanında eğitim öğretim daha yaygındı. Fakat günümüzde teknolojinin ilerlemesi, yapay zekanın gelişimi ile sosyal bilimler alanının önemi azalıyor şeklinde bir kanaat oluşturuluyor. Günümüzde daha pragmatist yaklaşımın hâkim olması bu kanaati güçlendirse de konusu insan olan sosyal bilimlerin önemini yitirmesinin söz konusu olamayacağını görüyoruz."
"İnsan çevresiyle anlamlı"
İnsanın çevresiyle anlamlı olduğunu belirten Şentop, doğa ve insan ilişkisini çok iyi bilmek; gelecek nesillere temiz, kaynakları zengin, ekolojisi bozulmamış bir dünya bırakmak gerektiğini vurguladı.
Dünyaya hükmederek medeniyetler kuranın da dünyayı kana bulayan, çevreyi kirleten, ekosistemi bozanın da aynı insan olduğunu ifade eden Şentop şunları söyledi:
"Bugün salgınla birlikte bütün ülkelerin, bütün bilim insanlarının kısacası bütün insanlığın birlikte hareket etme zorunluluğuyla bir kez daha yüzleştik. Yaşadığımız dünyada maalesef fırsat eşitliği ve paylaşım adaleti bulunmuyor, kaynaklara herkes eşit şekilde erişemiyor. Paylaşım adaleti olmadığı için teknolojik olarak gelinen seviye ve sahip olunan imkanlar sosyal çelişkileri giderek derinleştiriyor. Bu durum insanlığın ortak geleceğine dair duyduğumuz endişenin artmasına sebep oluyor. Geleceğimizi güvence altına almak için dünyanın kaynaklarını daha iyi şekilde kullanmayı, adil şekilde bölüşmeyi sağlayacak bir sistemi kurmak zorundayız."