TBMM Başkanı Şentop, Süleymaniye Camii'nin restorasyonu sırasında bulunan Mimar Sinan'ın kaybolmuş vakfiyesindeki vasiyeti üzerine, Gürsoy Vakfı'nca kazanlarda pişirilen aşurelerin dağıtımı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin "Özellikle Avrupa Birliği'nin Doğu Akdeniz konusundaki yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Şentop, Doğu Akdeniz'de bir kaç aydır önemli gelişmeler olduğunu söyledi.
Enerji kaynaklarının bulunma ihtimaline karşı gelişen bazı olayların yaşandığını aktaran Şentop, şöyle konuştu:
"Doğu Akdeniz'de en uzun kara sınırı olan ülke Türkiye. Burada Türkiye, Suriye, İsrail, Lübnan, Mısır, Libya var. Doğu Akdeniz'le hiçbir bağlantısı olmayan, sınırı olmayan bazı ülkelerin de kendi çıkarları, menfaatleri için bölgedeki halkların çıkar ve menfaatlerini çiğneyerek gasbetmeye çalışma niyetiyle bu bölgeye üşüştüğünü görüyoruz. Bunlardan birisi Fransa'dır, Doğu Akdeniz'e sınırı olan, kıyısı olan bir ülke değil, Batı Akdeniz'de. Fransa, Doğu Akdeniz'de askeri varlığını artırmaktan bahsediyor, tuhaf bir açıklama. Eğer siz birtakım çıkar, menfaat gördüğünüz yerlerde hak iddia ediyorsanız başkaları da Fransa'nın güneyinde, Batı Akdeniz'de hak iddia edebilir. Başka bazı ülkeler de Batı Akdeniz'de Fransa'nın güneyinde askeri varlık artırma yoluna gidebilirler."
Türkiye, kararlılığını göstermeye devam edecek
Uluslararası olan kurallara herkesin uyması gerektiğine dikkati çeken Şentop, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye kimsenin hakkına, hukukuna talip değil. Kimsenin hakkından hukukundan bir bölüm, parça kendisine istemiyor. Fakat Türkiye kendi hakkını, hukukunu uluslararası hukuka göre bu bölgede, Doğu Akdeniz'de sahip olduğu hakkı ve yetkileri sonuna kadar koruma konusunda da kararlı. Bunları hiç kimseye yedirmeme konusunda da kararlı. Bu kararlılığımızı da gösterdik, göstermeye de devam ediyoruz, göstereceğiz."
Şentop, Yunanistan'ın peşine takılan ülkelerin daha önce olduğu gibi yine hüsrana uğrayacaklarını vurgulayarak, "Yunanistan haksız bir davanın, olmayacak bir işin peşinde. Çok daha gerilere gidersek Yunanistan'ı pohpohlayarak 1920'lerde Anadolu'ya da gönderenler oldu ama bir zaman içerisinde derslerini aldılar, hep beraber aldılar. Zaman geçtikçe bunlar unutuluyor. Türkiye gerek ekonomik gerek askeri gerekse siyasi kararlılığı bakımından haklarını, yetkilerini sonuna kadar koruyabilecek, kimseye yedirmeyecek bir kudrettedir. Bu her zaman mümkündür. İnşallah böyle bir durumla karşılaşmayız. Herkes uluslararası hukuka saygı gösterir ve hakkına razı olur." dedi.