TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Demokrasi ve Özgürlükler Adası Açılış Töreninde yaptığı konuşmada, 27 Mayıs darbesinin yol açtığı travmaya yönelik yüzleşmenin, bu travmayı ortadan kaldıracak bir yeni başlangıç olduğunu belirterek, "Bu sembolik adada yükselen binaların malzemesi maddi unsurlar değildir. Bu adada gördüğümüz her binanın temelinde milletimizin özgürleşme iradesi, darbelere karşı çıkma direnci, anayasal düzeni savunma kararlılığı bulunmaktadır. İşte bu yüzden bugün Yassıada'nın bu yeni yüzü sıradan bir imar ve peyzaj çalışması değil, tarihi bir yüzleşme ve yepyeni bir başlangıçtır." diye konuştu.
Şentop, milletin vicdanında açtığı derin acı, uzun yıllar hissedilen bu askeri darbenin demokrasiye yönelik bir suikast olarak gerçekleştiğini, milletin özgürleşme iradesine olduğu kadar, kalkınma çabasını da engelleyen gerici ve ilkel bir tertip olduğunu kaydetti.
Bu tertibin sonunda Başbakan Adnan Menderes ile bakanlar Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın idam edildiğini anımsatan Şentop, bu cinayetlerin yalnızca bu üç önemli vatanpervere ve ailelerine değil, onları seçen millete yönelik de bir zulüm olarak tecelli ettiğini dile getirdi.
TBMM Başkanı Şentop, sandığa ihtiyaç duymadan ve milli iradeye dayanmadan iktidar olmak isteyen kesimlerin meşrulaştırmaya çalıştığı, özlemle andığı bu askeri darbenin ruhunun uzun yıllar milletin ve sivil siyasetin önünü kestiğini, Türkiye'nin kalkınmasına yönelik hamlelerin en büyük engeli olduğunu vurguladı.
Türkiye'de gerçekleşen askeri darbeleri, ikbal ve iktidar arayışındaki bir grup maceracı ve çetecinin girişimi saymanın eksik kalacağını belirten Şentop, şöyle devam etti:
"Ülkemizde gerçekleşen her askeri darbenin asıl sebebi Türkiye'nin bağımsız politikalar geliştirecek güce erişmesini engellemektir. Bu sebeple milli kadrolar ne zaman Türkiye'yi ilerleme istikametine soksa bu hamleleri kendileri için tehdit gören odaklar harekete geçerler. Darbecilerin teşebbüslerine gerekçe olarak ilan ettikleri her şey dışarıdan tezgahlanan bu suikastlerin bahaneleridir. 12 Mart 1971'de, 12 Eylül 1980'de, 28 Şubat 1997'de ve en son 15 Temmuz 2016'da millete kasteden hain girişimlerin ilk halkası olan 27 Mayıs askeri darbesi muhakkak ki yabancı bir aklın, gayri milli bir duruşun ve kifayetsiz bir siyasi çizginin eseridir. Böyle olduğunun en açık delili 27 Mayıs askeri darbesinden itibaren belli aralıklarla gerçekleşen anti demokratik müdahalelerin milletin refahı ve özgürlüğü aleyhine netice vermiş olması, her darbeden sonra Türkiye'nin saldırılara daha açık ve yabancı güçlere daha fazla bağımlı hale getirilmesidir."
"Toplum ve siyaset hayatı uzun yıllar bu yarayla yaşamak zorunda kaldı"
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, meşum bir hadise ve hastalıklı bir geleneğin ilk örneği olan 27 Mayıs askeri darbesinde cisimleşen tavrın, Türkiye'nin o tarihten itibaren mücadele ederek gerilettiği ve her an kendisine karşı müteyakkız olunması gereken bir anlayışın ürünü olduğunu söyledi.
Bu anlayışın her an fırsat aradığının 15 Temmuz darbe girişiminde açık ve uyarıcı bir şekilde görüldüğünü dile getiren Şentop, "Demokrasimiz, sivil siyaset ve aziz milletimizin hukukunu bizzat koruma şuuru 27 Mayıs askeri darbesinden bu yana iftihar edeceğimiz seviyede gelişmiştir. Bugünlere kolay gelinmemiştir bu gelişimin sağlanması için çok ağır bedeller ödenmiştir." dedi.
Şentop, toplum ve siyaset hayatının çok uzun yıllar 27 Mayıs askeri darbesiyle açılan ve Yassıada yargılamalarıyla derinleşen bir yarayla yaşamak zorunda kaldığını belirterek, 27 Mayıs'ın hukukun araçsallaştırıldığı, milli iradenin tepesinde bir kılıç gibi sallandığı dönemin miladı olduğunu kaydetti.
Yassıada'nın, başta Adnan Menderes olmak üzere milletin temsilcilerine en ağır muamelelerin reva görüldüğü bir kötülük ve işkence merkezi olduğunu hatırlatan Şentop, şunları ifade etti:
"Yassıada yargılamaları ve akabinde gerçekleşen idamlar, toplumsal ve siyasi hafızamızda tamiri çok zor yaralar açmıştır. Merhum Menderes'in elleri bağlı bir biçimde idam sehpasına götürülüşünü gösteren resim, siyasetçilere ve onlara güvenen milletimize verilen bir gözdağıdır. Bu alçaklık yetmezmiş gibi siyasi ve fikri mücadele yaptığını zanneden bazı gafiller zaman zaman bu fotoğrafı çıkarıp millete ve siyasetçilere dayatmaya kalkışabilmişlerdir."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Biz bu yola kefenimizi giyerek çıktık" sözünün, Menderes'in bu fotoğrafı üzerinden üretilmeye çalışılan dayatmaya karşı bir kararlılık ve güçlü bir meydan okuma olduğunu vurgulayan Şentop, "Darbeciliğin yenilmesinde 15 Temmuz'da en açık haliyle ortaya çıkan milli direnişte bu meydan okumanın payı şükranla anılmayı her zaman hak edecek ölçüde büyüktür." dedi.
Şentop, bugün bir araya gelerek yeni haliyle ziyaret edilen adanın 60 yıl önce işlenen siyasi ve hukuki bir cinayetin olay mahalli olduğunu belirterek, "Bu ada milli iradenin karşısına dikilen vesayet heyulasının sembol olarak uzun yıllar hafızalarda ve zihinlerde yer etmiş şeklidir. Bu yüzden bu adanın adı 2013'te Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak değiştirilmişti. Şimdi nihayi bir adım daha atılmakta, bu ada yep yeni yüzüyle milletimizin karşısına çıkmaktadır." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a şükranlarını sunan Şentop, adanın yenilenmesinde emeği geçenlere de teşekkür etti.