TBMM Başkanı Binali Yıldırım, resmi ziyarette bulunacağı İsviçre'ye hareketinden önce Esenboğa Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Parlamentolararası Birlik (PAB) 139. Genel Kuruluna katılmak üzere gideceği İsviçre'de, kendisine TBMM Katip üyeleri Şeyhmus Dinçel ve Burcu Köksal, TBMM İdare Amiri Mahmut Toğrul, PAB Türk Grubu Başkanı ve İstanbul Milletvekili Ravza Kavakcı Kan, PAB Türk Grubu üyeleri ve Ankara milletvekilleri Arife Polat Düzgün, Zeynep Yıldız, Murat Emir, Mevlüt Karakaya, İzmir Milletvekili Ednan Arslan'ın eşlik edeceğini söyledi.
Yıldırım, Asya Parlamenter Asamblesi Türk Grubu Başkanı ve Ankara Milletvekili Asuman Erdoğan, İslam İş Birliği Teşkilatı Parlamento Birliği Türk Grubu Başkanı Orhan Atalay, Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlu ile Antalya Milletvekili Feridun Bahşi'nin heyette yer alacağını dile getirdi.
PAB'ın, 176 ülkenin üye olduğu, dünyanın en büyük ve en eski parlamenterler platformu olduğunu söyleyen Yıldırım, Genel Kurulda Türkiye adına kendisinin de bir konuşma yapacağını söyledi.
Yıldırım, toplantılar kapsamında çeşitli görüşmelerde bulunacağını, ziyaret vesilesiyle Türkiye'nin dönem başkanlığını yürüttüğü Asya Parlamenterler Asamblesi'nin koordinasyon toplantısını da gerçekleştireceklerini aktardı.
Ziyareti sırasında PAB Başkanı ile de bir araya geleceğini, TBMM-PAB ilişkilerini de ele alacaklarını ifade eden Yıldırım, İsviçre'de yaşayan vatandaşlarla da Lozan Türk Birliği'nde bir araya geleceğini belirtti.
"Yeğenim Özgür, gençsin, geleceğin var"
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Yıldırım, "CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in, emeklilikte yaşa takılanlara ilişkin sundukları kanun teklifinin üç aydır ilgili komisyona havale edilmediği yönündeki eleştirisini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine, "O kanunun bize gelişi 1 Ekim, 3 ay değil. Orada Özgür Bey iyi çalışmamış belli ki. Bana 'amca' diyor, ben de 'yeğenim' diyebilirim herhalde. Yeğenim Özgür, gençsin, geleceğin var. Paniğe lüzum yok, her şey yolunda gidiyor. Meclis üzerine düşen işi yapıyor. Başkan da üzerine düşen işi yapıyor. Öyle çok fazla heyecanla hareket etmeye lüzum yok. Daha önümüzde yoğun bir gündem var, yapılacak çok iş var." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 9 Temmuz'daki yemin töreni ve 15 Temmuz'daki Meclis Başkanı seçiminin ardından Meclisin fiilen işe başladığını hatırlatan Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:
"Ondan sonra hemen güvenlikle ilgili bir kanunu, olağanüstü hal kalkınca görüştük. Onu yasalaştırdık. Daha sonra Meclis mutat tatile girdi. O günden bugüne Meclis Başkanlığına 355 kanun teklifi verilmiş. Bayağı kanun teklifi gelmiş. Bu 355 kanunun 352'sini ilgili komisyonlara havale etmişsiz. Başkanlıkta şu anda 3 tane var. İşlemde, gerekli işlemleri yapılıyor. Bu 3'ünün verildiği tarih en fazla 10 gündür, daha fazla olduğunu zannetmiyorum. Ayrıca 26. Dönem'de verilip işlem görmeyen ve kadük olan 769 kanun teklifi var. Bunları da 27. Dönem'in başlangıcında tekrar görüşülmek üzere komisyonlara göndermiş bulunuyoruz."
"Meclisin gündeminde 1000'in üzerinde kanun teklifi var"
Yıldırım, komisyonların gündeminde 1000'in üzerinde kanun teklifi bulunduğuna işaret ederek, "Komisyonlarda kanun teklifi yok. Meclis Genel Kurulu iş bekliyor." gibi bir durumun söz konusu olmadığını belirtti.
"Gece gündüz çalışsak bunların tamamını bitiremeyiz. Bir yasama döneminde bile bu kadar kanun çıkardığımız vaki değil." diyen Yıldırım, yeni dönemde Cumhurbaşkanlığı Kabinesi'nin Meclise kanun teklifi göndermediğini kaydetti.
Meclisin, milletvekillerinin sunduğu kanun teklifleriyle kanun yapımına başladığını anlatan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Bu kadar sürede, bu kadar kanun teklifi verilmiş olması esasında bu meselenin belirli bir esasa, usule bağlanması, belirli bir standarda oturması ihtiyacını da ortaya koyuyor. Yoksa üstesinden gelemeyecek şekilde kanun teklifi birikimi olursa ve Meclis bunları halledemezse bu ayrı bir tenkit konusu olur. O bakımdan gelecek günlerde bütün grupların temsilcileriyle, Meclis başkanvekilleriyle Meclis Başkanlık Divanı ile bu konuları değerlendireceğiz. Buralarda bazı esas ve usullerde mutabık kalma ihtiyacı var. Aksi halde verimli çalışamama sorunuyla karşı karşıya kalabiliriz. Vatandaşın ihtiyacı olan kanunların çıkması lazım. Hükümetin icraatlarını rahat yapması için ihtiyacı olan kanunların çıkması gerekiyor. Birçok toplumsal meselelerin Meclis vasıtasıyla ele alınıp çözüm üretilmesi lazım. Bunlar Meclisin asli işleri. Bütün bunları yaparken eğer bir kural, usul geliştiremezsek bu sefer amacımıza ulaşmakta zorlanabiliriz."
Brunson davası
TBMM Başkanı Yıldırım, ABD'li din adamı Andrew Brunson'ın karar duruşması sürerken sorulan bir soru üzerine, "Türkiye hukuk devletidir. Davanın, dosyanın içeriğini bilmiyoruz. Avukatı değiliz. Dolayısıyla yargıçlarımız, savcılarımız hukuk devletinin kuralları içerisinde gereken kararı verecektir. Bizim, onların yerine kendimizi koyup şöyle olsun, böyle olsun dememiz yanlış olur. Hukuk devleti ilkelerine de uymaz." değerlendirmesinde bulundu.
"Her ne varsa bu Münbiç'te, Amerikalılar oraya çok meraklılar"
Münbiç konusundaki gelişmelere ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Yıldırım, Münbiç meselesinin kendisinin Başbakanlığı döneminde hükümetin en önemli konularından birisi olduğunu vurguladı.
"Her ne varsa bu Münbiç'te, Amerikalılar oraya çok meraklılar." diyen Yıldırım, Amerikalıların oradaki merakından ziyade Türkiye'nin ilgilendiğinin oradaki PKK uzantıları olduğunu belirtti.
PYD/YPG terör örgütünün, "Suriye'de faaliyet gösteren PKK" olduğuna işaret eden Yıldırım, Afrin'in de bunların elinden alındığını dile getirdi.
Yıldırım, Amerika ile Türkiye'nin bir iş birliğiyle Münbiç'i terörden temizlemeyi ve çoğuluğu Araplardan oluşan yerli halka burayı sağ salim teslim etmenin hedeflendiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Bu, üç aylık bir plandı. Beklendiği şekilde yürümüyor. Bir yerde bir yavaşlama söz konusu. Ümit ederim önümüzdeki günlerde daha iyi bir koordinasyonla Amerika burada tuttuğu sözü vermiş olur. Bu Obama döneminden beri devam eden bir mesele. Obama'nın, 'Yemin billah, ben buradan bunları çıkaracağım.' diye kaç kere Cumhurbaşkanımıza anlattığına şahit oldum.
O bakımdan terörün ister Suriye topraklarında ister Irak topraklarında ister Fırat'ın doğusunda ya da batısında, ülkemize, milletimize zarar verme kabiliyeti var olduğu müddetçe bu mücadele devam edecek. Bizim amacımız, ülke sınırılarımızı ve milletimizi her türlü füze roket saldırılarından muhafaza etmek."
DEAŞ ile mücadele adına ABD'nin YPG'ye çok büyük silah yardımı yaptığını dile getiren yıldırım, şimdi o silahların terör örgütü PKK tarafından sivillere, askerlere doğrultulduğunu, her türlü terör faaliyetinde kullanıldığını söyledi.
Yıldırım, defalarca uyarılmasına rağmen bu yanlışta ısrar edildiğini belirten Yıldırım, "Şimdi DEAŞ da yok. Ortada bahane edecekleri bir şey de yok. Dolayısıyla behemehal Türkiye'ye tehdit olan bu silahların ortadan kaldırılması, toplanması lazım. Bu konuda da hükümetin kararlılık içinde olduğunu biliyorum." diye konuştu.
CHP'nin İş Bankasındaki hisseleri
CHP'nin İş Bankasındaki hisselerine ilişkin bir soru üzerine Yıldırım, kamuoyunda tartışmaların bir süredir devam ettiğini söyledi.
Yıldırım, "Bizim görüş belirtmemizin bir anlamı yok. Bu konuda Meclise ulaşan herhangi bir teklif de talep de yok. Bize düşen; geldiği zaman, her zaman yaptığımız gibi gelen teklifleri ilgili komisyonlara havale etmek. Orada da merak etmesin geç kalmayız, yeğenim Özgür. Bütün teklifler gelince süresi içinde gider." şeklinde konuştu.
Kaynak: AA