Ünal, Meclis'te gazetecilere yaptığı açıklamada, Anayasa'ya göre 1 Temmuz'da tatile girmesi gereken Meclis'te, yasama çalışmalarının bu sürede tamamlanması gerektiğini söyledi.
2022 yılı ek bütçesinin görüşmelerinin sürdüğünü ifade eden Ünal, artan gelirlerin ödenekleştirme ihtiyacının sonucu olarak ek bütçenin önem arz ettiğini, birinci önceliklerinin 2022 yılı ek bütçesinin Meclis'te kabul edilmesi olduğunu belirtti.
Ünal, ek bütçenin 217 milyar lirasının personel ödemeleri, 154 milyar lirasının sosyal güvenlik kurumuna yapılacak transferler, 134 milyar lirasının vatandaşlara daha uygun fiyatla verilecek elektrik ve doğal gaz giderleri, 105 milyar lirasının stratejik yatırımların hızla tamamlanabilmesi, 103 milyar lirasının mahalli idarelerin desteklenmesi, 45 milyar lirasının dezavantajlı kesimlere yapılacak yardımlar ve 37 milyar lirasının ise tarımsal destekler için kullanılacağını kaydetti.
Muhalefetin bütçedeki faiz giderine yönelik eleştirilerine değinen Ünal, "2002'de toplanan her 100 liralık verginin 86 lirası faize gidiyordu. Bugün bu bütçede bu rakam 15 liraya kadar düşmüş durumda yani muhalefetin ifade ettiği gibi faiz giderleri söz konusu değil." diye konuştu.
"Her zaman işçimizin yanında olduk"
Mahir Ünal, asgari ücret artışının, "hükümetin emekli zammı ya da memur zammı gibi kendisinin meccanen yaptığı bir zam" gibi yansıtıldığını dile getirerek, "Asgari ücret, işçi ve işverenin karşılıklı görüşmeleri ile oluşturdukları ve hükümetin de burada hakem rolünde olduğu bir süreç. Her zaman işçimizin yanında olduk. 2006'da asgari ücret 360 lirayken bugün asgari ücreti 4 bin 500 liraya çıkardık." ifadelerini kullandı.
Ek bütçe, torba kanun teklifi, bedelli askerlik düzenlemesi ve e-ticaretle ilgili düzenlemelerin, 1 Temmuz'a kadar tamamlanacağını bildiren Ünal, Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni ekim ayında Meclis gündemine alarak yasalaştıracaklarını belirtti. Ünal, "Bütün bunlar 1 Temmuz'a kadar yasalaşması gerektiği için kamuoyunda 'dezenformasyon yasası' olarak bilinen 40 maddelik düzenlemeyi ekim ayına bırakmak durumunda kalmış bulunuyoruz." dedi.
Meclis 1 Temmuz Cuma günü itibarıyla tatile giriyor
Ünal, söz konusu kanun teklifleri görüşüldükten sonra Meclis'in 1 Temmuz Cuma günü itibarıyla tatile gireceğini bildirdi.
AK Parti Grup Başkan Vekili Ünal, Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi konusunda 23 Nisan 2022'ye kadar beklemelerinin nedenini "Avrupa Birliği Dijital Hizmetler Yasası'nın üzerinde anlaşma sağlanmasını bekledik. Bu yasa özellikle büyük ağ sağlayıcılarla ilgili son derece tutarlı, yeni bir hukuki düzenleme oluşturmuştu. 23 Nisan'dan sonra da İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun'u Avrupa Birliği Dijital Hizmetler Yasası'na göre yeniden regüle ettik." şeklinde açıkladı.
Düzenlemenin geç kaldığı yönünde haklı olarak bazı itirazların yükseldiğini söyleyen Ünal, "23 Nisan 2022'ye kadar Avrupa Birliği Dijital Hizmetler Yasası üzerindeki anlaşmayı bekledik." dedi.
"Dezenformasyon siyaset üstü bir konu"
Kanun Teklifi ile dezenformasyonun suç haline getirileceğini belirten Ünal, şunları kaydetti:
"Dezenformasyon siyaset üstü bir konu. Dezenformasyon a partisi ya da b partisi ile ilgili bir konu değil, küresel bir sorun. Dezenformasyonla ilgili ülkelerin yaptığı yasal düzenlemelerin oluştuğu bir zemin maalesef henüz daha olmadı. Mesela kamu barışına karşı dezenformasyon suçu nedir? Kurumlara karşı dezenformasyon suçu nedir? Kişilere karşı işlenen dezenformasyon suçu nedir? Bunun kendi içinde algoritmasının oluşturulması, yasa yapma tekniği ve siber hukuk açısından yapılması gereken düzenlemeler... Yaklaşık 8 aydan beri bu konular çalışılıyor.
Biraz da bu zaman içinde diğer tarafların da bu konuda görüşleri alınarak dezenformasyon konusunda tam bir toplumsal mutabakatın oluşması çok önemli. Çünkü dezenformasyon yalnızca cezayla engelleyebileceğimiz bir şey değil. Dezenformasyon, sosyal medya okuryazarlığı, medya okuryazarlığı, yüksek farkındalık, hakikate sadakat, gerçeklik kaybıyla mücadele gibi birçok konuyu, dolayısıyla ciddi bir toplumsal mutabakatı da gerektiriyor."