Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığı, İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırmaları Merkezi (IRCICA), Azerbaycan Kafkas Müslümanları İdaresi, Azerbaycan Dini Kurumlardan Sorumlu Devlet Komitesi ile Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin iş birliğinde düzenlenen "Türkiye-Azerbaycan Örneğinde İslam Dayanışması Uluslararası Konferansı"n açılışında konuştu.
"Türkiye-Azerbaycan örneğinde İslam dayanışması" denildiğinde bunun "Tek millet, iki devlet" arasındaki bir dayanışma olduğu gibi aynı kültürden beslenen bir millet, tek bir anlayış olacağını belirten Bozdağ, çünkü iki devletin kültürlerinin bağının aynı olduğunu dile getirdi.
Katılımcıların her birinin kana kana içtikleri medeniyetin, kültür çeşnisinin aynı olduğunu, aynı yerden beslendiğini, aynı kaynaklardan ve aynı anlayışları birlikte paylaştığını belirten Bozdağ, şöyle devam etti:
"Bu bizim için büyük bir birliktelik, dayanışma nedenidir. İslam dünyasının bugün içinde bulunduğu sorunlar ve Müslümanların yaşadığı sıkıntıların ana nedenleri herkes tarafından kendince ayrı ayrı değerlendiriliyor. Ama karşı karşıya olduğumuz sorunlara baktığımızda Kur'an, sünnet, kısaca İslam konusunda Müslümanlar arasında yer etmiş olan cehaletin çok büyük yer tuttuğunu görüyoruz. Müslümanlar Kur'an ve sünneti doğru anlamış, İslam'ın kavramlarını doğru öğrenmiş, öğretmiş ve yaşamış olsalar, bugün İslam dünyasında tek bir terör örgütünün yer bulamamış olması lazım. Bir yandan DEAŞ terör örgütü, bir yandan FETÖ terör örgütü, bir yandan El Kaide terör örgütü, bir yandan Boko Haram terör örgütü, bir yandan adını unuttuğumuz başkaca terör örgütleri. Nereden bakarsanız bakın, İslam'ı, Kur'an-ı istismar eden, Allah'la, Peygamberle, Kur'an'la insanları ölüme atan ve daha ziyade şeytanın peşinden koşan pek çok terör örgütü vardır. DEAŞ, El Kaide terör örgütü ve diğer terör örgütlerinin ortaya çıkmasından sonra yeryüzünde insanlar 'Müslümanım' diyerek çok rahat şekilde gezebilme imkanını neredeyse kaybetmek üzere."
"Mezhepçilik fitnesi İslam dünyasını yakacak en önemli ateşlerden biridir"
Bekir Bozdağ, İslam'ın yaşatmayı emreden bir din olduğunu, öldürmeyi emretmediğini ifade ederek, onun bu emrine rağmen dünyanın dört bir yanındaki fotoğrafın maalesef İslam'ın gerçek fotoğrafı olmadığını ve bugün bu algı operasyonlarının oluşturduğu fotoğrafla boğuşmak zorunda olduklarını dile getirdi.
O nedenle algı operasyonlarına karşı da hep beraber mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları aktardı:
"Mezhepçilik fitnesi İslam dünyasını yakacak en önemli ateşlerden biridir. Mezhepçiliğe karşı da bütün İslam ülkelerinin, Müslümanların bir ve bütün olması şarttır. Peygamber Efendimiz hangi mezhepten? Vahabi midir Allah'ın Resulü yoksa Şia mıdır? Yoksa başka bir mezhepten midir? Hangi mezhepten Allah'ın resulü. Hz. Ömer, Hz. Ebubekir, Hz. Ali, Hz, Osman, Sahabe-i Kiram'ı hangi mezhebe sokacaksınız? Onlar Allah'ın dininden ve Peygamber Efendimizin yolundan gidenler. Bizim işimiz de o. Allah'ın dininde, Peygamber Efendimizin yolunda gitmemiz lazım. Ama maalesef mezhepçilik hastalığı o kadar yaygınlaşıyor, o kadar insanları rehin alıyor ki, Kur'an ve sünnet mezheplerin gölgesinde kalıyor. Kitapları okuyorsunuz Allah'ın ayetlerini, o mezhep ne kadar haklı, ne kadar doğru söylüyor onun için delil olarak kullanıyorsunuz. Peygamber Efendimizin hadislerini, sünnetlerini o mezhebin ne kadar doğru mezhep olduğunu ispatlamak için kullanıyor. Dini anlamak için uğraşmıyor. Peygamberi, Kur'an-ı doğru anlamak için uğraşmıyor, tam tersine mezhebinin doğruluğunu ispatlamak için uğraşıyor. Bunun bize bir faydası yok.
Biz mezhepleri doğru algılamadık diye sorgulanmayacağız. Bu kadar müftünün huzurunda soruyorum. Ben mezara girince Cenabı Allah 'Sen Hanefi mezhebini çok iyi anladın mı, anlamadın mı?' diye bana bir soru soracak mı? 'Kur'an-ı çok iyi yaşadın, yaşamadın, dinini çok iyi öğrendin, öğrenemedin, uydun, uymadın mı?' diye mi soracak? Ama bakıyorsunuz başka bir noktaya doğru gidiyor."
Bunun için de mezhepçilik fitnesi konusunda bir arada olunmasının önemine değinen Bozdağ, şunları kaydetti:
"Müslümanları, mezhepler esaslı birbirleriyle çatıştırmak isteyen, savaştırmak isteyen güçler var. Çok ciddi paralar harcıyorlar. Bir çıra gibi tutuşturmak, yakmak istiyorlar. Onun için de bizim uyanık olmamız ve bu noktada da mezhepçilik fitnesi karşısında durmamız lazım. Mezhepçilik dayanışma ruhunun öldürülmesi anlamı taşır. Dayanışma böyle bir, beraber olmaktır. Mezhepçilik ayrı olmak, ondan öte de birbirine düşman olmaktır, oraya götürüyor insanları. Onun için de buna karşı tekrar ifade etmek isterim ki birlikte durmakta, mücadele etmekte çok çok büyük fayda olduğunu özellikle vurgulamak isterim."
"Terör terördür, terörist teröristtir"
Bozdağ, bu konuda bütün Müslümanların bir ve beraber, dayanışma içinde olmasını arzu ettiklerini dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Eğer olmuş olsa, bugün El Kaide'dir, DEAŞ'tır, PKK'dır, FETÖ'dür falan, filan terör örgütleri emin olun yaşayamazlar. Biz hep beraber olalım, beraber bunların tepesine binelim hem güvenlik güçleri boyutuyla hem bilimsel boyutla hem dini anlatımlarla hep beraber topyekün mücadele edelim, hiçbir terör örgütü İslam topraklarında doğamaz, yaşayamaz, barındırılamaz. Ama ne oluyor? Bu birlikteliği terörle mücadele konusunda bugüne kadar gösteremedik? Terör kime karşı? Bakıyoruz 'Onlar zayıflarsa işimize gelir' Ona el altından, el üstünden destek çıkılıyor. Terörün hedefine, ideolojisine, başka başka şeylerine göre farklı tutumlar ortaya konuyor. Terör terördür, terörist teröristtir. Vatanı, milleti, rengi, dini, mezhebi olamaz. Bizim bunların hepsiyle etkin, kararlı mücadele etmemiz lazım. Etmezsek ne olur? Bugün DEAŞ terör örgütü biter, yarın başka bir terör örgütünü icat ederler. Yarın o biter, ondan sonra bir başkası gelir. Neden? Çünkü ölen Müslüman, öldüren Müslüman, kandırılan Müslüman, ağlayan Müslüman, ağlatan Müslüman. Bundan dolayı kimse rahatsızlık duymaz, bizim rahatsızlık duymamız lazım."