Kısa bir süre önce MİT ve TSK'nın ortak operasyonlarından biri daha medyayla paylaşıldı… Habere göre 2'si sözde üst düzey 4 terörist Irak'ın kuzeyindeki Duhok kırsalında etkisiz hale getirilmişti.
Buraya kadar söz konusu operasyonu da bugüne kadar gerçekleşen onlarca başarılı adımdan biri sanmak gayet olası. Ancak teröristlerin ‘Suriye'den Irak'ın kuzeyine destek için geçmek istedikleri’ bilgisinin kamuoyuyla paylaşılması bu operasyonu diğerlerinden daha farklı bir noktaya taşıyor.
Rota tersine döndü
Son zamanlarda ‘Suriye’den Irak’a destek için geçmek isteyen teröristler’ ibaresini sıkça duymaya başladık. Halbuki yakın geçmişte bunun tam tersi oluyordu. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatları sırasında terör örgütünün hem elindeki insan kaynağını, hem de mühimmat yığınağını Irak’tan Suriye’ye taşıdığını sıkça okuyorduk.
Gelinen noktada rotanın değiştiği, şimdilerde örgütün Suriye’den Irak’a terörist ve mühimmat kaydırdığı istihbarat raporlarına yansıyor. Peki bu durumun temelinde yatan sebep ne? Ne oldu da örgüt böyle bir strateji değişikliğine gitti? Ve daha da önemlisi bu yeni strateji onlar için bir çıkış yolu olabilir mi? Tüm bu soruların yanıtını bölgede çok uzun yıllar görev yapmış Terör ve Güvenlik Uzmanı Coşkun Başbuğ ile konuştuk…
Suriye ve Irak’ı tek parça görüyorlar
Başbuğ, sahadaki dengeleri anlamak için önemli bir değerlendirmeyle başlıyor sözlerine ve bölgedeki aktörlerin Suriye ve Irak’ı ‘tek parça’ olarak gördüğüne işaret ediyor. Sınırların yalnızca duvardaki haritada kaldığı bu yeni sürecin en önemli başlangıç noktasını Türkiye’nin Suriye’ye yönelik harekatlarında görüyor Başbuğ…
Bunu biraz daha açmasını istiyoruz… Türkiye’nin Suriye’ye düzenlediği ilk harekatın ardından bölgedeki terör örgütlerine istikamet çizen güçlerin bir plan hazırladığını, bu plana göre finalin Suriye topraklarında yapılacağına dair bir beklenti içine girildiğini anlatıyor.
TSK sağ gösterip sol vurdu
Coşkun Başbuğ’a göre bu planı çizenler, maşa olarak kullandıkları terör örgütlerini doğal olarak Suriye’de güçlü kılmak istedi. Yani oyunun sıklet merkezi Suriye idi. “Ankara burada ilginç bir adım attı” diyor Başbuğ ve devam ediyor:
“Herkesin Suriye’de operasyonların devamını beklediği bir ortamda ansızın Irak’ta harekatlar serisi başladı. Havadan ve karadan bir an bile soluk aldırmayan bir süreklilikle yapılan operasyonlar sonrası terör örgütleri de akıl hocaları da afalladı. TSK sağ gösterip sol vurdu.
Terör örgütü Irak’ta bu denli geniş kapsamlı bir adım beklemediği için, ‘Irak’taki güçlerimiz sınırlı bir operasyonla başa çıkabilir’ düşüncesinde hareket ettiler. Ama gördünüz Irak’ın kuzeyindeki operasyonların vuruş gücünü. Bu durum sahada çok ilginç bir tablo ortaya çıkardı.”
Yeniden yapılanma arayışındalar
Başbuğ, örgüte akıl verenlerin sıklet merkezini bir kez daha Irak’a kaydırmak istediği saptamasında bulunarak, TSK’nın bölgedeki gücü ve MİT’in olağanüstü performansıyla bu yeni yapılanma arayışının boşa düşürüldüğü inancında.
Irak-Suriye arasındaki sınırın kimi bölgelerinde ciddiyetin kalmadığını ve örgüt mensuplarının gayri resmi yollarla rahatlıkla iki ülke arasında gidip-gelebildiğini ifade eden Başbuğ, “Peki tüm bu ‘yeniden var olma’ mücadelesi bir direnç oluşturur mu?” sorusuna da yanıt verdi:
“Kesinlikle hayır… Sayıların binlerle ifade edildiğine bakmayın siz. Çoğu çocuk. Boyları tüfekleri kadar olan çocukları topladılar. TSK karşısında bunların tutunma şansı yok. Sahada bir şey yapmak istedikleri anda tepelerine biniliyor. Suriye’den Irak’a ya da Irak’tan Suriye’ye fark etmez… Nasıl bir adım atmak istiyorlarsa mutlaka karşılığını görüyorlar.
Peki bunu nasıl sağlıyoruz? İşte MİT’in önemi ve başarısı burada bir kez daha ortaya çıkıyor. Eskiden yok muydu MİT buralarda? Vardı. Bilgi gelmiyor muydu? Geliyordu. Ama o gelen bilgiler maalesef Ankara’dan önce FETÖ’cüler nedeniyle başka merkezlere akıyordu. Adam bir bilgi veriyor, iki gün sonra onun başı yanıyor. Çünkü bilgi ABD’ye gitmiş, İsrail’e gitmiş, Almanya’ya gitmiş… Bu nedenle bölge halkının bize güveni kalmamıştı. Şimdi tüm bunlar geride kaldı ve müthiş bir bilgi ağı kuruldu.”
Örgütün sözde sorumluları güneye kaçıyor
Coşkun Başbuğ, gelecek dönemdeki muhtemel fotoğrafa dair de beklentilerini dile getirdi ve “Örgütün sözde sorumluları Süleymani tarafına kaçıyor. Herkes daha da güneye gitme derdinde. Biliyorlar çünkü TSK sırasıyla tüm bu bölgeleri temizleyecek. Terör örgütünün taşıma suyla değirmen döndürmeye çalıştığını görüyoruz. Bunun mümkün olmayacağını ve yıkıcı sonuçlarını terör örgütü gördü, görmeye de devam edecek” şeklinde konuştu.
Mevcut durumda geçiş nasıl sağlanıyor?
Haberi tamamlamadan önce sahadaki duruma dair fotoğrafın parçalarını netleştirmekte fayda var... En temel haliyle Suriye-Irak arasındaki terör akışının nasıl sağlandığını anlamak için öncelikle Fishabur sınır kapısına bakmak gerekiyor.
YPG'nin temel ikmal hattı Fişhabur sınır kapısı. ABD'nin de tüm ikmalleri bu kapı üzerinden gerçekleşiyor. Ekonomik hayat ve insani yardımların da bu kapı üzerinden geçtiği biliniyor.
Ancak terör örgütünün Suriye'den Irak'a sevkiyat ve militan kaydırmasında durum farklı. Örgütün son dönemde Barzani ailesiyle ilişkilerin kötüleşmesi ve Peşmerge'nin TSK harekatlarına destek vermesinin sahaya yansımaları oldu. Bu kapsamda terör örgütü, üst düzey kadroları ve silah sevkiyatlarını Fişhabur üzerinden yapamamaya başladı.
Durum böyle olunca Sincar dağında gayri resmi statüde bulunan kapılar devreye girdi. Hatırlanacağı üzere Irak merkezi güçlerinin Sincar anlaşması sonrasında bölgeye yerleşmesi ile bu hat kesilmişti. Ancak İran destekli Şii milislerin Sincar'a sevkiyatları ve PKK ile yaptığı anlaşma sonrasında bu ikmal hattı tekrar Şii milisler üzerinden idame edildi.