Irak’ın kuzeyindeki terör yuvalarına düzenlenen Kartal-Pençe Hava Harekatı, örgütün son yıllarda aldığı en büyük darbelerden biri oldu.
Yurt içinde terörist sayısının ilk kez 450’nin altına düştüğü, örgüte katılımın tarihin en düşük seviyesinde kaldığı bu süreçte Suriye ve Irak’ın kuzeyinde çok önemli operasyonlara imza atan Türkiye, askeri uzmanlara göre terörle mücadelede yeni ve kritik bir eşikte.
Süreci yakından takip eden isimler gelinen aşamayı “Kalan teröristler ya teslim olacak ya da yok edilecekler” şeklinde açıklarken, çok kritik roller üstlenen yerli ve milli sistemler de bu başarının sağlanmasında önemli katkılar sağladı.
Bu gibi durumlarda tünellere yönelirler
Bu gibi dönemlerde örgütün genelde varlığını kanıtlamak ve tabana mesaj verebilmek adına terör eylemi düzenlemek istediği biliniyor. Özellikle Suriye’de tüneller kazarak terör eylemi yapma konusunda uzmanlaşan teröristlerin bu yöntemi Türkiye'ye karşı kullanılmasının önüne geçilmesinde yerli ve milli sistemlerin büyük katkısı oluyor.
Sınırda da kullanılıyor boru hattı geçen yerlerde de
Savunma sanayii araştırmacısı Fatih Mehmet Küçük, söz konusu sistemin ASELSAN tarafından hayata geçirilen MİDAS (Çok Amaçlı Akıllı Dağıtık Akustik Algılayıcı) olduğu bilgisini paylaşarak, bu ürünün güvenlik güçlerine neler kazandırdığına dair şunları söyledi:
“ASELSAN MİDAS, ülkemizin terörle mücadelesine geniş bir imkan kabiliyeti sunuyor. Özellikle sınır güvenliği, kritik askeri bölge ve tesis güvenliğinde dikkat çeken bir ürün. Sınır güvenliği noktasında hem kaçakçılık gibi faaliyetler hem de terörle mücadele açısından önemli roller oynuyor.
Bu alanlar dışında stratejik olarak boru hatlarının güvenliği için de MİDAS oldukça değerli. Özellikle Türkiye gibi terör saldırısı riski altındaki ülkelerde boru hatlarına yönelik girişimler bilindiği üzere ciddi bir tehdit arz ediyor. Sistem bu alanlardaki kabiliyetleriyle de öne çıkıyor.
Ayrıca, sivil anlamda da özellikle demir yollarının güvenliği noktasında MİDAS yine kritik görevler üstleniyor."
Tünelleri henüz kazım aşamasında tespit ediyor
MİDAS’ın toprak altına gömülü kablo kullanılarak sınır hattı boyunca oluşabilecek sınır ihlallerinin tespiti, teşhisi ve bu bilgilerin Güvenlik Yönetim Merkezi ile paylaşılması amacıyla kullanıldığını söyleyen Fatih Mehmet Küçük, şöyle devam etti:
“PKK başta olmak üzere çoğu terör örgütü ticari ürün, uyuşturucu ve insan kaçakçılığından ciddi miktarda gelir elde ederek bunlarla terör eylemlerini finanse ediyor.
Ayrıca PKK ve ona bağlı diğer örgütler sınırlardan ülkemize soktukları silah ve mühimmatlarla eylem yapıyor. Örgüt, kaçakçılık faaliyetlerini sadece sınırda boşluklar bularak veya çit ve duvarları aşarak gerçekleştirmiyor. Tüneller, terör örgütlerinin kaçakçılıkta kullandığı önemli bir yöntem. Sınır hatlarında MİDAS sistemi ile bu tüneller henüz sınırı ulaşamadan kazı aşamasında tespit ediliyor ve gereği yapılıyor.
Bir ünite MİDAS yaklaşık 50 kilometre alanda koruma sağlayabiliyor. Fiberoptik kablolar otoyol tren yolu ya da asfalt altına konuşlandırılarak hangi bölgeden titreşim geldiği hakkında da güvenlik güçlerine anlık bilgi gitmesi sağlanıyor. MİDAS insanı 10-15 metreden, aracı ise 50 metreden tespit edebiliyor. Terörle mücadelede üslere yapılan terörist atışlarının yerini akustik olarak doğru saptıyor ve bu sistem ile görüntülü olarak nokta belirleniyor.”
Enerji denklemimizde de MİDAS’ın izi var
Fatih Mehmet Küçük, Türkiye’nin enerji politikalarında ‘arz güvenliği’ konusunun büyük önemi olduğunu hatırlatarak, şunları söyledi:
“Boru hatlarının güvenliği hem ülkemizi hem de bu hatlardan yararlanan partnerlerimizi ilgilendiriyor. Bu hatlar enerjinin güvenliği, dolayısıyla ülkelerin çıkarları ile doğrudan ilgili. Boru hatlarını koruyamadığınızda bu alanda ortaklık yaptığınız ülkelerle ilişkileriniz zedelenebilir ve geleceğe yönelik yatırımlar için de güvenilirliğiniz yara alır.
Türkiye bu sisteme sahip olan 7 ülkeden biri
MİDAS’ın ASELSAN tarafından tamamen yerli ve milli imkanlarla geliştirilmiş olması bizi bu alanda dünya genelinde farklı bir noktaya taşıyor. Öncelikle şunu belirtmekte fayda var; dünyada sadece 7 ülke bu sistemi kendisi yapabiliyor. Türkiye de bu 7 ülkeden biri. Bu son derece önemli.
Öte yandan bu tarz kompleks güvenlik sistemlerinde ortaya koyduğunuz ürünün devamlı olarak geri bildirim ile beslenmesi ileriye dönük olarak gerekli güncelleme ve düzeltmelerin yapılması gerekir. Ürün sonrası destekte ve sistemin işleyişinde kesinti olmamalıdır. Yerli ve milli ürün kullanımı özellikle bu noktada değer taşıyor. Yabancı ürün kullanımında bu tarz geri besleme ve destek imkanlarınız daha kısıtlı olabiliyor.
Yine birçok yerli-yabancı ürün mukayesesinde öne çıkan güvenilirlik ve yazılım, erişim güvenliği gibi konular da burada geçerliliğini sürdürüyor. Aslına bakarsanız Türkiye, çok kritik sistemleri yerlileştirme ve millileştirme adımıyla gelecek dönemlere en sağlam temellerden birini atıyor.”