Türkiye’nin terörle etkin mücadelesinin en somut örneklerinden biri de örgüt mensuplarının önce ülke içinde barınamayacak duruma gelmesi, ardından sınır hattının ötesine geçmesi ve nihayetinde de daha da güneye kaçmaları oldu.
Bu durum yeni bir gerçekliği de beraberinde getirdi. MİT’in nokta operasyonlarında adını sıkça duyduğumuz, ABD’nin teröristlere sağladığı korumanın net hissedildiği ve oldukça geniş bir alanı etkileyebilecek bir yer öne çıktı: Süleymaniye…
Türkiye yüzlerce kilometre derinde yine vurdu
Bilindiği üzere yakın bir zaman öncesine kadar terör örgütü için Kandil, hem lojistik hem eğitim hem barınma hem de psikolojik açıdan çok büyük anlamlar taşıyordu. Ancak gerek Pençe Kilit Harekatları kapsamında atılan adımlar gerek SİHA’ların bölgedeki etkin kullanımı sonucu ortaya çıkan tablo burada bazı değişiklikleri de beraberinde getirdi.
Türk SİHA’ları tarafından anbean izlenen örgütün sözde elebaşları kafalarını Kandil’deki barınma alanlarından çıkaramayacak duruma gelince çareyi daha güneye doğru kaçmakta buldu. Daha güneye gitmek de çözüm olmadı çünkü Türkiye bu süreçte yüzlerce kilometre derinde dahi nokta operasyonlar yaptı.
PKK’nın düşen helikopteri bize neler gösteriyor?
Bu noktada terör örgütü, bölgedeki en büyük hamisi olan ABD’den daha farklı bir destek aldı. Bu desteklerden biri Nisan 2023’te Duhok’ta düşen helikopterle kendini gösterdi. Terör örgütüne ait helikopterin henüz bilinmeyen bir nedenle düşmesi örgütün çok üst düzey isimleri koruyabilmek adına çareyi ‘helikopterle transfer’ işinde bulduğunu gösterdi.
Daha sonra ortaya çıkan kimi bilgilere göre PKK’nın elindeki tek helikopter bu değildi. Günün sonunda işin içinde ABD’nin ve başka Batılı ülkelerin de olduğu, terör örgütüne her türlü himayenin sağlandığı bir fotoğraf ortaya çıktı. Çünkü belli ki ABD tarafı helikopterin teröristlerin eline geçmesini sağlamakla kalmamış, Süleymaniye Havalimanı çevresinde teröristlere bu tür platformları nasıl kullanacaklarını da öğretmişti.
Türkiye’nin bu olaydan sonra Süleymaniye Havalimanı’na uçuşları askıya almasının temel nedeni de buydu. Silahlı teröristlere ait helikopterlerin cirit attığı bir bölge sadece Türk sivil uçakları için değil dünya havacılık kuralları açısından da ciddi tehlikeleri beraberinde getiriyordu.
Eldeki verileri uç uca eklediğimizde Süleymaniye’nin terör örgütü için yeni bir koridor olduğunu söylemek mümkün. Çünkü burada teröristler için eğitim var, neredeyse eksiksiz bir lojistik ağ var, silah ve askeri teçhizat desteği var… Örgüt burayı da Mahmur gibi Kandil gibi tamamen kendi kontrolünde olan bir alana çevirmek istiyor.
Üst düzey teröristler neden Süleymaniye’de?
Bu sorunun cevabını almak için konuştuğumuz Bursa Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Burak Darıcılı’ya göre Irak’ta yeni dengelerin ortaya çıktığı bir dönemden geçiyoruz.
Eski Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin ölümünün ardından KYB içerisinde iki farklı yapının kendi içerisinde bir güç mücadelesine giriştiğini hatırlan Doç. Dr. Darıcılı, Celal Talabani’nin oğlu Bafil Talabani ile Kubad Talabani arasındaki mücadelenin bölgedeki dinamikleri de etkilediği görüşünde.
Bafil Talabani’nin kendisine avantaj sağlamak için bölgedeki PKK-YPG unsurlarıyla iş birliği içerisinde olduğunun altını çizen Darıcılı, “Hem Erbil’i dengelemeyi hem Türkiye’ye karşı bir pazarlık kozu elde etmeyi hem de dolaylı yoldan ABD’nin desteğini almak istiyor” diyor.
Darıcılı ayrıca, Kandil ve çevresinden kaçan sözde üst düzey isimlerin sahadaki bu dengelerden yola çıkarak daha rahat hareket edebilmek adına Süleymaniye tarafında toplandıklarını anlatıyor ve Türkiye’nin de bu duruma göre bir yol haritası izlediğinden bahsediyor.
Süleymaniye’de teröristlere baskı artarak devam edecek
Ali Burak Darıcılı yukarıda bahsettiğimiz terör helikopterine bir ek daha yapıyor ve örgütün en üst düzey isimlerinden biri olan "Mazlum Abdi" kod adlı Ferhat Abdi Şahin’in yanında ABD askerleri varken Süleymaniye Havalimanı’nda konvoyuna yapılan kimliği belirsiz SİHA atışını anımsatıyor.
Süleymaniye’de bir süredir MİT’in bölgedeki sivillere en ufak bir zarar vermeden yaptığı nokta operasyonlara getiriyor sözü Darıcılı ve devam ediyor:
“Irak’ta yakın zaman önce yapılan yerel seçimlerin ardından özellikle terör örgütüyle arasına sınır koyamayan ve onlarla kol kola yürüyen kimi çevrelerin nispeten yüksek oy aldığını görüyoruz. Bunun verdiği bir enerji de var.
İlaveten, askerlerimize ait noktalara art arda yapılan saldırıları da atlamamak gerekiyor çünkü bu olay da aslında Süleymaniye ve Irak’taki yeni bazı gelişmelerle doğrudan alakalı.
Daha önce de sıklıkla vurguladığımız gibi PKK-YPG başta ABD olmak üzere Batı’dan tam destek alıyor. Ancak Ankara’nın da eli kolu bağlı oturacak hali yok. Bugüne kadar yapılan nokta operasyonlar ortada. Ancak Türkiye’nin güvenliğini doğrudan tehdit edecek yeni girişimler olursa ben Ankara’nın çok daha keskin ve kararlılık sergileyen örtülü adımlar atabileceğini düşünüyorum.”