Silahlı ve silahsız insansız hava araçları, gökyüzünden her yeri tarayan uydular, savaş uçakları, kilometrelerce öteden hedefi bulan akıllı füzeler…
Türkiye’nin terörle mücadelesinde sahip olduğu bu imkanların çok büyük değişimi beraberinde getirdiği bir gerçek. Ancak terör ve güvenlik uzmanlarının “Eğer hedeflediğiniz bölgeye askerinizin botu değmiyorsa orada tam hakimiyet sağlayamazsınız” sözü de işin bir diğer boyutu…
TRT Haber, o botu sahada hedeflenen bölgeye bizzat basanların yetiştirildiği Foça Jandarma Komando Okul ve Eğitim Merkezi Komutanlığını görüntüledi.
Depremde en öndelerdi
TRT Haber’in Foça’daki jandarma komando eğitimlerini görüntülediği günlerde henüz İzmir depremi yaşanmamıştı. Ancak içerideki askerlerin eğitimlerinde sadece terörle mücadelenin değil, herhangi bir afet durumunda fayda sağlayabilecek şekilde yetiştirildiğini görmüştük.
İzmir’deki depremin hemen ardından Foça’daki Jandarma Komando Okul ve Eğitim Merkezindeki askerlerin bizzat sahaya inmesi, herkesin telaş içinde kaldığı bir noktada son derece hazır ve koordineli şekilde sürece katkı sağlaması, komandolarımızın sadece terör unsurlarıyla mücadelede değil, doğal afet sırasında da ne denli önemli işler başardığını net bir şekilde ortaya koydu.
Burası komandoların ‘ana vatanı’
Çekimlere başlamadan önce bizi karşılayan askerlerle sohbetimizde Foça’daki bu komutanlığın aslında jandarma komandolar için ne denli önemli olduğunu bir kez daha anlıyoruz.
Jandarma askerinin gerçek bir komandoya dönüştüğü tezinden yola çıkarak, burayı ‘komandoların ana vatanı’ olarak nitelendiriyorlar. Komando eğitimini tamamlayan askerler, daha sonra ülke içinde ya da sınır ötesinde kendilerine verilen görevi layıkıyla yerine getiriyor.
Tam teçhizatlı 27 kilometre koşuyorlar
Buradaki askerlerin nasıl yetiştirildiğine dair en önemli ipuçlarından biri duvardaki yazıda karşımıza çıkıyor:
“Komando duyulmadan dinler, görünmeden görür ve ölmeden, öldürür.”
İlk durağımız olan spor eğitim alanında komandoların arasında çok sayıda kadın personel olduğunu da görüyoruz. Eğitimlerde herhangi bir ayrım olmadığı ve erkek personelin aldığı tüm eğitimlerin aynı şekilde kadın adaylara da verildiği bilgisi paylaşılıyor.
Az sonra takip ettiğimiz uzun atlama, engel aşma, sürünme, şınav ve barfiks gibi aktivitelerde gerçekten de kadın komandoların en ufak bir sorun yaşamadan tüm parkurları başarıyla geçtiğini görüyoruz.
Çok uzaklardan önce bir marş sesi duyuyor, sonrasında da ellerinde silahları, sırtlarında çantalarıyla bulunduğumuz alana doğru koşan askerlere dikkat kesiliyoruz. Eğitmen komutanlardan aldığımız bilgiye göre bir jandarma komando, tam teçhizatlı şekilde 27 kilometre mesafeyi oldukça rahat bir şekilde koşabiliyor.
Dağdan baş aşağı sarkıp mağaraya giriyorlar
Foça’daki komando okulu ve eğitim merkezi oldukça geniş bir alana kurulu. Bu alanda dağlar, ovalar, taşlık araziler, kum bölgeler, meskun mahal benzeri yerler, atış alanları ve diğer ihtiyaç duyulan kısımlar var.
Arazinin içinde yer alan doğal yükseklikler komandoların eğitim yerlerinden biri… Buradan halatlarla aşağı inen ve mağaradaki terör unsurlarını etkisiz hale getirme senaryosuna uygun bir şekilde hareket eden jandarma komandolar kısa süre içinde hedefi başarıyla yok ediyor.
Her gün farklı senaryolar çalışılıyor
Bulunduğumuz komanda eğitim okulunun Türkiye’deki en önemli merkezlerden biri olduğunu biliyoruz ancak buna rağmen içerideki faaliyet sayısı oldukça fazla geliyor ve bize eşlik eden komutanlara bu durumu soruyoruz.
Buranın binlerce komando yetiştirdiğini ve buradan çıkan kahramanların sahada kritik görevler üstlendiğini anlatan eğitmenler, faaliyetlerin her gün yapıldığını, her seferinde daha farklı bir senaryo uygulanarak Mehmetçiğin daima hazır olduğunu söylüyor.
Bora 12 keskin nişancı tüfeğinde ‘Foça’ izleri
Jandarma komandoların çok iyi silah kullandıklarını biliyoruz ancak buradaki ziyaretimizde çok ilginç bir detayı da ilk kez öğreniyoruz. Türkiye’nin son yıllarda yerli ve milli savunma sanayii ürünlerinde ortaya koyduğu başarı herkesin malumu… Bu silahlardan biri de Bora 12 olarak da bilinen keskin nişancı tüfeği.
Bora 12’nin geliştirilmesinde ve bugün dünyanın kendi alanında ‘en iyilerden biri’ olarak kabul edilmesinde Jandarma Komando Okulu personelinin büyük emeği var. Foça’da görevli kimi komutanların bu silahın tüm süreçlerinde çok kritik roller üstlendiğini ve halen silahın geliştirilme aşamalarında yer aldıklarını bilmek bizi son derece mutlu ediyor. Çünkü konuştuğumuz hemen her asker, bir silahın yerli ve milli imkanlarla üretilebilmesinin ne anlama geldiğini bizzat sahada yaşadıkları olaylardan örnekler vererek anlatıyor.
Meskun mahal eğitim alanı Türkiye’nin en büyüğü
Daha önce farklı birliklerde meskun mahal eğitim alanı görmüştük. Ancak buradaki eğitim yerine geldiğimizde Türkiye’nin en büyük meskun mahal eğitim alanının Foça’da olduğunu net şekilde anlıyoruz.
Burası Diyarbakır’ın Sur bölgesindeki hendek operasyonu döneminden esinlenerek tasarlanmış. Sadece alan büyüklüğü ile değil aynı zamanda sahip olduğu teknolojilerle de burası son derece özel bir yer. HAVELSAN ile iş birliği yapılarak donatılan eğitim alanında son teknoloji kullanılıyor.
Gerçek mühimmatlarla eğitim yapılan alanda barikatlar aşılıyor, kapılar kırılıyor, tüneller bulunuyor, hendeklerden atlanarak ilerlenme sağlanıyor. Tüm bunlar yapılırken sis bombaları, silah sesleri, hareketli hedefler içerideki sistem odasından harekete geçiriliyor ve eğitimdeki jandarma komandoların sahada karşılaşacakları muhtemel durumların aynıları burada oluşturuluyor.
Konuştuğumuz eğitmen komutan, burada temel amaçlarının karmaşık yapı ve öngörülemeyen tehditlerin faaliyetlere yansıtılması olduğunu ifade ediyor.
Meskun mahaldeki eğitimler sırasında doğru ve yanlış hareketler içerideki 50’den fazla kameranın başında oturan gözlemciler tarafından not ediliyor. Jandarma komandodan beklenen ‘en kısa sürede en doğru kararı almak’ kabiliyeti işte bu gibi eğitimlerle kazandırılıyor.
Terörle mücadelenin belini kırdılar
Burada geçirdiğimiz her dakika, Türkiye’nin terör unsurlarıyla mücadelede son yıllarda ortaya koyduğu başarının yapı taşlarını biraz daha iyi anlamamıza vesile oluyor.
Kullanılan yerli ve milli mühimmatlar, güvenlik unsurlarında atılan profesyonelleşme adımı, Jandarma Genel Komutanlığının günümüz şartlarına çok hızlı adapte olabilmesi ve 21. yüzyılın getirdiklerine mükemmel bir uyum sağlaması bu başarının temelinde önemli yer tutuyor.
Jandarma; kimi zaman şehrin göbeğinde, kimi zaman kuş uçmaz bir mezrada, kimi zaman binaların enkazında, kimi zaman sel sularında, çoğunlukla da dağların zirvesinde ya da bir uçurumun kıyısındalar…
Buradan ayrılmadan önce sohbet ettiğimiz komandoların sözlerinden de bir kez daha anlıyoruz ki ne kullandıkları SİHA’lar, ne helikopterler, ne zırhlı araçlar, ne de tüfekler, toplar, tanklar… Onların en önemli gücü vatanımıza ve milletimize olan sevgileri…
Drone görüntüleri: Yusuf Beşli / TRT Haber İzmir