Malatya'da 1927'de bankacı bir baba ve öğretmen bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelen Turgut Özal, babasının mesleği nedeniyle ilk, orta ve lise eğitimini farklı şehirlerde tamamladı.
İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği bölümünü 1950'de bitiren Özal, Elektrik İşleri Etüt İdaresinde çalışmaya başladı.
"Mühendislik ekonomisi" alanında ABD'de uzmanlık eğitimi gören Özal, Türkiye'ye dönüşü sonrası Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdür Yardımcılığı görevini yaptı.
Semra Özal ile 1954'te evlenen Turgut Özal'ın 3 çocuğu oldu.
Dünya Bankasında danışman olarak görev yaptı
Askerliğini, Milli Savunma Bakanlığı Bilimsel Danışma Kurulu Üyesi olarak 1961-1962 arasında yapan Özal, Devlet Planlama Teşkilatının kurulmasında önemli roller üstlendi ve 1967-1971 arasında bu kurumun müsteşarlığını yaptı.
Ekonomik Koordinasyon Kurulu, Para ve Kredi Kurulu, RCD Koordinasyon Kurulu ve AET Koordinasyon Kurulu başkanlıklarında bulunan Özal, Dünya Bankasında 1971-1973 yıllarında danışman olarak görev yaptı.
Çeşitli sanayi kuruluşlarında da çalışan Özal, Madeni Eşya Sanayii Sendikası başkanlığı görevini yürüttü.
"Sandalyesiz bakan"
Özal'ın siyasi hayatı, 1977 genel seçimlerinde Milli Selamet Partisinden İzmir Milletvekili adayı olmasıyla başladı. Özal, bu denemesinde milletvekili seçilemedi.
Bu sürecin ardından, 1979 sonlarına doğru Başbakanlık Müsteşarı olarak atanan Özal, aynı dönemde Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) Müsteşarlığı görevini de vekaleten yürüttü. Özal, bu özelliğiyle hem DPT Müsteşarlığı hem de Başbakanlık Müsteşarlığı yapmış Türkiye'nin tek başbakanı ve cumhurbaşkanı oldu.
Ekonomide liberalleşmenin çalışmalarını yapan ve "24 Ocak Kararları" olarak bilinen geniş çaplı programın hazırlanmasında büyük rol oynayan Özal, o dönemdeki çalışmaları nedeniyle "sandalyesiz bakan" olarak anıldı.
Özal, 12 Eylül 1980 askeri müdahalesinden sonra kurulan hükümete Ekonomik İşlerden Sorumlu Başbakan Yardımcısı olarak atandı.
Türkiye'ye kredi imkanının ve ihracatta başarının sağlandığı bu dönemde Özal, izlenen para politikası konusunda hükümetle anlaşmazlığa düşerek Başbakan Yardımcılığı görevinden 1982'de istifa etti.
İlk önce ekonomiye yönelik adımlar attı
Bu süreçte kendi çizdiği yoldan ilerlemeye başlayan Özal, 20 Mayıs 1983'te Anavatan Partisini kurdu. Aynı yıl yapılan genel seçimde partisinin birinci gelmesi üzerine 45. Hükümeti kuran Özal, 1983'ten 1991'e kadar aralıksız olarak tek başına iktidarda kalmayı başardı.
Çeşitli siyasi eğilimleri birleştirme iddiasıyla ortaya çıkan ve iktisadi konulara ağırlık veren Anavatan Partisi, bu dönemde kitlelere ulaşmak için "orta direk" temasını kullandı.
İlk olarak ekonomiye yönelik adımlar atan Özal, bu alandaki sınırlamaları kaldırmaya çalıştı.
Silahlı saldırıda yaralandı
Özal'ın 1988'de uğradığı silahlı saldırı Türkiye'nin gündemi oldu. Anavatan Partisinin 18 Haziran'da Ankara Atatürk Spor Salonu'nda düzenlenen 2. Olağan Kongresi'nde yaptığı konuşma sırasında silahlı saldırıya uğrayan Özal, sağ elinden yaralandı. Yaralı halde kürsüye çıkan Özal, "Bilhassa belirtmek istiyorum, Allah'ın verdiği ömrü, O'nun isteğinden başka alacak yoktur, biz de O'na teslim olmuşuzdur" sözlerini kullandı.
Suikastı düzenleyen Kartal Demirağ, saldırı sonrasında yakalandı ve yargılama sonucunda idama mahkum edildi. Daha sonra cezası 20 yıl hapse çevrilen Demirağ, 4 yıl hapis yattıktan sonra Turgut Özal tarafından 1992'de affedildi.
Türkiye'nin ekonomik ve sosyal gelişimine katkılar sağladı
Özal, döneminin sorunlarına farklı bakış açılarıyla yaklaşarak Türkiye'nin ekonomik ve sosyal gelişimine önemli katkılar sağladı.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin su ve toprak kaynaklarının geliştirilmesini amaçlayan "Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP)", 1989'da hazırlanan "Master Plan" ile tarım, sanayi, ulaştırma, eğitim, sağlık, kırsal ve kentsel alt yapı yatırımlarını da içine alan bir bölgesel kalkınma projesine dönüştü.
Özal'ın ayrı bir önem verdiği bu proje ile bölge halkının gelir düzeyinin artırılması, yaşam şartlarının iyileştirilmesi ve bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesi amaçlandı.
1989'da Cumhurbaşkanı seçildi
Siyasi kariyerinde yaptığı çalışmalarıyla adından söz ettiren Özal, TBMM tarafından, 31 Ekim 1989'da Türkiye Cumhuriyeti'nin 8. Cumhurbaşkanı seçildi.
Turgut Özal, 9 Kasım 1989'da başladığı bu görevde, ekonomik alanda attığı önemli adımların yanı sıra dönemin büyük sorunları arasında yer alan terörle mücadele konusunda da farklı bir strateji izledi.
İlk kez sivil inisiyatifi devreye sokan Özal, sorunun çözümü için pek çok görüşme gerçekleştirdi ve rapor hazırlattı.
Çankaya Köşkü'nde 12 Mart 1991'de Celal Talabani ile görüşen Özal, terör olaylarının ve "Kürt sorununun" çözümü için çaba harcadı. Görüşmeden kısa süre sonra 26 Mart 1991'de Der Spiegel dergisine bir açıklama yapan Talabani, Özal'ın "Kürtlere özerklik vereceğini" söylediğini iddia etti.
Turgut Özal, 1992'nin Mart ayında DEP milletvekilleri Ahmet Türk, Sırrı Sakık ve Orhan Doğan'ı Köşk'te kabul ederek, onlarla da bir görüşme gerçekleştirdi. Sırrı Sakık, görüşmenin ardından Özal'ın kendilerine "Genel af çıkarıp, sorunu kökünden çözeceğini" belirttiğini açıkladı.
"Cinayet iddiaları" üzerine mezarı açıldı
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kaya Toperi ve Başyaveri Kurmay Albay Arslan Güner'e 10 sayfalık bir Kürt raporu hazırlatan Özal, ANAP Milletvekili Adnan Kahveci'yi bu konuda yeni bir rapor hazırlamak üzere görevlendirdi. Kahveci, Güneydoğu'da bir süre inceleme yaptıktan sonra, "Kürt sorunu nasıl çözülmez" başlıklı bir rapor hazırladı. Özal, bu raporu o dönem MGK toplantısında tartışmaya açtı.
Turgut Özal'ın, sorunun çözümüne ilişkin çabaları, 17 Nisan 1993'te vefat etmesiyle sonuca ulaşamadı.
Ölümünden 19 yıl sonra 2012'de "cinayet sonucu öldüğü" yönündeki iddialar nedeniyle otopsi yapılması için Özal'ın mezarı açıldı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, otopsi raporuna göre, mevcut bilgi ve bulgularla Özal'ın kesin ölüm sebebinin tespit edilemediğini açıkladı.