Türk savunma sanayiinin dünya vitrinindeki en güçlü oyuncularının Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA) olduğu sır değil. Söz konusu platformların Suriye’den Libya’ya, Karabağ’dan Ukrayna’ya kadar çok farklı alanlarda sergilediği performans bu durumun temel yapıtaşı.
Tüm bu başarıların ardından aslında herkesin merak ettiği temel bir soru vardı. Türkiye, Bayraktar TB-2 ve ANKA ile yakaladığı bu başarıyla mı yetinecekti yoksa bir adım daha öteye geçecek ve insansız savaş uçakları alanında da bayrak gösterecek miydi?
Cevap için fazla beklemeye gerek kalmadı. 12 Mart 2022 tarihinde Selçuk Bayraktar, “Üretim hattına 3 buçuk yıl sonra daha büyük ve daha çevik bir balık girdi” diyerek Kızılelma’nın üretim hattına giren gövde görselini paylaştı.
Aralık 2022’ye gelindiğinde ise Kızılelma gökyüzüyle buluştu. Yaklaşık 18 dakika süren ilk uçuşta başarılı bir kalkış, iniş ve dengeli bir uçuş gerçekleştirildi.
TUSAŞ’ın ANKA-3’ü de üretim hattında
Baykar’ın Kızılelma ile ilgili çalışmaları devam ederken, Kasım 2022’de Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir çok önemli bir açıklama yaptı. “TUSAŞ’tan da bir insansız savaş uçağı görecek miyiz?” sorusuna Prof. Dr. Demir, “O da hatta… Bekleyin onu da” ifadesini kullandı.
Böylece kamuoyu TUSAŞ’ın bir insansız savaş uçağı üzerinde çalıştığını ve işin daha da ileri taşınıp üretim hattına girdiğini ilk kez duymuş oldu. İsminin ANKA-3 olduğu duyurulan Türk İnsansız Uçak Sistemi (TİUS) platformuyla ilgili henüz net bilgiler yok. Sadece beklentiler ve TUSAŞ tarafından paylaşılan bir animasyon görseli var.
TCG Anadolu’dan kalkacak Kızılelma son derece değerli
Kızılelma’nın uçan versiyonu A modeli olarak adlandırılıyor. İlerleyen dönemlerde çok daha gelişmiş modeller olarak karşımıza çıkacak Kızılelma B ve Kızılelma C modelleri de bulunuyor. İlk uçuşunu gerçekleştiren Kızılelma A’nın 5 saat havada kalabileceği ve 35 bin fit yükseklikte görev yapabileceği belirtiliyor.
Azami kalkış ağırlığı 6 ton olan platformun 1,5 ton faydalı yük kapasitesine sahip olacağı resmi olarak duyuruldu. Türkiye’de savunma sanayii ürünlerinin çapları hep çok merak edilir. Kızılelma bu alanda da iyi bir veriye sahip. Meydandan kalkıp, görevini yerine getirip, yeniden meydana dönebileceği azami mesafe ilk versiyon için 925 kilometre. Ki bu oldukça iyi bir rakam.
Burada önemli bir detay var. Kızılelma, Türkiye’nin tek parçada bugüne kadar ürettiği en büyük savunma sanayii projesi olan TCG Anadolu’dan kalkış yapacak. Selçuk Bayraktar bu konuda ciddi bir çalışma içinde olduklarını belirtmiş ve kimi animasyonlar da yayınlanmıştı.
TCG Anadolu’da görevli bir Kızılelma’nın 925 kilometrelik bir görev çapına sahip olacağı gerçeğini düşünürsek, söz konusu platformun ne denli büyük bir güç çarpanı olacağını daha net anlayabiliriz.
Baykar, Kızılelma’dan yılda 36 adet üretmeyi hedefliyor. 2024 yılında envantere girmesi beklenen Kızılelma ile Türkiye’nin bu tür bir platformu envanterine ekleyen ilk ülke olması bekleniyor.
Kızılelma ve ANKA-3 ne anlama geliyor?
Her iki platform için de ‘Türk hava savunma sanayiinin en kritik işleri’ deniliyor. Özellikle Kızılelma’nın açık kaynaklara yansıyan kimi özellikleri bu tür platformların neden önemli olduğunu da gösteriyor.
Bayraktar TB-2 ve TUSAŞ imzalı ANKA’nın farklı senaryolarda farklı görevler üstlendiği biliniyor. Benzer bir hikayenin KIZILELMA ve ANKA-3 için yazılması de mümkün. Bugün itibariyle ağırlıklı olarak ANKA-3’ün derin taarruz için kritik görevler üstlenebileceği konuşuluyor.
ANKA-3 için beklentilerden biri de TUSAŞ imzalı bir diğer platform olan Milli Muharip Uçuk (MMU) ile birlikte görev yapabilmesi. İnsanlı ve insansız savaş uçaklarının birlikte hareket edebilmesi meselesi ABD, Rusya, Çin gibi ülkelerin ciddi kafa yorduğu konulardan biri. Şimdi Türkiye de bu yola girdi. ANKA-3 ile MMU’nun birlikte hareket etmesi ve ANKA-3’e ‘MMU Kanat Adamı’ görevi verilmesi sürpriz olmayacak adımlar.
Kanat adamı terimi ‘Loyal Wingman’ kavramı için kullanılıyor. Türkçeye ‘sadık kanat adamı ya da sadık yoldaş’ olarak çevriliyor. Bu konseptte; insanlı ve insansız savaş uçakları aynı kolda birlikte uçuyor. Eğer çok yüksek riskli bir görev varsa pilot kendiyle birlikte uçan insansız hava uçaklarını o hedefe yönlendiriyor.
Aynı zamanda insanlı bir uçak olmadan da insansız savaş uçakları kendileri bir kol halinde görev icra edebiliyor.
Savunma sanayii ürünleri politik güç de oluyor
ANKA-3’ün derin taarruz için çok kritik görevler üstlendiği yakın gelecekte, Kızılelma’nın da sahip olduğu muharip güç sayesinde ağırlıklı olarak hava-hava işlerine imza atması bekleniyor. Kızılelma’nın hava-kara, hava-deniz gibi görevleri üstlenecek şekilde milli mühimmatlarla donatılabileceğini de unutmamak gerek.
Radar kesit alanı çok düşük olması beklenen ANKA-3’ün ‘derin taarruz yeteneği’ ya da Kızılelma gibi kendi alanında en iyi örneklerden birinin Türkiye’nin yakın çevresi ve komşuları için de ortaya koyduğu bir gerçeklik var.
Bu durumun Ankara’nın elini diplomasi masasında güçlendireceği de bir sır değil. Çünkü saatlerce havada kalabilecek, çok ciddi görev yarıçapları ve tahrip güçleri olan platformlarla karşı tarafı içinden çıkılması zor bir duruma sokmak gayet mümkün. Bunun için herhangi bir hedefi vurmanız da şart değil. Sizin kaldırdığınız her insansız hava aracı için komşunuzun insanlı savaş uçakları kaldıracak olması işin sürdürülebilir maliyet açısından da ne denli ilginç bir denklem oluşturduğunu göstermesi açısından değerli.
Dolayısıyla başta Kızılelma olmak üzere ANKA-3 ya da son dönemlerde adını sıkça işittiğimiz Milli Muharip Uçak, Tayfun füzesi, Marlin İnsansız Deniz Aracı gibi yerli/milli savunma sanayii ürünleri Türkiye’nin sadece sahada değil masadaki elini de güçlendiren unsurlar olarak öne çıkıyor.