Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün gazetecilere yaptığı "İdlib’de 8 Pantsir’i SİHA’larla yok ettik" açıklamasına Rusya’dan gelen "Sistemlerimiz vurulmadı" yanıtı savunma sanayii çevrelerinde şaşkınlığa yol açtı.
Vurulan hava savunma sistemlerinin görüntülerinin çok farklı açılardan defalarca yayınlanmasına ve bu videoların dünya genelinde milyonlarca kez izlenmesine rağmen Rusya’nın bunu neden reddettiği sorusu gündeme geldi.
Bilindiği üzere Türk SIHA'ları Bayraktar TB2 ve ANKA-S harekat boyunca çok kritik görevler üstlenmiş, her iki siha da hedeflerini nokta atışla vurarak etkisiz hale getirmişti.
‘Rusya’nın görüntülere rağmen neden böyle bir yol izlemiş olabileceği?’ sorusunun yanıtını savunma alanında uzman olan isimlerle konuştuk.
Rusya’nın avcıları İdlib’de avlandı
Savunma Politikası Analisti Turan Oğuz, Pantsir’lerin Türk SİHA'ları tarafından bu kadar rahat şekilde vurulmasının önce Rus hava savunma sistemlerine, sonra da tüm Rus silahlarına olan güveni zedeleyebileceği görüşünde.
İdlib’de yaşananları “Rusya’nın 40 yıldır üzerinde adım adım çalışarak oluşturduğu ‘Rus savunma sistemleri vurur ama vurulmaz’ efsanesi 40 saatte çöktü” diyerek özetleyen Oğuz, şöyle devam etti:
“Şunu bir kere net olarak belirtelim; İdlib’de avcı avlandı. Hem de en küçümsediği SİHA’lar tarafından. Yaşanan olumsuz vakalar önce yılda 25 milyar doları hedefleyen Rus silah ihracatını baltalayabilir. Bu durum mevcut petrol fiyatlarında şok yaşayan Rusya ekonomisi için yeni ve güçlü bir olumsuz etki anlamına gelir. Belki de bu iki sıkıntının daha da ötesi de yaşanabilir. Rusya’dan silah temin eden ülkelerin başka silahlara, dolayısıyla başka ülkelere yönelmesi de olası.”
Rusya’nın etki alanı küçülebilir
Oğuz, silah satan ve o silahı alan ülkenin neredeyse 40 yıla varan iyi ilişkiler kurması gerektiğine dikkat çekerek, “Çünkü büyük silahların 40 yıla varan kullanım ömürleri süresince yedek parça, bakım, yarı ömür modernizasyonu derken satıcı ile alıcı arasında sürekli irtibat gerekir. Bu da alıcı ülkenin bir nevi 40 yıl satıcı ülkenin etki alanına girmesi anlamına gelir. Tüm bunların sonucunda, tehlikede olan bir tek Pantsir'in güvenilirliği değil. Uzun vadede Rusya’nın etki alanının küçülmesi sonucuna varabilecek önemli bir tehdit söz konusu. Rusya’nın agresif bir şekilde ‘sistemlerimiz düşürülmedi’ demesinin asıl sebebi burada aranmalı” dedi.
Bu konu Rusya’nın ‘yumuşak karnı’
Savunma Sanayii Araştırmacısı Hakan Kılıç ise Rusya'nın savunma sanayi ve askeri teknolojileri konusunda dürüst davranmadığı ve kendi ürünlerini abarttığını savundu.
“Bugüne kadar dünyada hava savunma sistemlerini SİHA ile vurmak zorunda kalan ülke olmamıştı. Türkiye, İdlib’de bunu başardı” diyen Kılıç, şunları söyledi:
“Diğer çok önemli nokta ise bu sistemler yani SA-17 BUK, SA-22 Pantsir ve SA-3 gibi Rus hava savunma sistemleri tasarlanırken dünyada bir SİHA tehdidi olmadığı gibi elektronik harp de bu kadar gelişmemişti.
Dünya hava savunma sistemlerinin SİHA’lar karşısında zayıf kalabileceği gerçeğini, SİHA’ların yeni bir kullanım şeklini, KORAL'ın elektronik karıştırma ile Rus HSS ve radar sistemlerini nasıl saf dışı ettiğini, ANKA-S ve ANKA-I'nın istihbarat, gözetleme ve sinyal istihbaratı ile hava savunma sistemleri üzerine etkisini, küçücük ve motorsuz süzülen bir mühimmat olan MAM-L'nin hem füze hem top sistemi barındıran Pantsir ürerindeki etkisi gördü.”
Rusya gerçeği kabul etmekte zorlanıyor
Kılıç, Pantsir, BUK gibi kendi başına görev yapabilen ve çok gelişmiş olduğu iddia edilen sistemlerin bile merkezi bir komuta kontrol ve radar ağına entegre olmadığı takdirde ne kadar zayıf olduklarının görülmesi açısından İdlib’de yaşananların kritik olduğuna da değindi.
“Hava savunmanın 2020'li yıllarda kademeli ve entegre bir hava savunma şemsiyesinin parçası olduğunda hangi ülke ve şirketin ürünü olursa olsun muhakkak aşılabileceği gerçeğini dünya görmüş oldu” diyen Kılıç, “Rusya da bu gerçekle ilk kez yüz yüze kaldığı için durumu kabul etmekte zorlanıyor” şeklinde konuştu.