Dünyada en çok ses getiren Türk savunma sanayii ürünü hiç şüphesiz yerli/milli imkanlarla geliştirilen Silahlı İnsansız Hava Araçları… SİHA’ların mevcut durumu hali hazırda ‘oyun değiştirici’ olarak kabul edilse de söz konusu platformların geliştirilmesi çalışmaları hız kesmeden devam ediyor.
Bu kapsamda geçtiğimiz günlerde BAYKAR ve ROKETSAN arasında Sungur hava savunma füzesi için imzalanan işbirliği anlaşması oldukça değerli. Sungur’un Türk SİHA’larında kullanılabilmesinin önünü açan bu adımın neden önemli olduğunu ve sahaya muhtemel yansımalarını Savunma Sanayii Araştırmacısı Kadir Doğan ile konuştuk…
Boynuz kulağı geçti
Sungur füzesi ROKETSAN tarafından geliştirildi ve hem araca monteli hem de tek erin kullanılabileceği bir yapıda tasarlandı. Türkiye bu alandaki ihtiyacını uzun yıllar boyunca ABD yapımı Stinger füzelerini kullanarak gideriyordu.
Kadir Doğan, Sungur’un SİHA’lardaki kullanımına değinmeden önce füzeyle ilgili önemli bir detay vererek anlatmaya başlıyor… Stinger'in muadili olan hatta birçok açıdan daha iyi performansa sahip SUNGUR füzesini geliştiren ROKETSAN'ın kuruluşu da 1988 yılında ABD'li Raytheon'un geliştirdiği Stinger füzelerinin ortak üretimine dayandığından bahsediyor.
“Stinger'in üretimini yapmak için kurulan ROKETSAN’ın bugün Stinger'dan daha başarılı ürünler ortaya koyabilecek bir noktaya gelmesi de tarihi bir başarı.” diyor Doğan.
Sungur’un SİHA’lara entegrasyonu neden önemli?
Sungur füzesinin SİHA’lara entegrasyonunu da oldukça önemli buluyor Doğan. Bu entegrasyonla Türk SİHA’larının kısmen de olsa hava-hava görevi icra edebilme kabiliyeti kazanacağının üzerinde duruyor.
Kadir Doğan, SİHA’ların yapıları ve görev tanımları sebebiyle en azından şimdilik düşman hava araçları ile it dalaşına girmek gibi görevler icra etmesinin pek mümkün olamayabileceğine işaret ediyor:
“Bunun yerine özellikle keşif/gözlem yapan diğer insanlı/insansız sistemlerin imhası amaçlanıyor olabilir. Keza geçmişte birçok gözlem amaçlı insansız hava aracının özellikle güney sınırlarımızda hava sahamızı ihlal ettiği ve savaş uçaklarımız tarafından düşürüldüğünü de biliyoruz.
Kaldı ki mevcut durumda nispeten ucuz sayılabilecek kimi insansız hava araçlarını vurmak için onlardan kat be kat daha pahalı savunma füzeleri kullanmak zorunda kalıyorsunuz. Sungur’un entegrasyonu bu açıdan da oldukça değerli.
Bir diğer açıdan bakarsak bir füzenin hem hava hem de kara konuşlu kullanılabiliyor olması da kabiliyet kazanımı açısından önemli. Bu gibi ürünlerin farklı noktalarda kullanımı ‘esneklik’ demek ve bu esnekliği elde ederken ortaya koyduğunuz kabiliyetler farklı ürünlerin bu şekilde evrilmesine de ön ayak oluyor diyebiliriz. Daha net bir ifadeyle, Türkiye bu tür yeniliklerle gelecek dönemde ortaya çıkacak farklı yeniliklerin de tohumunu ekmiş oluyor.”
Dünyada çok az sayıda ülke bu kabiliyete sahip
Dünya üzerinde çok sayıda ülkenin silahlı ya da silahsız insansız hava aracı kullandığını biliyoruz. Ancak çok az sayıda ülke bu platformları harp sahasında oldukça etkin ve esnek kullanabiliyor. Türkiye bu ülkelerin belki de başında geliyor.
Hava-hava füzesi kabiliyeti olan SİHA’ların dünya genelindeki durumu da soruyoruz Kadir Doğan’a:
“Dünyada aslında hava/hava angajmanı yapabilen, en azından bunu olgun bir şekilde yapabilen insansız hava araçları pek bulunmuyor. Bunun temel sebebi ise bu alanda hem operasyonel konseptlerin hem de teknik altyapının yeni yeni gelişiyor olması.
Aslında SİHA’ların hava angajmanı biraz da bu teknolojinin son noktası diyebiliriz. Bu açıdan bakarsak dünyada insansız hava araçları konusunda en ileri seviyede bulunan 3-4 ülkeden biri Türkiye.
Türkiye dışında ABD, İsrail ve Çin gibi ülkelerin de bu alanda olgunlaşma evresinde olan veya kısmen olgunlaşan çalışmaları bulunuyor. Türkiye bu alanda da öncülük eden ülkelerden biri. Bu da aslında ikinci dikkat çekici nokta. Türkiye'nin bu alanda yaptığı yatırımlar ve çalışmalar zamanla sahada da başarılı bir noktaya evrilirse sahadaki durum daha da farklılaşır.
Ankara’nın bu alandaki adımları harp alanında köklü değişiklikler yapabilecek bir noktaya evrilebilir ve Türkiye ‘öncü’ pozisyonunu daha da pekiştirebilir.”
Sungur füzesinin özellikleri
Sungur füzesi hareketli atış yeteneği, gece-gündüz hedef tespit, teşhis, tanımlama, takip ve 360 derece atış kabiliyetine sahip. Görüntüleyici Kızılötesi (IIR) Arayıcı Başlık kullanabilen füzenin menzili 8,5 kilometre olarak biliniyor.
Yaklaşık 4 ila 4,5 kilometre yükseklikteki hedeflere nüfuz edebilen Sungur çok yüksek bir isabet yüzdesine sahip.