Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Afrika ziyaretiyle ilgili makale kaleme aldı.
Kalın, kaleme aldığı "Türkiye'nin Afrika'da Kazan-Kazan Politikası" başlıklı makalesinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 22-25 Ocak tarihlerinde Türkiye'nin 2005 yılında başlayan "Afrika'ya açılım" politikasının bir parçası olarak doğu Afrika ülkeleri Tanzanya, Mozambik ve Madagaskar'a yaptığı ziyaretlerin Türkiye'nin Afrika kıtasının tamamı ile olan ilişkilerini artırmak ve derinleştirmek amacı taşıdığını bildirdi.
Erdoğan'ın, son on yıllık dönemde Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak 23 Afrika ülkesine 30'dan fazla ziyaret gerçekleştirerek Afrikalı olmayan liderler arasında bir rekora imza attığını belirten Kalın, makalesinde şunları kaydetti:
"Bu temaslar, Afrika ülkeleriyle ikili ilişkilerimizi geliştirmeye yönelik stratejik vizyonumuzun bir yansımasıdır. Bu kapsamda 2004 yılında Afrika kıtası genelinde yalnızca 12 büyükelçiliğimiz bulunurken, bu sayı 2016’da 39’a yükseldi. Yalnızca 2012-2013 döneminde Türkiye’nin Afrika’da faaliyet gösteren muhtelif yardım programlarına katkısı yaklaşık 800 milyon dolar oldu. Afrika’da 16 temsilciliği olan TİKA, kuyu açma ve klinik inşa etmekten çiftçilerin eğitimi ve tarihi dokunun ihya edilmesine kadar yüzlerce proje yürütmektedir. Aynı zamanda onlarca Türk derneği ve yardım kuruluşu, ihtiyaç sahiplerine ulaşmaktadır."
Türkiye’nin bu yaklaşımının Afrika ülkeleri arasında da karşılık bulduğunu ifade eden Kalın, 2008 yılında Afrika Birliği tarafından "stratejik ortak" olarak tanınan Türkiye'nin, aynı sene içerisinde ilk Türkiye-Afrika Zirvesi’ne ev sahipliği yaptığını belirtti. Zirvenin ikinci ayağının 2014 yılında Ekvator Ginesi’nin başkenti Malabo’da gerçekleştirildiğini hatırlatan Kalın, üçüncü zirvenin 2019’da tekrar Türkiye’de düzenlenmesinin planlandığını kaydetti.
Henüz on yıl önce Türkiye'nin Afrika ülkeleri ile toplam ticaret hacminin 3 milyar doların altında olduğuna, bugün ise ticaret hacminin 25 milyar doların üzerine çıktığına işaret eden Kalın, "Türk Hava Yolları ise 30’dan fazla Afrika ülkesinde yaklaşık 40 noktaya uçuşlar gerçekleştirerek tüm uluslararası havayolu şirketlerini geride bırakmıştır. Ayrıca 30’dan fazla Afrika ülkesinin Türkiye’de diplomatik temsilcilikleri bulunmakta, her yıl 5 binden fazla Afrikalı öğrenci burslu olarak Türkiye’de eğitim görmektedir. Bu istatistikler, Türkiye-Afrika ilişkilerinin güçlenme ve derinleşme trendi içinde olduğunu ortaya koymaktadır." ifadelerini kullandı.
Zengin doğal kaynaklara, genç ve dinamik bir nüfusa ve devasa bir kalkınma potansiyeli olmasına rağmen Afrika’da muazzam bir servetin ortasında boğucu bir yoksulluğun hüküm sürdüğüne dikkati çeken Kalın, siyasal istikrarın sağlanmasının, terörle mücadelenin, yoksulluğun azaltılmasının ve sürdürülebilir kalkınmanın, birçok Afrika ülkesinin öncelikleri arasında yer aldığını vurguladı. Kalın, makalesinde şu ifadelere yer verdi:
"Avrupa sömürgeciliğinin utanç verici tarihi düşünüldüğünde Afrika kıtasında siyasi vesayetçiliğin, vekalet savaşları, modern kölelik ve ekonomik sömürüyle mücadele konusunda çok kararlı olunması gerektiği anlaşılacaktır. Bugün çeşitli ülke ve çok uluslu şirketler Afrika’nın kaynaklarını sömürmeye çalışmaya devam etmekte, siyasi çalkantılar ve ekonomik sorunlar kıtanın tamamına zarar vermektedir."
Türkiye'nin Afrika’da kazan-kazan politikası uygulamakta olduğuna vurgu yapan Kalın, ülkenin yeni bağımlılık, vesayet ve sömürü ilişkileri kurmak yerine siyasi eşitlik ve karşılıklı ekonomik kalkınmayı hedeflediğini bildirdi. Türkiye'nin "Afrika’nın sorunlarına Afrikalı çözümler" üretmeye gayret ettiğine işaret eden Sözcü Kalın, "2011 yılından itibaren Somali hükümetinin kıtlık, susuzluk, yoksulluk ve terörizmle mücadelesi kapsamında yaptığımız tam olarak budur. Kamu ve özel sektör eliyle bu ülkeye bir milyar doların üzerinde yardım ve yatırım yapılmıştır. Somali’nin güvenlik ve ekonomik kalkınma alanlarında kaydetmesi gereken aşamalar olmasına rağmen bugün, altı yıl öncesine nazaran çok daha iyi durumda olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz." ifadesini kullandı.
Afrika ülkelerinin de Türkiye’nin kazan-kazan politikasına olumlu yaklaştığına değinen Kalın, son yıllarda üst düzey ziyaretlerin sayısında gözle görülür bir artışın yaşandığına dikkati çekti. Kalın, Türk şirketlerinin Tanzanya’da 2 bin kilometrelik bir demir yolu inşa edilmesi, Mozambik’te toplu konut yapımı ve Madagaskar’da elektrik santralleri kurulması gibi büyük projeler yürütmekte olduğunu belirterek, bu şirketlerin Afrika ülkelerinde binlerce Afrikalıya istihdam sağladığını ve elektronikten tekstile birçok sektörde üretim yaptığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Türkiye-Afrika ilişkilerinde başlayan bu yeni dönemin kapısını bizzat araladığını vurgulayan Kalın, "Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Erdoğan yalnızca birçok Afrika ülkesini ziyaret edip, Afrikalı liderleri ülkemizde ağırlamamış, aynı zamanda özel şirketleri, üniversiteleri, sivil toplumu, turizmcileri ve vatandaşlarımızı muhataplarıyla her iki tarafı güçlendirecek ilişkiler kurmaya teşvik etmektedir. Ülkemiz ile Afrika ülkeleri arasında karşılıklı güveni artıracak adımlar atan Cumhurbaşkanımız, tüm meselelerin açık ve dürüst bir biçimde konuşulmasını sağlamaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin, Afrika ülkelerinden Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensupları ve örgütle iltisaklı kuruluşların zararlı faaliyetlerinin yasaklanmasını talep ettiğini anımsatan Kalın, geçen yirmi yılda Türkiye’nin prestijini ve imkanlarını kullanarak düzinelerce Afrika ülkesine yerleşen örgüt üyelerinin foyasının 15 Temmuz darbe girişiminde ortaya çıktığını ve birçok Afrika ülkesinin de bu belaya karşı gerekli adımları atmaya başladığının altını çizdi. Afrikalıların artık bu grubun yalnızca Türkiye için değil, kendileri için de ulusal güvenlik tehdidi olduğunu gördüğünü belirten Kalın, Afrika ülkelerinin FETÖ’nün siyasi iktidarı ele geçirmek için her şeyi yapacağını ve bu gücü kendilerine kapılarını ve kalplerini açan ülkelere karşı kullanabileceğini anladıklarını kaydetti.
Kalın, makalesinde şu ifadeler yer verdi:
"Türkiye’nin Afrika’ya yönelik takip ettiği kazan-kazan politikası, eşitlik, şeffaflık ve sürdürülebilirlik temelinde her iki tarafın güçlenmesini hedefliyor. Afrika’nın potansiyelini gerçekleştirmesi, modern köleliğin, sömürgeciliğin ve bağımlılığın yeni yüzlerinin ortadan kaldırılması ve Afrikalıların kendi fıtrat ve geleneklerine göre kendi kendilerini kalkındırmasına imkan sağlanmasına bağlıdır. Türkiye’nin kazan-kazan politikası, Afrika’nın bu mücadelesine mütevazı ancak önemli bir katkı olarak görülmelidir."