Türkiye’nin Lahey Büyükelçisi ve TBMM Milletvekillerinden oluşan heyet, Türkiye’nin müdahillik beyanını bugün Uluslararası Adalet Divanı (UAD) Yazmanlığına iletti.
Büyükelçi Selçuk Ünal ve TBMM Adalet Komisyonu Başkanı, Prof. Dr. Cüneyt Yüksel, Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili İsmail Emrah Karayel ile Anayasa Komisyon Üyesi ve Denizli Milletvekili Cahit Özkan’dan oluşan heyet, İsrail'e karşı açılan soykırım davasına Türkiye’nin müdahillik bildirimini teslim etti.
Türkiye böylece Nikaragua, Kolombiya, Libya, Meksika, Filistin ve İspanya’nın ardından UAD'deki Güney Afrika-İsrail arasındaki soykırım davasına müdahillik bildiriminde bulunan yedinci ülke oldu.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye'nin İsrail aleyhine açılan soykırım davasına müdahillik başvurusuna ilişkin sosyal medya hesabından paylaşım yaptı:
"İşlediği suçların cezasız kalmasından cesaret alan İsrail, her geçen gün daha fazla masum Filistinliyi öldürüyor.
Soykırımı durdurmak için uluslararası toplum üzerine düşeni yapmalı; İsrail ve destekçileri üzerinde gerekli baskıyı kurmalıdır."
Hakan Fidan açıklamasında "Türkiye, bu yolda elinden gelen her türlü gayreti gösterecektir" vurgunu yaptı.
August 7, 2024
Türkiye, bu zamana kadar müdahillik bildiriminde bulunan en önemli bölge ülkesi olarak öne çıkıyor.
Divan Statüsü'nün 63. Maddesi kapsamında müdahillik bildirimi yapan Türkiye’nin girişimi hakkında davanın tarafı olan İsrail ve Güney Afrika’nın Divan tarafından bilgilendirmesi ve bu iki ülkenin de Türkiye’nin müdahillik bildirimine ilişkin gözlemlerini Divan’a sunması bekleniyor.
UAD'deki davalara müdahillik yolu yakın zamana kadar devletler tarafından çok fazla kullanılmazken, Gambiya-Myanmar ve Ukrayna-Rusya soykırım davalarından sonra çok sayıda devlet tarafından davacı devlete katkı sunma yolu olarak yeni bir anlam kazanıyor.
Önceki yıllarda daha çok iki devlet arasındaki meselenin üçüncü devletleri de yakından ilgilendirdiği davalarda kullanılan müdahillik imkanı, soykırım gibi tüm insanlığı ilgilendiren hususlarda devletler açısından "kendi menfaatlerini de etkileyen" bir sebep olarak müdahillik başvurularına yasal dayanak teşkil ediyor.
Daha önce müdahillik başvurularının özellikle sınır uyuşmazlıkları ve deniz yetki alanlarına ilişkin meselelerde olduğu görülürken, Mahkeme bu başvuruların büyük çoğunluğunu yüksek "müdahillik" eşiği sebebiyle reddediyordu.
Divan'ın, Ukrayna’nın Rusya’ya karşı açtığı davada, 33 devletten 32’sinin müdahillik talebini kabul etmesinden sonra bu mekanizma, davalı devlete "baskı oluşturma" aracı olarak kullanılıyor.
Türkiye'nin Gazze'de yaşanan soykırıma ilişkin davaya müdahil olması, küresel sahnede hem hukuki hem de ahlaki sorumlulukları teyit etmesi anlamına geliyor.
Türkiye’nin diğer müdahil devletlere nazaran daha uzun bir hazırlıkla daha detaylı ve kapsamlı bir metin ortaya çıkarması beklenirken, özellikle 19 Temmuz’da İsrail’in Gazze'de işgalci güç konumunda olduğunu belirten danışma görüşüne atıf vererek, Divan’ı kendi içtihadını takip etmeye zorlaması öngörülüyor.
Türkiye'nin müdahillik adımı, bölgesel barışa ilişin diğer çabalarıyla birlikte değerlendirildiğinde, diğer bölge ülkelerinin Gazze’deki uluslararası hukuk ihlallerinin tespiti ve Filistinlilerin haklarının savunulmasına daha aktif bir şekilde katılmaya teşvik edebiliyor.
Son olarak Türkiye gibi güçlü bölgesel aktörün Soykırım Sözleşmesi'ne ilişkin yorumları, UAD'nin yargıçlarının müzakerelerini ve hem Gazze’deki soykırım davası hem de gelecekteki diğer davaların neticesini önemli ölçüde etkileme potansiyelini barındırıyor.
Divan, her bir ülkenin müdahillik bildirimi için, davanın tarafları olan Güney Afrika Cumhuriyeti ve İsrail'den yazılı gözlemlerini istiyor.
Divan, gerekli görürse bu müdahilliklerin kabul edilebilir olup olmadığına ilişkin sözlü duruşma düzenleyebiliyor.
UAD Yazmanı, Türkiye’nin müdahillik metnini, davanın taraflarının yanı sıra Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri'ne, BM üyesi ülkelere ve diğer müdahil devletlere iletebiliyor.
Divan, aksi kararlaştırılmadıkça müdahillik metinlerini kamuya açık şekilde Divan'ın internet sitesinden erişime açık tutuyor.
Türkiye'nin müdahillik metninin de hafta bitmeden erişime açılması bekleniyor.
İsrail'in, davanın tarafı olarak, muhtemelen Türkiye'nin müdahilliğine karşı çıkan gözlemlerini yazılı olarak Divan'a sunabilmesine karşın, Türkiye'nin, karşı gözlemlerini yazılı olarak sunma hakkı saklı bulunuyor.
Divan, çok sayıda ülkenin müdahillik talebine ilişkin emrini genelde ortak bir kararla açıklıyor.
Güney Afrika Cumhuriyeti, 29 Aralık 2023'te, 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı'nda dava açmıştı.
Güney Afrika, Gazze'deki durumun aciliyet teşkil etmesi nedeniyle UAD'den ihtiyati tedbirlere hükmetmesini istemiş ve tedbir talebine ilişkin duruşmalar, 11-12 Ocak'ta Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılmıştı. Divan, 26 Ocak'ta tedbir kararlarını açıklamıştı.
Buna göre, İsrail'in Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesinde tanımlanan fiillerin işlenmemesi için elinden gelen tüm önlemleri almasına, İsrail ordusunun Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesindeki fiilleri işlemesini engelleyecek önlemleri ivedilikle almasına, Gazze'deki Filistinlilere yönelik soykırım çağrısı yapanları önlemek, engellemek ve cezalandırmak için gereken tüm adımları atmasına, Gazze'deki Filistinlilerin karşılaştığı olumsuz yaşam koşullarını ortadan kaldırmak için ihtiyaç duyulan temel hizmetlere ve insani yardımın sağlanmasını mümkün kılan acil ve etkili önlemleri almasına, Gazze'deki Filistinlilere karşı Soykırım Sözleşmesi'nin ihlalini gösteren delillerin yok edilmesini önlemek ve korunmasını sağlamak için etkili tedbirler almasına, kararın yürürlüğe girmesinden itibaren 1 ayda alınan tüm tedbirler hakkında Mahkemeye bir rapor sunmasına hükmetmişti.
Divan, Güney Afrika'nın 6 Mart'ta yaptığı ek tedbir talebi üzerine 28 Mart'ta açıkladığı ek tedbir kararında, İsrail'den Gazze'ye acilen ihtiyaç duyulan insani yardımların ulaştırılmasını sağlamasını, Filistinlilerin haklarını ihlal etmemesi gerektiğini ve ek tedbirlere ilişkin aldığı önlemleri 1 ay içinde Mahkemeye bir rapor sunmasına karar vermişti.
Divan, 24 Mayıs'taki kararında, Refah’ta sıkışan Filistinlilerin karşı karşıya kaldığı insani felaket tehlikesi nedeniyle daha önce hükmettiği tedbirlerin yeterli olmadığını belirterek, İsrail’in Refah kentine yönelik askeri saldırılarını derhal durdurmasına, Gazze'de acilen ihtiyaç duyulan hizmetlerin ve insani yardımın engelsiz bir şekilde sağlanabilmesi için Refah Sınır Kapısı'nı açık tutmasına, BM yetkili organları tarafından soykırım iddialarını araştırmak üzere görevlendirilenlerin, Gazze Şeridi'ne engelsiz erişimini sağlamak üzere etkili tedbirler almasını ve alınacak tüm tedbirlere ilişkin bir ay içinde Mahkeme'ye bir rapor sunmasına hükmetmişti.