İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Vali Galip Demirel Vilayetler Evi'nde düzenlenen "Göç Politikaları Kurulu Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin göç politikasının oluşturulması amacıyla oluşturulan kurulun ilk toplantısını yaptığını belirtti.
Anadolu medeniyetinin eşsiz vicdanının dünyaya aynı sorumluluk bilinciyle bakmaya devam ettiğini ifade eden Soylu, Suriye kaynaklı göç hareketinin vicdani sorumluluk nedeniyle, Türkiye ile ilgili olduğunu vurguladı.
"Biz bu sorumluluğu batılı dostlarımız gibi sadece Aylan bebek kıyıya vurunca fark etmedik." diyen Soylu, Türkiye'nin göç tecrübesinin dünyanın diğer ülkelerine kıyasla fazla olduğunu bildirdi.
Bakan Soylu, Suriye ve Irak'taki gelişmelerin ardından yaşanan göç dalgasının göç yönetimini temel alan yeni bir kurumsal yapılanma ihtiyacını doğurduğunu kaydetti.
İçişleri Bakanlığı bünyesinde Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün kurulduğunu anımsatan Soylu, Türkiye'nin Suriye kriziyle bağlantılı olarak artan insan hareketliliği karşısında gerek mevzuat gerekse kurumsal alanda verdiği hızlı tepkilerle dünyaya örnek teşkil ettiğini ifade etti.
"Türkiye hiç kimseyi kapıdan çevirmemiştir"
Soylu, "Türkiye, hiç kimseyi kapıdan çevirmemiştir. Kitleleri, arkalarından gelen kurşunlara ve bombalara geri döndürmemiştir. Kurumsal alt yapıyı hazırlarken de gerek sosyal, gerek güvenlik anlamında büyük zafiyetlere, çatışmalara müsaade etmemiştir. Bu kolay bir iş değildir. Türkiye'de bugün halen göçmen, mülteci olarak bulunan insan sayısı 3 milyon 551 bin 78 kişidir. AFAD verilerine göre, Türkiye'nin Suriye krizinde mülteciler için kamu kurumu, sivil toplum kuruluşları ve halk tarafından yapılan toplam harcaması ise toplam 25 milyar dolardır. Türkiye bunları yaparken terörle mücadele etmiştir. PKK, PYD, FETÖ, DEAŞ'la mücadele emiştir. Seçimler atlatmıştır. Darbe girişimleri atlatmıştır. Ekonomik operasyonlara maruz kalmıştır." diye konuştu.
Göçmen krizine verilen tepkinin hızlı olduğunu ancak bu tepkinin hesapsız olmadığını vurgulayan Bakan Soylu, Türkiye'nin izlediği göç politikasının insan hakları temelinde uluslararası normlara uygun olduğuna dikkati çekti.
"Veri tabanı çalışmalarımız sürüyor"
İçişleri Bakanı Soylu, "Ülkemizde geçici koruma kapsamında kalan bütün Suriyelilerin detaylı verilerinin güncellenmesini amaçlayan doğrulama çalışmamız da devam etmektedir. Ülkemizdeki bütün yabancılara ait verilerin toplandığı parmak izi destekli veri tabanı kurma çalışmalarımız da hızlı şekilde sürmektedir." dedi.
Türkiye'nin göç konusunda üzerine düşeni insani ve kanuni anlamda eksiksiz yerine getirdiğini kaydeden Soylu, şunları söyledi:
"Avrupa Birliği ülkelerinin tamamının kabul ettiği toplam Suriyeli sığınma başvuru sayısı 866 bin 831 kişidir. Türkiye'nin misafir ettiği kişi sayısı ise bunun tam 3,3 katıdır. AB ülkelerinin toplam nüfusu bu sayıyla orantıladığımızda 500 milyon kişidir. Türkiye'nin nüfusu ise 80 milyon kişidir."
"52 bin 75 kişiye giriş yasağı konuldu"
Göç Politikaları Kurulunun hükümete ve devlete önereceği politikaların en önemli başlıklarından birisinin düzensiz göçmen konusu olduğunu vurgulayan Soylu, 7 Şubat itibarıyla, 2017'de yakalanan düzensiz göçmen sayısının 10 bin 695 kişi olduğunu aktardı.
Kolluk kuvvetlerine yaptıkları çalışmalardan dolayı teşekkür eden Soylu, polis, jandarma, Sahil Güvenlik Komutanlığı ile hudut bölgelerindeki Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin önemli bir görevi üstlendiğinin altını çizdi. Soylu, "2010 yılından bu yana tutuklanan göçmen kaçakçı sayısı ise 4 bin 856 kişidir. Ortadoğu'daki bu kitlesel hareketlilik içerisinde bir temel problemimiz de yabancı terörist savaşçıların geçişidir. Bu da ülkemiz için ciddi bir sorundur. Bu bağlamda 145 ülkeden 52 bin 75 kişiye giriş yasağı konulmuş, 99 ülkeden 4 bin 369 kişi sınır dışı edilmiştir." ifadelerini kullandı.
Göç Politikaları Kurulunun ilk toplantısında elde edileceklerin milli göç politikasını oluşturacağını dile getiren Soylu, bunun Türkiye için ilk olduğunu belirtti.
"Batıda büyük bir duyarsızlık var"
Türkiye'nin büyük bir sorumluluk altında olduğuna işaret eden Soylu, şunları kaydetti:
"Doğumuzda büyük bir yangın, batımızda ise maalesef büyük bir duyarsızlık var. Türkiye ise bu insanlık dramının tam ortasında bununla yüzleşen bir ülkedir. Bizim sorumuluğumuz sadece kendi insanımıza karşı değil insanlığın tamamına karşıdır. Biz biliriz ki insan yaratılmışların en şereflisidir ve bizim görevimiz onu Allah'ın konumlandırdığı katta görebilmek, onu öyle değerlendirmek ve ona öyle hizmet edebilmektir. Türkiye'de bu mesele çok tartışıldı. Kıymetli Cumhurbaşkanımız hedef edildi. Suriye'den milyonlarca insanın Türkiye'ye can havliyle çocuklarını, eşlerini, namuslarını koruyabilmek için sınırlarımıza dayandığı noktada maalesef batıyla vicdanı ortak ve eş olan bazı kesimler sınırları kapatmamızı ve bu insanları ölüme terk etmemizi istedi."