Gündemi yakından takip eden herkes, Türk savunma sanayii ürünlerinin dünya genelinde son dönemlerde giderek daha fazla konuşulmaya başladığını bilir. Bu haberlerde başrolde insansız hava araçları olsa da yakın bir gelecekte insansız deniz ya da kara araçlarının da konuşulma ihtimali oldukça yüksek.
Savunma Sanayii Başkanlığının yakın zaman önce paylaştığı test görüntüleri bu beklentileri biraz daha artırdı. Görüntülerde farklı kurumlar tarafından yapılan orta sınıf 1. seviye insansız kara araçlarının (İKA) atış yaptıkları anlar vardı. Biz de bu görüntülerden yola çıkarak İKA’ların hem muhtemel kullanım alanlarını, hem de yakın gelecekte sahaya nasıl etki edebileceklerinin izini sürdük.
İKA’ların geçmişi 2. Dünya Savaşı’na kadar dayanıyor
Aslına bakarsanız insansız kara araçları çok uzun yıllardır savunma gündeminde yerini koruyan sistemler. İkinci Dünya Savaşı döneminde Nazi Almanyası tarafından kullanılan ve kabloyla uzaktan kumanda edilen, paletli, patlayıcı yüklü bir mayın olan ‘Goliath’ insansız kara araçlarının atası olarak kabul ediliyor.
Dolayısıyla uzun bir süredir gündemi meşgul etse de teknolojik yetersizlikler ve özellikle güvenilirlik açısından belirli bir seviyeye gelinmesi günümüzü buldu. Günümüzdeki durumunu ve Ankara’nın pozisyonunu daha iyi anlamak için Savunma Sanayii Araştırmacısı Fatih Mehmet Küçük ile buluşuyoruz.
Küçük’ün verdiği ilk bilgi İKA’larla ilgili çalışmaların halen konsept geliştirme üstüne devam ettiği konusu oluyor. Avrupa’da Estonyalı Milrem Robotics tarafından geliştirilen THeMIS adlı İKA'nın Avusturya, Almanya, Hollanda, Birleşik Krallık ve Fransa gibi çok sayıda ülke tarafından test edildiği öğreniyoruz.
Nasıl ve ne şekilde?
İKA’larla ilgili en çok merak ettiğimiz konuların başında bu ürünlerin nasıl ve ne şekilde kullanılacağı konusu oluyor. Fatih Mehmet Küçük ilginç bir noktaya değiniyor ve aslında bu soruların üreticiler ve ordular tarafından da sorulduğunu, yanıtının ise henüz netleşmediğini söylüyor.
Daha detaylı bir şekilde belirtmek gerekirse, Küçük’e göre ülkeler çeşitli üreticilerden benzer sınıflarda farklı İKA’ları da envanterlerine katarak özellikle ordularının test, geliştirme veya öncü birlikleri ile bu araçların ‘Nasıl?’ ve ‘Ne şekilde?’ kullanılacağına dair çalışmalar yürütüyor.
“Dolayısıyla İKA’lar konusunda henüz oturtulmuş muharebe konsepti bulunmuyor” bilgisini veren Küçük, “Mesela Fransa, THeMIS adlı İKA’yı Mali’de askerlerini takip eden, arkalarından gelerek ekipmanlarını-yüklerini taşıyan ve gerektiğinde yolda kalan araçlarını çekmek için kullanıyor. Bunlar İKA’ların muharebe sahasında kullanımına yönelik konseptler geliştirmek üzere uygulanıyor” diyor.
Henüz küçük kalibreli ürünler test ediliyor
Küçük, bahse konu üretilen İKA’ların henüz çok ağır silahlar taşımadığına değinerek, konuyla ilgili bilgiler şunları söylüyor:
“Batı ordularında daha çok 12,7 mm silah kulesiyle gördüğümüz bu araçların çeşitli tanksavar füzeleri ve roket podları ile sergilendiklerini de gördük. Ancak genel itibarıyla testler 12,7 mm gibi daha küçük kalibrelerle yapıldı.
Rusya’ya baktığımızda orada 30 mm topa ve 4 adet tanksavar füzesine sahip Uran-9’un Suriye’de aktif olarak test edildiğini biliyoruz. Suriye’deki testlerde İKA’nın performansı beklenin altında kaldı ve bu durum çeşitli mecralarda dile getirildi. Moskova’nın sahadaki dönüşlerin ardından Uran-9’un çeşitli birliklere dağıtmasının temelinde ‘eksiklerini görelim’ yaklaşımı var.
Dolayısıyla çoğu ülke bu sistemlere yönelik önemli umutlar besliyor. Ancak bunlar günümüz için dahi henüz beklenti seviyesinde. Bunların olgunlaşması ve sahaya çıkması için bazı soruların cevaplanması gerekli. Ayrıca Batı'da henüz geliştirme aşamasında olan 12 ton gibi ağırlıkta daha büyük insansız sistemler de bulunuyor.”
Türkiye İKA’lar konusunda ne durumda?
Genel çerçeveyi öğrendikten sonra haliyle Türkiye’nin durumunu merak ediyoruz. Geçtiğimiz günlerde yayımlanan videonun dumanı henüz üstünde tütüyor. Küçük’e hemen hepimizin aklındaki ‘SİHA’lar gibi İKA’lar da tarih yazabilir mi?’ sorusunu yöneltiyoruz.
Cevap vermeden önce Ankara’nın İKA yolculuğuna dair bazı kilometre taşlarını anlatıyor. Küçük’e göre Türkiye bu alanda akılcı bir yönelime gitti ve söz konusu alanda çalışan firmalar arasında ‘yarış’ ortamı oluşturdu.
“Üreticilerin hem ürünün gelişmişliği hem de maliyeti açısından rekabetçi olması amaçlandı” cümlesiyle bu yaklaşımı özetleyen Küçük, Türkiye’nin önündeki yolun ‘zorlu’ olduğuna işaret ediyor:
“Açıkça söylemek gerekirse İKA’lar konusunda büyük emekler var. Ancak önümüzde İHA’lardaki gibi zorlu bir yol olduğu da açık. Tüm dünyada bu sistemlerin haberleşmesine yönelik teknolojiler henüz istenen seviyede değil.
Otonomi yani bu araçların ne kadar kendi kendine hareket edebileceği konusu ise kabiliyet kadar ‘etik’ ve ‘risk’ kavramları üzerinden konuşuluyor. Eğer İKA’ları uzaktan kumandayla yönetecekseniz özellikle bin metreler ve daha altı menzillerden yönetmeniz gerekiyor.
Karada, havaya göre çok daha fazla sinyal bozucu veya engelleyici etken olduğu için bu araçların uzak menzillerden yönetimi hayli zor. Sinyal kesinti ihtimalinizin artması nedeniyle aracı ne kadar otonom yapabileceğiniz konusu da önem kazanıyor. Bu konularda ciddi kararlar alınması gerekiyor. Bunlar için bizim geçtiğimiz günlerde SSB’nin paylaştığı gibi çok daha fazla görüntü görmemiz gerekiyor.
Savunma sanayiinde uzun yıllardır bu tarz olayların düşünce dünyasındaki hedefi hep insansız tanka kadar gitmek… Ancak henüz bu aşama için tabii ki erken. Baktığımızda İKA’ların piyadeler için riskli bölgelerde, özellikle meskun mahalde, ateş desteği vermesi çok uzun zamandır beklenen bir durum. Muharip anlamda ilk çıktıları buralarda görebiliriz. Bunun dışında muharip olmayan yani özellikle lojistik veya destek konularında otonom İKA’ların kullanımın öncelik kazanacağı düşünülebilir.”
İngiltere ile iş birliği mümkün mü?
Kamuoyuna yansıyan savunma sanayii haberlerinden Ankara-Londra hattının oldukça hareketli olduğunu biliyoruz. İngiltere’nin sözü geçtiğinde genellikle ‘Milli Muharip Uçak için motor ihtiyacı’ akıllara gelse de aslında İKA konusunda da çok önde olduklarını biliyoruz. Bu bilgiyi ‘Türkiye ile İngiltere İKA’lar için de birlikte hareket edebilir mi?’ sorusunu çeviriyor ve Küçük’e ne düşündüğünü soruyoruz…
Londra’nın İKA’lar konusunda çok büyük olduğu bilgisini paylaşıyor Küçük ve “Hem paletli hem de tekerlekli 5 farklı İKA modelini temin eden Birleşik Krallık uzun süredir bu araçları kullanıyor. Henüz yerel üretim anlamında önemli bir atılım göstermese de Birleşik Krallık en başta belirttiğim üzere bu araçların kabiliyetlerinin verimli kullanılabilmesine yönelik konseptleri araştırma konusunda çok istekli” diyor.
“Türkiye ve Birleşik Krallık arasında bu yönde bir iş birliği mümkün olabilir” ifadesini kullanan Mehmet Fatih Küçük, “Fransa ve Almanya’nın da aralarında bulunduğu AB ülkeleri ‘Entegre Modüler İnsansız Kara Sistemi” projesi için bu firma ile sözleşme imzaladı. Dolayısıyla AB’nin bu yöndeki politikaları ve Birleşik Krallık’ın daha bağımsız izlediği yol düşünüldüğünde iki ülkenin bu alanda iş birliğine gitmesi için makul seçenekler gözüküyor. Çok kritik olan bu alanda iş birliğinin kolay olmadığı da ortada. Belki konsept çalışmalar biraz daha ilerlediğinde daha somut isterler üzerinden ortak bir proje yakalamak daha kolay olabilir” sözleriyle muhtemel yol haritasına işaret ediyor.