Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Türkiye'nin referandum sonucunda koalisyon hastalığından kurtulduğunu söyledi.
Zeybekci, Türkiye'nin Berlin Büyükelçiliğinde Almanya'daki Türk işadamlarıyla bir araya geldi.
Burada bir konuşma yapan Zeybekci, 1946'da seçim sistemi içine bir tuzak kurulduğunu belirterek, şöyle devam etti:
''Bu hastalık gibi, vücut nezle olduğunda bizi yatağa düşüren bir hastalık. Bizim sistemimiz maalesef koalisyondan zarar gören bir sistem. 1950-1960'ta tek başına iktidar, istikrar ve büyüme, 61 ihtilalinde demokrasi katliamı. 12 Mart muhtırası 1971'de. 10 yıl boyunca 11 hükümet. Koalisyonların çözümsüzlüğü. Dünya 1970'li yılları inanılmaz değerlendirdi. Almanya'yı hatırlayan varsa 1970’li yıllar tam zirve yapıldığı, tüm Avrupa’nın, dünyanın gelişme yaptığı yıllar, bizim yerinde saydığımız yıllar. Sonra o koalisyonların devamı için bir darbe. 1983 iktidarı, 1991'den sonra yine koalisyonlar. 'Ben iktidara geleyim, ne olursa olsun' diyen, 30 yaşında kadınları, 32 yaşında erkekleri emekli ederek iktidara gelme hastalığı. Türk ekonomisinin içine 1991 yılında konan o dinamit, Türkiye'yi 2002'de iflasa sürükledi. Türkiye koalisyon hastalığından kurtuldu.''
Avrupalı Türk seçmenlere referanduma yoğun katılım göstermeleri nedeniyle teşekkür eden Zeybekci, şunları söyledi:
''Avrupa'daki kardeşlerimiz bu bilinçle sandığa gittiler. Rekor katılım. Verdiğiniz katkıdan dolayı milletimin geleceği adına teşekkür ediyorum. Türkiye bu hastalıktan kurtulduktan sonra muasır medeniyet seviyesine koşar adım gidecek. Türkiye'de her şey ve siyaset çok hızlı normalleşecek. Seçim var diye yatırımlar durmayacak, faizler yükselmeyecek. Tereddütler bitti. Vatandaş seçimlere giderken Türkiye'de kim gelirse gelsin 'Memleket için hayırlı olsun' diyecek. Yüzde 50 artı 1’i talep eden siyaset Türkiye'nin yüzde 65'ini kucaklamak durumunda.''
Türkiye'nin artık başka bir moda geçtiğini anlatan Zeybekci, yüzde 5,6 ortalama büyümenin Türkiye'ye yetmediğini aktardı. Zeybekci, ''G20 ülkelerinin en iyi 4'üncüsüyüz 2016'da. 15 Temmuz ihanetine rağmen her şeye rağmen 2,9 büyüdü. İşsizlik rakamı maalesef iyi değil. Türkiye her yıl bir milyon istihdam üretmek zorunda. Öyleyse büyümemiz lazım. 2017’de yüzde 5'ler seviyesine, ondan sonra da yüzde 6 patikasına doğru çıkarmamız lazım.'' dedi.
15 Temmuz'un bir darbe girişimi değil işgal girişimi olduğuna işaret eden Zeybekci 18 Temmuz’da bankacılık sisteminin dünyaya entegre bir şekilde tüm faaliyetlerini yaptığını, her şeyin olması gereken düzende işlediğini ancak Avrupalıların bunu idrak edemediklerini vurguladı.
Bakan Zeybekci, darbe girişiminin hemen ardından 16 Temmuz Cumartesi günü Ekonomi Koordinasyon Kurulunu topladıklarına dikkati çekerek şöyle konuştu:
''Bir kesim 'Avro 10 lira olacak, faizler yüzde 30'a çıkacak' diyordu. Onu bekliyor onu istiyorlardı. 2002'de toplanan 100 lira verginin 87 lirası faize gidiyordu. O ülke yönetilebilir mi? Yönetilemez, ne olur, el açar. Parayı veren kuralı koyar, kuralı koyan parayı alır. 100 liranın 10 lirası faize gidiyor. Bunu da en indirebildiğimiz noktaya indireceğiz. Bunu daha da indirebildiğimiz kadarına kadar indireceğiz. Cumartesi günü toplantımızda ekonomimizi pazartesiye hazırladık.''
"Bize parmak sallanmasına müsaade etmeyeceğiz"
Zeybekci, Avrupalılardaki kafa karışıklıklarını kabul etmediklerine ancak anlamaya çalıştıklarına işaret ederek şu değerlendirmeyi yaptı:
''AB ile ilişkilerde bizim Türk halkının, bizim milletimizin 15 Temmuz'da yazdığı demokrasi destanı ve zaferi, demokrasi devrimi olarak tarihe geçecek olan destanı kabul etmeleri şartıyla onlardan öğrenecek hiçbir şeyimiz yoktur. Olağanüstü haller yaşıyoruz. Birlik ve beraberliğimize kastedildi. Özgürlüğümüze, hukukumuza kastedildi. Aziz milletin muhteşem direnişi olmasaydı hiç şüpheniz olmasın bugün mezarımız bile belli olmayacaktı. Almanya’daki dostlarımız, Almanya hükümetiyle, devletiyle dostlarımızla problemimiz yoktur. Ama şunu anlamakta zorlanıyorum 15 Temmuz Cuma akşamı işgal girişimi yaşanıyor, 23 Temmuz günü Der Spiegel dergisi 'Bir zamanlar demokrasi vardı' başlığını atıyor. İşgal girişiminden bir hafta sonra daha şehitleri defnetmemişiz Cumhurbaşkanı ve ailesini katletmeye giden teröristler menfezlerde saklanıyor. Olağanüstü hal de yok. Bu dergi benim Almanya ile ilişkilerimizi belirleyen bir dergi değildir. Almanya benim dostum ve müttefikimdir. Bu dergi bir algı operasyonunun aleti haline geldi. 23 Temmuz'da darbe girişimi başarılı olsaydı aynı dergi 'Demokrasi kazandı' başlığını kullanacaktı. Bu algı operasyonunu yapanlar bunu yapacaktı. Bu dergiyi her yerde gördük, algıyı kafalara soktu. Türkiye'ye karşı bir algı operasyonu yürütüldü bugüne kadar, dostlarımız da yeterli hassasiyeti göstermediler veya gösteremediler. Almanya ile Türkiye ilişkilerinin bozulması, böyle davalarda bunu araştıranlar öyle bakarlar, 'Kim kaybetti, kim kazandı?' diye. Türkiye'de, Almanya’da kim kazanır? Kim kazanır, algı operasyonunun arkasındakiler kazanır, terör örgütleri ve 15 Temmuz darbe girişimini yapanlar kazanır. Onları kazandırtmayacağız. Almanya’daki dostlarımız ve aklıselim kazanacak. Ticari ve siyasi ilişkilerimizi derinleştireceğiz. Karşıdan bağırmaktansa yakından konuşacağız. Niyetimiz budur. Hiçbir zaman bize parmak sallanmasına müsaade etmeyeceğiz. Kimseye de bize ders, ayar vermesine izin vermeyiz.''
"O coğrafyada Türkiye’ye rağmen bir şey yapmak büyük bir talihsizlik olur"
Zeybekci bir işadamının ABD’nin YPG ve PKK’ya silah vermesi konusunda düşüncelerini sorması üzerine şunları söyledi:
''Dostlarımıza şunu anlatacağız. Enerji ve hammadde kaynaklarının orta yerinde olan coğrafyada yeniden haritaları çizmek, yeniden orada devletçikler çıkarmak gibi bir gayret içindeler. Anlamakta zorlandıkları şu: Bir zamanlar Türkiye 1946'larda o dönemde NATO’ya girme çalışmaları sırasında NATO bizi almakla ayak sürürken Rusya'nın boğazlara karşı talebi Kars ve Ardahan ile ilgili sözleri duyulmaya başlayınca İnönü diyor ki yeni bir dünya kurulur Türkiye'de yeni dünyada yerini alır. İddialı bir söz ve rest çeken bir söz değil mi? Bugünün Türkiyesi farklı. Yeni bir dünya kurulacaksa Türkiye o yeni dünyayı kuran ülkelerden birisi olur. Yani Türkiye birileri yeni bir dünya kursun da orada yerimizi alalımı bekleyen bir ülke değil artık. Dostlarımıza şunu anlatmamız lazım. O coğrafyada Türkiye’ye rağmen bir şey yapmak büyük bir talihsizlik olur ama orada sorumlu olduğumuz ecdadın bize emaneti olan o coğrafyada bizim sorumluluklarımıza halel getirmeden o coğrafyada refahı artırmak orada yaşayanların haklarına halel getirmeden yer altı, yer üstü zenginliklerini değerlendirmekle ilgili her türlü işbirliğine açığız ama ‘Türkiye kendi başının belasıyla uğraşsın ama ben onun burnunun dibinde kendi operasyonumu yapayım, sınırlar çizeyim’ derseniz orada sorun çıkıyor. Biz ona müsaade etmeyiz, edemeyiz. Anadolu öyle bir coğrafyadır ki edilgen milletler orada bugüne kadar yaşayamadı. Etken olmak zorundayız orada barınmak istiyorsak. Dostlarımızın terör örgütleriyle işbirliği, onlara mutlaka ama mutlaka zarar verecektir. Coğrafyadaki kardeşlerimize bu operasyonlar için uyanık olmalarını söylüyoruz. Gereğini de yapıyoruz. Nerede olursa olsun bize tehdit varsa orada gereğini yapıyoruz. Sonucu nereye kadar giderse gitsin. Tehdit, güçlü hale gelir büyürse Anadolu'ya bu devlete rahat vermeyecektir. O nedenle sonuna kadar gereğini yapacağız.''
Zeybekci siyasette FETÖ'nün hala varlığını koruyup koruyamadığı konusunda ise şunları kaydetti:
''Bu ihanet örgütü FETÖ, kökü her yerde, her alanda. Mutlaka ve mutlaka temizlenmek zorundadır. Bununla mücadelede zalime merhamet, mazluma ihanettir, zulümdür. Bu mücadele her yerde yapılmak zorundadır. İnşallah bunu da belki zaman alabilir çok fazla beklemeye de tahammül yoktur. Gereği yapılacaktır. Siyasette 17- 25'ten sonra 3 defa seçim yaptık, yerel seçimlerle beraber. Bu seçimler döneminde zaten gereği yapıldı ama yapılmayan varsa bunun karşılığı mutlaka olmalıdır.''