Almanya'nın Hanau kentinde iki farklı kafeye düzenlenen, 10 kişinin hayatını kaybettiği ve 5 kişinin yaralandığı ırkçı saldırı ile ilgili yayımlanan ortak bildiride, Almanya ve Türkiye'nin İçişleri bakanlarının, 19 Şubat 2020'deki saldırıdan ötürü büyük şok ve üzüntü içerisinde olduğu belirtildi.
Failin ırkçı ve İslam düşmanı nedenlerden hareket ettiğinin açıkça ortada olduğunun ifade edildiği bildiride Bakanlar, saldırının kurbanları arasında Türk kökenli birden fazla kişinin bulunduğunu, tüm mağdurların ve ailelerin acısını yürekten paylaştıklarını dile getirdi.
Mağdurların korunmasından sorumlu görevlilerin ve tüm devlet makamlarının, mağdur kişilere ellerinden gelen tüm desteği verme çabası içinde olduğu ifade edildi.
Soruşturma makamlarının ise, bu olayın tamamen açıklığa kavuşturulması, olayın kendisi ve faili ile ilgili net ve eksiksiz bir tablonun elde edilmesi için ellerinden geleni yaptıkları belirtilerek, "Bunun bir parçası da, failin eylemi tek başına mı gerçekleştirdiğinin yoksa aşırı sağcılar ve teröristlerle iletişim içinde mi olduğunun tamamen ve eksiksiz bir şekilde ortaya çıkarılması olacaktır." denildi.
"Birkaç ay içinde gerçekleşen üçüncü sağcı terör saldırısı olmuştur"
Bildiride şu ifadelere yer verildi:
"Bu saldırı, Almanya’da ırkçı ve aşırıcı bir zihniyete dayanan, birkaç ay içinde gerçekleşen üçüncü sağcı terör saldırısı olmuştur. Bu durum, aşırı sağcılık ve yabancı düşmanlığıyla mücadelenin kararlı bir şekilde devam ettirilmesi gerektiğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Failler işledikleri suçlarla, topluma düşmanlığı ekmeyi, karşılıklı önyargılarını beslemeyi ve halk gruplarını bütünüyle birbirine düşürmeyi hedeflemektedirler. Biz buna hiçbir şekilde izin vermeyeceğiz."
Mağdur grupların, özellikle Türklerin ve Türk kökenli Almanların olaya verdiği ölçülü tepkiler, terörün aramıza girmesine müsaade etmeyeceğimizin cesaret verici bir göstergesidir. Almanya ve Türkiye atılan nefret tohumlarının büyümesine izin verilmemesi gerektiği konusunda hemfikirdir.
Aynı zamanda dinler ve dünya görüşleri arasında çatışmaların önlenmesinin en iyi yolunun yakın işbirliği olduğu konusunda da hemfikiriz. Bunun için oluşturulan tüm kanalları yoğun bir şekilde kullanmayı hedeflemekteyiz. Zira barış içinde birlikte yaşamanın yolu, karşılıklı olarak birbirini tanımak ve birbirine değer vermekten geçmektedir."