Dünyada ismi markalaşan havacılık tatbikatlarından biri olan ve Konya’daki Anadolu Kartalı Eğitim Merkezi’nde icra edilen Anadolu Kartalı tatbikatı, bu yıl da dolu dizgin. Ülkemizin ev sahipliğindeki bu organizasyon aslında son derece değerli. Çünkü burası dünyadaki taktik uçuş eğitiminin verildiği üç merkezden biri. Avrupa’nın ise tek uluslararası hava tatbikatı merkezi.
Böylesine kritik bir konumda olan tatbikat Türkiye’deki seçim gündemi nedeniyle kamuoyunda yeterince tartışılamasa da aslında etkinlik alanından objektiflere yansıyan bir kare son derece dikkat çekici.
Azerbaycan Hava Kuvvetleri’ne ait Sovyet yapımı bir SU-25 uçağının Türkiye’nin yerli/milli imkanlarla NATO standartlarında geliştirdiği TÜBİTAK SAGE imzalı kanatlı güdüm kiti (KGK) ile havalandığı ve sonrasında başarılı bir atış yaptığı anlardan bahsediyoruz…
Sistem entegrasyonu konusunda maharet isteyen bu işi sadece tek bir noktadan ele almak meselenin özünü ıskalamak anlamına geliyor. Savunma Sanayii Araştırmacısı Anıl Şahin ile sürecin diğer yönlerini de ele almak ve bu gelişmenin ne gibi anlamlara geldiği sorusuna yanıt aramak üzere bir araya geliyoruz.
Karabağ Harekatı’nda aktif olarak kullanılmış
Anıl Şahin, Konya’da havalanan Azerbaycan uçağı ve KGK mühimmatı ikilisinin ‘görünen kısmını’, “Sistem entegrasyonu meselesini bir şekilde aştığımızı gösteriyor” cümlesiyle özetliyor.
Ardından fotoğrafın bize anlattıklarını detaylandırıyor ve “Bu fotoğraf karesinde Azerbaycan Ordusu'na ait Sovyet yapımı SU-25 Yakın Hava Desteği Uçağı görülüyor. Hatta uçağın ön tarafında imha ettiği kara hedeflerine ait 'kill mark' logoları da yer alıyor. Gördüğümüz üzere bu uçak, 2. Karabağ Harekatı'nda da aktif olarak görev almış” bilgisini paylaşıyor.
NATO standardında mühimmatlar Sovyet uçağında
Uçağın altında yer alan TÜBİTAK-SAGE üretimi Kanatlı Güdüm Kiti, NATO ülkeleri tarafından kullanılan Mark serisi uçak bombalarını akıllı hale getiren ve hem menzil hem de hassasiyet artışı sağlayan bir araç.
Anıl Şahin bu bombaların menzilinin normalde 10-15 kilometre olduğunu ancak kit takıldıktan sonra F-16 vasıtasıyla yüksek irtifadan atıldıklarında 110 kilometreye kadar gidebildiklerine dikkati çekiyor.
Türk savunma sanayii şirketlerinin Azerbaycan'a ait SU-25 uçaklarını yapısal ve aviyonik olarak modernize ettiğine değiniyor Şahin ve “Bu modernizasyon kapsamında hem uçakların görev ömürleri artıyor hem de farklı silah sistemleri entegre ediliyor. Türkiye, milli imkanlarla geliştirmiş olduğu NATO standardındaki mühimmatlarını Sovyet uçaklarına entegre ediyor diyebiliriz” ifadesini kullanıyor.
Türkiye pazarda öne çıkıyor
Aslında KGK takılı bir Sovyet uçağı Türk savunma sanayiinin mühimmat konusunda elde ettiği güvenilirliği ve bilgi birikimini de gösteriyor. Bu noktada bir ilave yapıyor Anıl Şahin. Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası Moskova yönetiminin silah ihracatının ciddi manada azaldığını, azalan bu pazar payını farklı ülkelerin ele geçirdiğini söylüyor.
Gelinen nokta, Türkiye’nin de bu gibi özel entegrasyonlar sayesinde pazarda etkin rol oynadığı yeni bir denklem oluşturuyor.
Rusya ve Ukrayna kendi aralarındaki sorunla meşgul
Halihazırda dünya genelinde çok ciddi bir Rus askeri hava aracı kullanımı mevcut olduğunu biliyoruz. Konya’da gördüğümüz örnekten yola çıkarak Türkiye’nin NATO standartlarında ürettiği mühimmatların diğer Rus yapımı uçak kullanan ülkeler için ne anlama geldiğini de öğrenmek istiyoruz.
“NATO üyesi olan ülkelerde dahi yüzlerce Rus hava aracı aktif olarak görev yapıyor” diyor Şahin ve devam ediyor:
“Bu hava araçlarının modernizasyonları bugüne kadar doğrudan Rus kamu şirketleri veyahut Rus şirketleriyle iştiraki bulunan özel şirketler tarafından gerçekleştiriliyordu. Öte yandan Ukrayna da bu araçların bakım ve modernizasyonunda aktif rol oynuyordu.
Rusya ve Ukrayna gibi Sovyet/Rus ürünleri için lojistik destek sağlayan iki kritik oyuncu şu anda kendi aralarındaki savaşla meşgul. Bu durum pazarda çok ciddi bir ihtiyaç açığına neden oluyor. Türkiye, böylesine özel bir alana giriş yaparak aslında savunma ve havacılık sanayii ihracat ayak izini de arttırmayı hedefliyor.”
Ankara için yeni bir kapı açılabilir
KGK bilindiği üzere hassas güdümlü bir mühimmat. Anıl Şahin bu noktada bir başka detaya daha dikkat çekiyor ve sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Rus/Sovyet savaş uçaklarında hassas güdümlü mühimmat kullanımı pek yaygın değil. Türkiye, özellikle 2014 sonrasında bu tür mühimmatlara çok kafa yordu. Halihazırda son derece yetkin akıllı mühimmat envanterimiz bulunuyor. Bunlar en az ABD veyahut AB üretimi muadilleri kadar iyiler. Hem de combat-provenler. Yani gerçek harp sahasında kendilerini ispat ettiler.
Geldiğimiz noktada bu mühimmatlar çok sayıda ülke tarafından tercih edildi. Birçok ülke tarafından da tercih edilme yolunda. ABD ve AB savunma sanayiinin üretim bantlarının Ukrayna için çalışıyor olması ve diğer ülkelerin arzlarını karşılayamaması Türkiye için bir başka şans. Bu alanda da Ankara için yeni bir kapı açılabilir.”