Finlandiya ve İsveç NATO'ya resmen üyelik başvurusu yaptı. Bir ülkenin NATO'ya katılabilmesi için oy birliği yani mevcut 30 üye ülkenin tümünün onayı gerekiyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise konuyla ilgili değerlendirme yaparken Türkiye’nin Yunanistan ile olan NATO ilişkilerine değindi:
"Daha önce Yunanistan ile ilgili NATO konusunda bir yanlış yaptılar, bizden önceki yönetimler. Ve Yunanistan'ın Türkiye'ye karşı NATO'yu da arkasına alarak takındığı tavrı biliyorsunuz. Bu konuda ikinci bir yanlışı türkiye olarak işlemek istemiyoruz."
Mehmetçik Barış Harekatıyla Kıbrıs'a adım attı, Yunanistan NATO'nun askeri kanadından ayrıldı. Geriye dönmek istediğinde ise Türkiye'nin vetosuyla karşılaştı.
Yunanistan'ın NATO'dan ayrılması
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hatırlattığı süreç ise işte böyle başladı.
TRT Haber Editörü Mehmet Kancı süreci şu sözlerle anlattı:
"Barış harekatları esnasında Türkiye Ege Bölgesi'nde özellikle uçuş kontrol bölgesini 50 mile kadar çıkartarak, kendisini Ege'de gerek Doğu Akdeniz'de güvence altına alan bir takım önlemlere başvurması bu arada tabii Yunanistan'ın Türkiye'nin askeri müdahalesine karşı, İngiltere ve ABD'den umduğu desteği bulamaması Yunanistan'ı albaylar cuntası da o dönemde yıkılmıştı. Darbe yönetimi Yunanistan'da NATO'nun askeri kanadıyla olan ilişkilerini krize soktu ve askeri kanattan ayrıldılar.”
Atina 1976'da NATO'ya dönmek istedi
İttifaktan ayrılmanın üzerinden 2 yıl geçtikten sonra Yunanistan, yeniden askeri kanada dahil olmak istedi. Washington da devredeydi.
Kancı, "Bir baskı başlıyor washington'dan. Ancak o dönemki başbakanlar önce Bülent Ecevit ardından Süleyman Demirel Yunanistan'ın dönüş kararını veto ediyorlar. Neden veto ediyorlar? Çünkü Yunanistan'ın Kıbrıs'ta adil bir çözüme varma niyeti yok. İkincisi Ege Bölgesi'nde özellikle bu NATO çerçevesinde askeri kontrol bölgeleri konusunda maksimalist talepleri bugün olduğu gibi sürdürmeye devam ediyorlar." değerlendirmesinde bulundu.
Yunanistan'ı NATO'ya dahil edecek plan 1979'da kabul görmedi
Önce Orgeneral Alexander Haig, ardından Orgeneral Bernard Rogers…
Her ikisi de NATO Avrupa Kuvvetleri Başkomutanlığını yaptı. Haig ve Rogers vetonun kalkması için girişimlerde bulundu. Ancak Ecevit ve Demirel hükümetleri kararlı duruş sergiledi.
12 Eylül darbesinin ardından ise durum değişti. Artık iktidarda Yunanistan'ı veto eden sivil yönetim yoktu.
Evren'den kritik hava sahası kararı
Ancak 19 Şubat 1980 tarihinde Genelkurmay Başkanı Kenan Evren kritik karara imza attı.
1974'te Türkiye'nin hava sahasını sınırlayan mor hattı tek taraflı kaldırdı. Mehmet Kancı ilerleyen süreçte yaşananları şu ifadelerle anlattı:
"12 Eylül'den aylar önce 1980'in şubat ayında o dönemde Genelkurmay Başkanı olan Kenan Evren, Başbakan Süleyman Demirel'e danışmadan Yunanistan'ın Ege'deki uçuş bölgesini kısıtlayan notanın kaldırılma kararını veriyor. Malum Türkiye'de bir darbenin olabilmesi için öncelikle Amerika'dan yeşil ışık yakılması lazım. Muhtemelen 12 Eylül Darbesi'ni hazırlayan kadrolarda bu yeşil ışığı almak için verdikleri vaatler arasında Yunanistan'ın askeri kanadına dönüşü de bulunuyordu."
Darbeden 24 gün sonra ABD Başkanı Carter taleplerini Kenan Evren'e iletti
Darbenin üzerinden 24 gün geçmişti...
ABD'nin Ankara Büyükelçisi James Spain Kenan Evren ile görüştü. Spain'in çantasında ABD Başkanı Jimmy Carter'ın talepleri vardı. Zira Carter NATO'nun güneydoğu kanadının bölünmesinden rahatsızdı. Rogers'ın bir yıldır uygulamak istediği anlaşma artık masadaydı.
Rogers anlaşması'nın içeriği
TRT Haber Editörü Kancı Rogers anlaşması'nın içeriğine ilişkin şunları söyledi:
"Larissa'daki askeri üslere yönelik bir takım düzenlemeler, Ege'deki adaların silahlandırılmamasına yönelik bir takım düzenlemeler bulunuyordu. Çünkü 1970'lerde de Yunanistan'ın bu yönde teşebbüsleri vardı. Yunanistan'ın askeri teknik kapasitesinin sınırlandırılmasına yönelik bir takım adımlar atacağı söylenmişti."
Yunanistan'ın NATO'ya dönüşü
Rogers anlaşması "asker sözü"ne dayanılarak imzalandı.
20 Ekim 1980 tarihinde Türkiye vetoyu kaldırdı ve Yunanistan ittifakın askeri kanadına döndü. Anlaşma ise kağıt üzerinde kaldı. Çünkü uygulanmadığı takdirde yaptırımı yoktu.
Yunanistan'daki PASOK iktidarı da öyle yaptı. Anlaşmayı uygulamadı.
Rogers Anlaşması ve PASOK iktidarı
Atina maksimalist heveslerinden vazgeçmedi.
Mehmet Kancı, "1981'in 18 Ekim'inde Papandreu seçimi kazanıyor ve PASOK partisiyle Rogers Planını tanımayacağını açıkladığında şunu da ifade ediyor; 'Aslında Türk askeri Kıbrıs'ta dururken, bizim NATO'ya dönüşümüz bizim verdiğimiz bir tavizdir.' diyor. Yunanistan'ın maksimalist taleplerinin boyutunu anlatması açısından aslında Andreas Papandreu'nun bu ifadesi bence çok önemlidir." dedi.
Yunanistan 42 yıldır veto haklarını pervasızca kullanmaktan çekinmedi
Yunanistan'ın NATO'ya dönüşünün üzerinden 42 yıl geçti. Bu süreçte ittifak içindeki tutumuyla birçok konuya engel oldu.
Altyapı yatırımları da onlardan biriydi. Bazen Ege Denizi'ndeki ortak tatbikatlara bile katılmadı.
Atina, Türkiye ile ittifak ilişkilerinde veto hakkını pervasızca kullanmaktan çekinmedi.
Bugün Türkiye haklı olarak İsveç ve Finlandiya'nın üyeliğine olumlu bakmıyor.
Kurgu: Kaan Alp Atasoy