Türkiye gerek içinde bulunduğu coğrafya gerek son yıllarda küresel ölçekte gelişen olaylar nedeniyle savunma sanayiine çok önem vermek zorunda olan ülkelerden biri.
Yabancı bir ülkeye en az bağımlılık hedefiyle süren çalışmaların temel alanlarından biri de Türkiye’nin hava savunma sistemleri. Bir ülke için en önemli savunma bileşenlerinden olan hava savunma ağı, son yıllarda art arda tamamlanan projelerle her geçen gün daha da yerlileşiyor. Peki bu süreçte hangi projeler hayata geçirildi, tüm bunların nihai hedefi ne?
Savunma sanayii araştırmacısı Anıl Şahin’e göre hava savunma ağını, çok kısa menzil, kısa menzil, orta menzil ve uzun menzil olmak üzere dört katmana ayırmak mümkün.
Çok kısa menzilde ‘Korkut’ devrede
Çok kısa menzil hava savunma sistemlerinin ülkelerin katmanlı hava savunma ağının en alt kademesini oluşturduğunu belirten Şahin, “Genellikle azami 6 kilometre etkili menzili ve 3 kilometre irtifa sınırı bulunan çok kısa menzilli hava savunma sisteminde TSK’nın elinde çok sayıda seçenek var” dedi.
Eldekilerin çoğunun ithal ve manuel olarak çalışan sistemler olduğuna işaret eden Şahin, şöyle devam etti:
“Bu nedenle de bir hedefi vurma şansları oldukça düşük. ASELSAN tarafından geliştirilen KORKUT 35 milimetrelik hava savunma top sistemi, kısa süre önce envantere alındı. KORKUT ile Türkiye elindeki topları, atış kontrol radarı, arama radarı, dost düşman tanımlama sistemi ve ATOM programlanabilir parçacıklı mühimmat entegrasyonu ile otomatik hale getirdi. Böylelikle başarı oranı çok yüksek bir sistemi milli imkanlarla geliştirdik ve çok kısa menzilli hava savunma alanında yerli sistemimize hizmete aldık.”
Kısa menzilde Hisar A ve PorSav sahaya iniyor
Katmanın en alttan bir üstteki noktasında kısa menzilli hava savunma sistemlerinin yer aldığını anlatan Şahin, bu kısmın genellikle 6-15 kilometre menzili ve 3-5 kilometre irtifa sınırı bulunan sistemleri içerdiğini söyledi.
Şahin, TSK’nın elinde bu katmanda bulunan sistemlerden Atılgan ve Zıpkın dışındakilerin tamamının ithal olduğunun altını çizerek, “Bu iki ürününse elektronik sistemleri ASELSAN üretimi olup, füze olarak ABD üretimi Stinger füzelerini kullanmaktadır. Bütün bu sistemlerden daha gelişmiş özelliklere sahip olan ve füzesinden radarına kadar yerli ve milli imkanlarla geliştirilen HİSAR-A Kısa Menzilli Savunma Füze Sistemi’nin, bu yıl envantere alınması planlanıyor” bilgisini paylaştı.
Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir'in geçtiğimiz günlerdeki açıklamasına vurgu yapan Anıl, “HİSAR A’nın seri üretim faaliyetlerinin başladığını o zaman öğrenmiş olduk. Öte yandan Stinger gibi portatif sistemlerin yerini alacak yerli sistem PorSav’ın da üretim faaliyetleri devam ediyor. Bu yıl içerisinde hem PorSav’ın hem de HİSAR-A’nın kullanıma alınması planlanıyor” dedi.
Orta menzilde yerli/milli ilk sistem aktif kullanılıyor
Şahin, Türkiye’nin çok katmanlı hava savunma yaklaşımında orta menzilli hava savunma sistemlerinin de son derece önemli görevler üstlendiğine işaret ederek, şunları söyledi:
“Genellikle 15-40 kilometre menzili bulunan orta menzilli hava savunma sistemlerinde TSK envanterinde 2020 yılına kadar sadece ABD üretimi HAWK sistemi bulunuyordu.
Ancak geçtiğimiz gün SSB Başkanı İsmail Demir tarafından yapılan açıklama ile milli orta menzilli hava savunma füze sistemi HİSAR-O’nun belirli unsurlarıyla sahaya indiğini öğrendik. Muhtemelen HİSAR-O, 2021 yılından çok daha aktif olarak kullanılacak.”
Görev şimdilik F-16’larda
Ülkemizin hava savunma şemsiyesinde milli dokunuşların merakla beklendiği katmanlardan biri de sistemin en üst katmanında yer alan uzun menzilli hava savunma süreci.
Genellikle 70 kilometreden yüksek menzili bulunan uzun menzilli hava savunma sistemleriyle ilgili sorumuza Anıl Şahin şu yanıtı verdi:
“TSK envanterinde Uzun Menzilli Hava Savunma Sistemi sınıfında, MIM-14 Nike Hercules ve S-400 Triumf Hava Savunma Füze Sistemleri vardı. MIM-14 Nike Hercules bataryalarının büyük çoğunluğu imha edildi, S-400’lerin ise kurulum faaliyetleri ise henüz tamamlanmadı. Bu nedenle halihazırda Türk hava sahasının yüksek irtifa savunması, F-16 savaş uçakları tarafından yapılmaya çalışılıyor.”
Uzun menzilde SİPER derman olacak
Son yıllarda en çok konuşulan konulardan biri de Türkiye’nin uzun menzilli hava savunma ağı.
Şahin uzun menzilli hava savunma sistemindeki son gelişmelere ilişkin ise şunları söyledi:
“TÜBİTAK-SAGE, ASELSAN ve Roketsan iş birliğiyle yürütülen Milli SİPER Uzun Menzilli Hava Savunma Füze Sistemi Projesi ise devam etmektedir. SİPER’in, 2020’li yılların ilk yarısında kullanacağını tahmin ediyorum.
Uzun menzilli hava savunma sınıfı, Türkiye’nin yıllardır eksikliğini yaşadığı bir alan. İki batarya S-400 tedarik edildi ancak henüz operasyonel hale gelmedi. Bu alandaki nihai çözümün yerli sistem SİPER’den geçtiği kanaatindeyim”
Türkiye son derece stratejik adımlar atıyor
Hava savunma sistem ve katmanlarının çok karışık ve pahalı bir alan olduğunun altını çizen Anıl Şahin, “Radarlar dahil bütün sistemlerinizi kendiniz üretmediğiniz sürece, asla hava savunma şemsiyenizi tamamlayamazsınız. Bunu gerçekleştirecek ekonomiye sahip ülke sayısı çok az. Ayrıca yine yabancı sistemi, üreticisi ülke gibi verimli şekilde kullanamazsınız. Ancak bu sistemleri yerli olarak üretirseniz hem tedarik ederken hem de idamesini sağlarken çeşitli ekonomik ve stratejik kazançlar elde edersiniz” dedi.
Bu ürünlerin çok yüksek ihracat potansiyeli var
Şahin, “Tüm bu sistemlerin gelecek dönemlerde başka ülkelere ihraç edilmesi ne kadar mümkün?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“Türk savunma sanayii tarafından geliştirilen ürünlerin ihracat potansiyeli, son yıllarda üst üste rekor kıran savunma sanayii ihracat rakamlarından da fark ediliyor. Türk savunma sanayii tarafından geliştirilen sistemler, pazarda büyük ilgi görüyor.
Her geçen gün daha da önemli hale gelen hava savunma alanında, Türk savunma sanayii tarafından geliştirilen ürünlerin çok yüksek ihracat potansiyeline sahip olduğunu inanıyorum.
Burada önemli nokta, bu sistemlerin ihracatına engel olabilecek kritik alt sistemlerin yerlileştirilmesi. Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından bu yönde uygulanan stratejinin de çok başarılı sonuçlar verdiğini belirtmekte fayda var.”
Editör: Sema Engez Varol