Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, TBMM Genel Kurulunda, OHAL'in 3 ay daha uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresinin görüşmeleri sırasında hükümet adına yaptığı konuşmaya, Şırnak'ta meydana gelen göçükte hayatını kaybedenlere rahmet dileyerek başladı. Olayda 6 kişinin hayatını kaybettiğini, 1 kişinin kaybolduğunu, 1 kişinin de yaralandığını aktaran Bozdağ, "Konuyla ilgili hem adli hem idari tahkikat başlatılmış, Enerji Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı ve ilgili birimler duruma vaziyet etmek üzere bölgeye gerekli yetkilileri göndermişlerdir. Valilik, cumhuriyet savcılığı da konuyu geniş yönleriyle incelemektedir." diye konuştu.
Mersin'de polis servis aracına bombalı saldırı gerçekleştirildiğini anımsatan Bozdağ, olayın tüm boyutlarıyla araştırıldığını ve şu ana kadar elde edilen bilgilerin bunun bir terör örgütü saldırısı olduğunu ortaya koyduğunu aktardı. Bozdağ, hangi terör örgütü olduğuna ilişkin bazı emaraler bulunduğunu, bunlar netleştikten sonra ilgili bakanlığın gerekli açıklamayı yapacağını söyledi. Bozdağ, terörü ve bunlara eylem yaptırıp, destek olanları şiddetle kınadı.
Hastanede tedavi gören eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a da geçmiş olsun dileğinde bulunan Bozdağ, "Dualarımızla yanındayız. Umarım ki kısa sürede sağlığına kavuşur." ifadelerini kullandı.
Bozdağ, 15 Temmuz 2016'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) kurucusu ve yöneticisi terörist başı Fetullah Gülen'in onayladığı plan doğrultusunda, örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki üyelerince ve bunlara eklemlenen diğer askerler ve sivil diğer unsurlarca darbe teşebbüsünde bulunulduğunu hatırlattı. Darbe teşebbüsünün, cumhurbaşkanı, Meclis, hükümet, siyasi partiler, medya ve 80 milyon vatan evladının mücadelesiyle başarısız kılındığına işaret eden Bozdağ, darbeye karşı mücadele eden herkesi kutladı.
Şehitlere rahmet, gazilere de hayırlı bir ömür dileyen Bozdağ, 15 Temmuz 2016'da Türk milletinin adeta uçurumun kenarından döndüğünü, bu nedenle darbe teşebbüsünün unutulmaması gerektiğini söyledi. Milletin iradesi üzerinde hiçbir zaman hukuk dışı tahakküm kurulmaması için bu tarihi akılda tutmanın önemine dikkati çeken Bozdağ, bu nedenle 15 Temmuz'un "Demokrasi ve Özgürlükler Günü" olarak ilan edildiğini söyledi.
15 Temmuz 2016'dan sonra Türkiye'de hiç bir şeyin eskisi gibi olmadığını ifade eden Bozdağ, hükümetin darbe teşebbüsünün zararlarını ortadan kaldırmak, yeni darbe teşebbüslerini önlemek, FETÖ/PDY mensuplarını devletten ayıklamak için hızlı ve etkin kararlar almak, kararları hızlı ve etkin biçimde uygulamak, milletin ve ülkenin karşı karşıya olduğu tehlike ve tehdidi kısa sürede bertaraf etmek ve olağanüstü dönemden hızla olağan döneme geçmek için 20 Temmuz 2016'da OHAL ilan ettiğini anlattı.
Bu kararın 21 Temmuz'da Meclis'te kabul edildiğini hatırlatan Bozdağ, "Amacımız vatandaşımıza olağanüstü hal ilan etmek değil amacımız devleti yöneten hükümete ve terörle etkin mücadeleyle görevli olan kamu kurum kuruluşları ve burada görev yapanlara olağanüstü hal ilan etmektir." diye konuştu.
3 ay içinde bunu sonlandırmayı beklediklerini ancak FETÖ'nün yapısı, takiyeyi esas alması ve çalışma yöntemlerinin örgütle mücadeleyi zorlaştırdığına işaret eden Başbakan Yardımcısı Bozdağ, şunları kaydetti:
"FETÖ/PDY, PKK, KCK, DEAŞ ve DHKP-C başta olmak üzere bütün terör örgütleriyle mücadelede hızlı kararlar alınması; kararların hızlı ve etkin uygulanması, karşı karşıya olduğumuz güvenlik tehdidi ve sorunun yapısı, büyüklüğü, çetrefilliği, demokrasimizin, hukuk devleti ilkesinin, vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik karar ve tedbirlerin etkin şekilde uygulanmasının devamlılığı, Türkiye'de bir daha darbe teşebbüsünde bulunulmaması, bulunmaya kimsenin cesaret edemeyeceği demokratik bir ortamın ve büyük reformların yapılması, Irak ve Suriye'de yaşanan gelişmelerin ülkemize ve ulusal güvenliğimize yönelik içerdiği risk ve tehditlerin varlığı, ülke genelinde sağlanan huzur ve güven ortamının devamı, başlatılan çalışmaların tamamlanabilmesi maksadıyla OHAL'in uzatılması kararlaştırılmıştır. Ve her defasında da bu ihtiyaçlar nedeniyle OHAL uzatılmıştır. "
"Bu mücadele başarıya ulaşana kadar devam edecek"
Bozdağ, OHAL'in; 19 Ekim 2016, 19 Ocak 2017, 19 Nisan 2017, 19 Temmuz 2017 olmak üzere 4 kez uzatıldığını, bugün beşinci kez uzatılmasının görüşüldüğünü söyledi. OHAL'in uzatılması kararına ilişkin Bozdağ, "Ne zamana kadar devam edecektir? Bu mücadele başarıya ulaşana kadar devam edecektir." diye konuştu.
Bekir Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'nin olağanüstü hal gereklilikleri varlığını sürdürdüğü müddetçe OHAL devam edecektir. OHAL'i gerekli kılan şartlar ortadan kalktığı zaman da elbette OHAL kaldırılacaktır. OHAL bir zorbalık düzeni değildir, anayasal bir hukuk düzenidir. Bizim Anayasamız belli şartlar altında OHAL'in ilanına imkan vermektedir ki biz bu şartlara uygun şekilde OHAL'i ilan ettik ve uzatmaları da aynı şartlara uygun bir şekilde bugüne kadar yaptık. Olan hukuku zorbalık olarak nitelendirmek, bu Parlamentoda bulunan hiç kimseye yakışmaz, doğru da kabul edilemez. OHAL, sadece Türkiye'de değil, başka ülkelerde de zaman zaman uygulanıyor.
Fransa'da OHAL bir yıldır var, kasım ayında kaldırılacak ama OHAL ile ilgili aldıkları kararlara baktığınız zaman, bu dönemdeki uygulamaları ana kanunlara taşımak suretiyle OHAL'in kaldırılmasına karar veriyorlar. Orada olan terör hadisesine bakın, Türkiye'de olanlara bakın. Bunların kıyaslanması dahi mümkün değildir. Bizim karşı karşıya olduğumuz tehditlerle onların karşı karşıya kaldığı tehditler mukayese edilemez."
Bekir Bozdağ, AK Parti'nin seçimlerde kullandığı bazı afişler üzerinden eleştiri yapıldığını anımsattı.
"(Bize oy verin, OHAL'i kaldıracağız) demedik"
2015 seçimine giderken, "Bize oy verin, OHAL'i kaldıracağız" demediklerini, 2016 seçimine giderken de bir şey söylemediklerini vurgulayan Bozdağ, "Neden? Çünkü, o zaman OHAL yoktu. Bizim dediğimiz şey nedir? AK Parti'nin 3 Kasım 2002 seçiminden sonra iktidar olup hükümet kurduğu zaman, daha önce alınan OHAL kararı vardı, o uygulama devam ediyordu. O zaman Bakanlar Kurulu şimdi olduğu gibi uzatma yönünde karar alıp OHAL'i 3 ay veya 4 ay daha uzatabilirdi ama Bakanlar Kurulu irade koydu, OHAL'in uzatılması kararı almadı. Hükümetin ortaya koyduğu bu irade sonucu OHAL kalkmıştır, kendiliğinden kalkan bir şey yok. Kendiliğinden kalkmış gibi bir algı yapılıyor." ifadelerini kullandı.
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, OHAL'in vatandaşların gündelik hayatında en ufak bir değişikliğe yol açmadığını, herkesin temel hak ve hürriyetlerini özgür bir şekilde kullandığını söyledi.
Bozdağ, "OHAL'in uzatılmasından terör örgütleri rahatsız olabilir. Çünkü, onlara uygulanıyor. PKK, KCK, FETÖ, DHKP-C bundan rahatsız olabilir. Çünkü, OHAL bunlarla ilgili etkin hızlı ve kararlı bir şekilde uygulanıyor. Bunları destekleyenler de rahatsız olabilir." değerlendirmesinde bulundu.
Terör örgütleriyle iltisakı, irtibatı ve üyeliği olmayanların, teröre destek vermeyenlerin OHAL'den rahatsız olmasını da anlamakta zorlandığına işaret eden Bozdağ, "Anlayan biri varsa açıklasın. Böyle bir şey olabilir mi?" diye konuştu.
Bekir Bozdağ, "hendek terörü" döneminde sokağa çıkma yasakları ilan edildiğini anımsatarak şöyle konuştu:
"Sokağa çıkma yasakları neden ilan edildi? Orada vatandaşlar yaşam haklarını, temel hak ve hürriyetlerini özgürce kullanıyorlar, işine gücüne gidip geliyorlar, biz sıkıntı yok, her şey güllük gülistanlıkken mi ilan edildi? Neden PKK terör örgütünün teröristleri mahallelere inip hendekler kazıp, mayınlarla tuzaklarla oraları işgal edip, vatandaşımıza, askerimize, polisimize ve herkese saldırıp, onlar için bölgeyi yaşanmaz hale getirince devlet ne yapacak? Seyirci mi kalacak? Elbette teröristlerin başına binecek, onlara bunun hesabını soracak. Yapılan şey bu.
Dünyanın hangi ülkesinde, o ülke terör örgütlerinin kendi şehirlerinde, mahallelerinde hendek kurmasına, kurtarılmış alan ilan etmesine müsaade edebilir. Böyle bir şey olabilir mi? Olamaz. Bizim oradaki mücadelemiz teröristle, terör örgütleri ile mücadeledir. Bölge halkının can ve mal güvenliğini sağlamak için alınmış tedbirler, uygulanan işlemlerdir. Sivil vatandaşlarımızın bir tanesinin burnu kanamasın diye, kılı kırk yararcasına bir hassasiyetle mücadele yapılmıştır. Anayasa Mahkemesine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne pek çok dava açıldı. Yalanlar yüzlerine çarpıldıkça davalar bir bir reddedildi. Hurşit Güldür ile ilgili de söylendi, 'işte şöyle oldu, böyle oldu, yok edildi.' Sonra nereden çıktı? Kendisi bir başka yerden çıktı, 'ben buradayım, hayattayım' dedi. Ama o güne kadar güvenlik güçlerimiz, yargımız, devletimiz bundan dolayı suçlandı."
"Sivil insanlarımıza zarar vermemek için..."
Bozdağ, şimdi devletin başka bir şey üzerinden suçlandığını belirterek, "(Efendim, cenazesi bulunamamış.) Peki ne oluyor? Devlet buraları zorla açıyor. İşin aslı şu: O kişinin ailesi ve avukatları savcılığa müracaat ediyor. Diyor ki yok. Nerede o zaman? Şurada. O zaman savcılık mahkemeden izin almak suretiyle gösterilen kabirleri, yerleri açıyorlar bakıyorlar; var mı yok mu diye. Ne yapılıyor? Vatandaşımızın bir talebi karşılanmaya çalışılıyor, ona yardımcı olunuyor ama bundan da devlet suçlanıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Terörle en etkin, en kararlı mücadeleyi hükümetimiz yaparken, sivil insanlarımıza zarar vermemek için kılı kırk yarmıştır." diye konuştu.
Ölen teröristleri sivil olarak gösterme gayretinin hep beraber görüldüğünü kaydeden Bozdağ, "Teröristler terörle mücadelede hayatını kaybetti ve onlarla ilgili gerekenler hukuk çerçevesinde yapıldı, bundan sonra da yapılmaya devam edecek." ifadelerini kullandı.
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, Türk yargısının bugüne kadar, hukuku ve hukuk devletini korumak için darbeye ve darbecilere meydan okuduğunu söyledi.