İkinci Dünya Savaşı'nın ardından gelen yeni dünya düzeni ve gelişen teknoloji çok farklı alanlarda olduğu gibi harp sahasındaki alışkanlıkları da kökünden değiştirdi.
Örneğin büyük bir ülke kendisine rakip gördüğü güçlü bir ülkenin sınırına asker yığmıyor, donanmasını vurmuyor, savaş uçaklarıyla bomba yağdırmıyor… Bunun yerine hedef ülkenin iletişim altyapısını kullanılamaz hale getiriyor, kritik bilgilerini çalıyor, finans enstrümanlarını felç ediyor…
Rakibinizi vurup yıkmak yerine onunla ilgili bilgileri edinebilmenin ve istediğiniz zaman bu akışı bozabilmenin size sağladığı avantajı ne ordular, ne uçaklar, ne de gemiler sağlayamıyor. İşte dünyanın böyle bir dönemden geçtiği bugünlerde Türkiye’nin bu konuda ne durumda olduğu sorusu da büyük önem kazanıyor.
Güvenlik bu işin çıkış noktası
ULAK Haberleşme Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Celal Sami Tüfekçi ile TEKNOFEST alanında bir araya geldiğimizde öncelikle Türkiye’deki veri güvenliğinin ne durumda olduğu sorusuyla başlıyoruz.
Güvenliğin bu işin çıkış noktası olduğunun altını çiziyor Tüfekçi. Zaten ULAK projesi de savunma sanayiinde başlamış. O dönem "Neden savunma sanayii şirketi üzerinden ilerleniyor?" sorusu üzerinden bazı eleştiriler olmuştu. Bunu hatırlattığımızda Tüfekçi, ABD’deki 5G teknolojisinin Savunma Bakanlığı himayesinde yürüdüğü bilgisini paylaşıyor.
Sadece askeri alanlarda değil sivil iletişimde de önemli
Projeye başlandığında askerlerin ve diğer güvenlik güçlerinin iletişimlerini güvenli bir şekilde sağlamaları üzerinden hareket edilmiş. Daha sonraki yol haritasını “Elde ettiğimiz bu kabiliyeti katma değer oluşturmak ve ülke ekonomimize kazandırmak üzere sivil alana taşıdık” cümlesiyle özetliyor ULAK Yönetim Kurulu Başkanı.
İşin güvenlik kısmı gerçekten de çok önemli olacak ki Tüfekçi bir kez daha oraya dönüyor ve ABD ile Çin arasında yaşananları anımsatıyor. Hatırlanacağı üzere iki ülke arasında adeta ‘veri savaşı’ ile sivil, asker ve bürokrat çok sayıda personel sınır dışı edilmişti. Çin’in dünyaca ünlü markası Huawei’nin kurucusu Ren Zhengfei’nin kızı ve aynı zamanda şirketin baş finans sorumlusu Kanada’da tutuklanmış ve yıllar süren tutukluluğun ardından serbest bırakılmıştı.
Celal Sami Tüfekçi bunları anlattıktan sonra “Bu sürecin sadece güvenlik değil bir de ekonomik boyutu var. Bu nedenle çok dikkatli olmamız şart” diyerek konunun neden hassas olduğunu biraz daha açıyor…
Yabancı ürünleri kullanan şirketler var
Tüfekçi’nin anlattıklarının temel ekseni olan ‘güvenlik’ kısmından yola devam ediyor ve merak ettiğimiz bir diğer konuya geliyoruz. Türkiye’nin mevcut durumunda verileri ne kadar güvenli?
ULAK’ın bu alanda da hizmet verdiğini anlatıyor Tüfekçi ve veri merkezi ürünlerine dikkat çekiyor. Yazılım tabanlı ağ teknolojisini kullanarak veri merkezleri oluşturabiliyor, eskiyen veri merkezlerini yeniden dizayn edebiliyorlar.
Tam bu noktada hepimizin dikkatle üzerine düşünmesi gereken bir parantez açıyor ULAK Yönetim Kurulu Başkanı. Türkiye’de veri merkezi oluşturma hizmeti veren kimi şirketlerin yabancı ürünler kullandığını söylüyor. Veri ve yabancı kelimeleri yan yana gelince zaten yeterince ürkütücü oluyor. Ancak biraz daha netleştirmek gerekirse Tüfekçi, dışarıdan müdahalelere ya da bilgilerin dışarı aktarılmasına müsait yapıların kullanıldığı uyarısında bulunuyor.
ULAK tüm bunlara yerli çözümler bulmuş. Ancak nadiren de olsa yabancı bir ürün kullanmak zorunda kaldıklarında da içindeki ‘aklı’ tamamen ULAK’a ait olan bir yazılım kullanıyorlarmış. “Yani ürün yabancı olsa da ipi sizin elinizde oluyor” diyerek anlatıyor bu değişimi Tüfekçi. Böylece güvenliğinden yüzde 100 emin oldukları sistemler hayata geçirip, paydaşlarına bu imkanı verebiliyorlar.
Bu alan bir milli güvenlik meselesi
Türkiye dijital çağa hızla ayak uyduran ülkelerden biri. E-Devlet sistemi ve sağlık için kullandığımız MHRS bu noktada öne çıkan iki sistem. Mesela yabancı bir istihbarat örgütünün Türkiye’deki yöneticilerin sağlık bilgilerine erişebildiğine ya da birilerinin elinde hepimizin adresi, telefon bilgileri, alışveriş alışkanlıklarımız gibi çok değerli bilgilerin olduğunu düşünün. Aslında bunlar parayla satın alamayacağınız, belki de savaşarak dahi kazanamayacağız bilgiler.
Peki ya tüm bunlar yabancı bir ülkenin eline geçerse ne olacak? Tüfekçi’ye bu soruyu yönelttiğimizde kısa ama son derece net bir yanıt alıyoruz… “Türkiye’nin verisi milli güvenlik meselesi” diyerek formüle ediyor bu durumu Tüfekçi ve “Bahsedilen bu konuların hepsi milli güvenlik ile doğrudan ilgili. Savaşlar silahla değil bilgiyle oluyor. Fiziksel savaş henüz olmadan bilgi savaşıyla sonuç alınıyor. Milli verimizi ancak milli donanım, milli yazılım, milli sistemlerle koruyabiliriz” diyor.
5G için tüm gücümüzle çalışmaya devam ediyor
ULAK Haberleşme Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Celal Sami Tüfekçi’yi bulmuşken 5G teknolojisine değinmeden sohbetimizi sonlandırmak istemiyoruz… 5G teknolojisini ULAK’ın kısa vadede elde etmeye çalıştığı en önemli teknolojilerden biri olarak tanımlıyor.
“Nasıl ki eskiden 3G varsa gelecekte de 6G olacak” diyor Tüfekçi ve şöyle devam ediyor:
“Bu nedenle 5G teknolojisi daha ilerideki teknoloji alanlarına ulaşabilmemiz için çok önemli bir köprü. Ve ULAK’ın ana hedefi de inovasyon. Yeni teknolojileri Türkiye adına elde etmek ve haberleşmede dünya devi olmak amacıyla hareket ediyoruz.
Bugün ULAK olarak 4,5G’de varlık gösteriyoruz. Aslına bakarsanız bu durum 5G’de olmamızın da garantisi.
Tüm bu süreçleri yürütürken bir yandan da ULAK’ı halka da arz etmek için hazırlıklarımı sürdürüyoruz. Halka arz edilince, bütün Türkiye’ye mal olmuş bu teknolojimizle dünya sahnesinde yer alan, haberleşme teknolojisinde ‘Ben de varım’ diyen bir Türkiye’den söz edebileceğiz.”