"Türkiye’nin savunma sanayiinde lokomotif ürünü nedir?" diye sorsalar hemen herkesin aklına ilk sırada Bayraktar TB-2 gelir… Çünkü sadece güvenlik güçlerimizin kullanımında değil, çok daha farklı coğrafyalarda başka ülkelerin kullanımında da ortaya koyduğu performans gerçekten göz kamaştırıcı.
Haliyle TB-2’nin görüldüğü ülkeler de gündemdeki yerini hep koruyor… Geçtiğimiz günlerde yine benzer bir olay yaşandı ve Türkmenistan’ın 30’uncu Bağımsızlık Günü kutlamalarında Bayraktar TB-2 ilk kez görüntülendi.
Peki yerli ve milli SİHA’nın Türkmenistan’daki kortej görüntüsü ne anlama geliyor? Ankara-Aşkabat hattında savunma sanayii iş birliği sadece SİHA üzerinden mi ilerliyor yoksa çok daha kapsamlı bir fotoğraf mı var?
Bu ve benzer soruların yanıtını almak için Savunma Politikası Analisti Turan Oğuz ile bir araya geldik…
2010’lu yıllardan itibaren başlayan bir süreç var
Turan Oğuz, sorularımıza yanıt vermeden önce kısa bir girizgah yapıyor ve iki ülkenin ne zamandan bu yana savunma sanayiinde daha görünür bir ilişki kurmaya başladığını anlatıyor…
Bu vesileyle Türkmenistan’ın Türkiye’den büyük silah alımlarının 2010’lu yıllarla birlikte öne çıkmaya başladığını öğreniyoruz. Ülkenin ilk siparişleri deniz unsurlarına yönelikmiş.
“Önce Türkiye’ye yeni tip karakol botu siparişi veren Türkmenistan daha sonra hücumbotlar ile donanmasını güçlendirmeye devam etti” diyor Turan Oğuz. Türkmenistan’ın en yeni ve en modern savaş gemisi siparişinin de Türkmen sınıfı korvetler olduğunu belirtiyor. Sınıfın ilk korveti Deniz Han’ın da 11 Ağustos 2021’de düzenlenen törenle hizmete girdiğini hatırlatıyor.
Üretimin bir parçası ve iş ortağı olarak görüyoruz
Turan Oğuz, bu noktada önemli bir detayı paylaşıyor… Yıllar önceki ilk siparişleri Türkiye’de inşa edilen Türkmenistan’ın son siparişleri yerli olarak Türkmenbaşı Deniz Üssü’nde üretilmiş…
‘Bu ne demek?’ diye soruyoruz… Oğuz, “Böylece Türkiye, dost ve müttefik Türkmenistan’ı, sadece hazır ürün satılacak bir pazar değil üretimin de bir parçası ve iş ortağı olarak gördüğünü bir kez daha göstermiş oldu” yanıtını veriyor.
Kara unsurları için de benzer bir yol izleniyor
Türkmenistan’ın sadece donanma için değil kara unsurları konusunda da güzel bir iş birliği olduğunu anlatıyor Turan Oğuz.
Türkmen ordusunun kara kuvvetlerine yönelik siparişlerinden örnek veriyor. Cobra, Ural, Vuran, Amazon gibi 4x4 taktik tekerlekli zırhlı araçlar ile Kirpi gibi mayına karşı korumalı araçların farklı zamanlarda çeşitli vasıtalarla askeri birimlerde görüntülendiğini öğreniyoruz.
Donanma unsurları ve kara araçlarının ardından Bağımsızlık Günü'nde sergilenen ve üzerinde MAM-L ve MAM-C mühimmatları bulunan Bayraktar TB-2 görüntüsü geliyor aklımıza… Kara, hava ve deniz unsurları açısından Ankara-Aşkabat arasında sağlanan bu birliktelik nasıl okunmalı?
Yüksek teknoloji ürünleri satıyoruz
Türkiye ile Türkmenistan arasındaki savunma alımlarının özellikle 2015’ten itibaren hız kazandığı bilgisiyle başlıyor Turan Oğuz bu sorunun yanıtına. Sonrasını şöyle anlatıyor:
“Diğer ülkelerden farklı olarak Türkmenistan, Türkiye’den hep daha artan bir miktarda yüksek teknolojili savunma ürünler aldı. Özellikle 2021 yılına gelindiğinde Türkmen ordusu envanterine giren hava savunma harbi, su üstü harbi ve deniz altı savunma harbi kabiliyetli Deniz Han korveti ile Bayraktar TB2 SİHA kendi alanlarında en ileri teknolojilere sahip ürünler olarak öne çıkıyor.
Hafta başında yapılan geçit töreninde de kolayca fark edilebileceği üzere, ülkenin daha standart özellikli top, obüs, çok namlulu roket atar (ÇNRA), zırhlı personel taşıyıcı, RPG gibi silah ve ekipmanda Rus ürünlerini tercih ettiğini, daha kritik noktalarda ise eğer muharebe onaylı bir ürün mevcutsa Türk ürünlerini de değerlendirmeye aldığını görüyoruz.
Bu noktada yıllar geçip daha çok sayıda ileri teknolojili Türk ürünü hizmete girdikçe daha farklı bir yapı görebiliriz… Ordu ekipmanlarının modernizasyonu noktasında Türk menşeli hava savunma sistemlerinin, insansız sistemlerin, ÇNRA ve hassas mühimmatların da ihracat başarısı kazanabileceğini değerlendiriyorum.”
O coğrafya için anahtar olabilir
Oğuz’un anlattıkları ortaya bir resim koyuyor… Bu resme göre Ankara ve Aşkabat ileri teknolojili silah ve ekipmanda sipariş adedine de bağlı olarak önce hazır alım, sonra Türkmenistan’da üretim, daha sonra da gerekirse teknoloji paylaşımı ile orada ortak üretim modelini ortaya koymuş.
“Diğer Türk cumhuriyetleriyle yapılan ihracatlar için de bu yöntem bir model olarak kabul edilebilir” görüşünü savunuyor Turan Oğuz.
Bu fikri bir adım daha ileri taşıyor ve ortak üretimlerin nasıl yapılabileceği konusundaki sözleriyle konuşmasını tamamlıyor:
“Ölçek ekonomisi sağlayabilmek açısından, gelecek yıllarda kimi Türk cumhuriyetlerinde bazı silahları üretilirken diğerlerinde de farklı silahları üretme yoluna gidilip ‘toplu sipariş toplu üretim’ yaklaşımıyla maliyet avantajı sağlanabilir.
Önce Türkmenistan daha sonra da olursa diğer Türk cumhuriyetlerinin de katılımıyla ortaya çıkacak bu tür oluşumlar; tarihi, kültürel ve dini birliktelikleri, günümüz ilişkilerinin önemli çimentoları olan askeri ve ekonomik bileşenlerle daha da güçlendirecektir.”