Donetsk ve Luhansk… Ukrayna savaşının başlamasının ilk adımı bu bölgelerin bağımsızlıklarını tanıyan Kremlin Sarayı’nda atılan imza ile oldu.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 21 Şubat günü sözde Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Luhansk Halk Cumhuriyeti'ni tanımak için attığı imza, 24 Şubat gününde Putin'in söylemiyle "Donbas'taki insanları korumak üzere özel askeri operasyon”a dönüştü.
Rusya-Ukrayna savaşı o günden beri 7 aydır sürüyor.
7 aydır süren savaş boyunca on binlerce asker ve sivil hayatını kaybetti, milyonlarca Ukraynalı ülkesini terk etmek zorunda kaldı.
Bugün gelinen noktada ise başa dönüldü ve Ukrayna'daki ayrılıkçı yönetimler, Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya bölgeleri Rusya'ya katılmak için referandum yapacaklarını açıkladı.
Bu karardan sonraki gün Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, kısmi seferberlik ilan etti. Bu açıklamayı yaparken Putin, kararın arkasındaki neden olarak yeniden Batı’yı işaret etti.
"Batı, ülkemizi yok etmek istiyor. Karşılık vermek için her türlü silahı kullanırız. Bu bir blöf değil.”
Referandum kararının arkasından gelen kısmi seferberlik kararının Rusya-Ukrayna savaşını nasıl bir noktaya götüreceği önümüzdeki günlerde belli olacak. Uzmanlara göre karar Rusya’nın adımlarına meşru bir zemin kazandırmak için alındı. Ayrıca bölgelerde lehine çıkacak kararı da kesin görüyor bu nedenle askeri tedbirlere bu yerlerden de katılım bekleniyor.
“Rusya, referandumun sonucunu kesin görüyor”
Giresun Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Göktürk Tüysüzoğlu, Rusya’nın kısmi seferberlik kararı almasıyla, Ukraynalı ayrılıkçıların kontrolünde ya da Rus işgali altında bulunan Donetsk, Luhansk, Kherson ve Zaporizhya bölgelerinde yapılacak referandumlar arasında doğrudan bir ilişki olduğunu belirtiyor.
“Moskova, bu bölgelerin Ukrayna yanlısı nüfusunun çatışmalar esnasında bölgeden ayrıldığını ya da korku içerisinde olduklarını biliyor. Düzenlenecek bir referandumda da Rusya’nın çıkarlarına uygun bir şekilde bağımsızlık ya da Rusya’ya bağlanma yönünde (referandumda sorulacak soruya göre değişir bu durum) bir karar çıkacağını da ‘kesin’ görüyor.
Zaten bahsedilen bölgelerde belli oranda bir Rusya yanlısı nüfus da var. Özellikle Donbas havzasındaki şehirlerde bu durum çok açık bir şekilde ortada.”
“Amaç, Ukrayna’ya karşı saldırıları meşrulaştırmak”
Göktürk Tüysüzoğlu, referandumun ardından Ukrayna’ya karşı saldırıların meşru bir zemine çekilmek istendiğine dikkati çekiyor.
“Rusya, bahsedilen bölgelere (şehirlere) güvenlik garantisi verdiği için (özellikle Donetsk ve Luhansk) referandum sonunda çıkacak tabloya karşı askeri tedbirlere başvurma yoğunluğunun artmasını bekliyor. Ukrayna’ya karşı saldırılarını meşrulaştırmak (en azından Rus halkı ve Rusya yanlısı ülkeler bazında) amacıyla da bu referandumlarla askeri hareketlilik öngören seferberlik ilanı arasında bir bağlantı kuruyor.”
“Kırım’da da taktik olarak kullanılmıştı”
2008’de Kosova’nın Sırbistan’dan tek taraflı ilan ettiği bağımsızlık sürecini hatırlatıyor Tüysüzoğlu. O dönemde ilk kez gündeme gelen bu olay bir ülkenin bağımsızlığının tanınma tartışmalarını gündeme getirmişti. 2014 yılında ise Rusya, bu konuyu kendi çıkarlarına uygun şekilde Kırım’da uyguladı.
“Moskova, bu kapıyı aslında 2014’te Kırım’ın önce ‘tek taraflı’ olarak bağımsızlık ilan etmesi ve ardından da Rusya tarafından ilhak edilmesi aşamasında da bir taktik olarak kullanmıştı. Bu bakımdan aynı senaryonun şimdi farklı bölgeler/şehirler için kullanılması söz konusu. Amaç, kendisine halk desteğinin olduğu yönünde bir görünüm oluşturarak meşruiyet elde etmek”.
“Ukrayna’daki işgal perdelenmek isteniyor”
Ukrayna'daki ayrılıkçı bölgelerde yapılacak olan referandum, uluslararası hukuka göre geçersiz. Tüysüzoğlu, Kosava'nın bağımsızlığının referans alınmak istendiğini ancak sadece işgalin perdelenebileceğini belirtiyor.
“Benzer durumda olan çatışmalı bölgelerde de bu emsalin işletilmesi halinde uluslararası politikada kaosun artacağı vurgusuyla bunu ortaya koymuştu.
İşte, şimdi Ukrayna’da yaptığı ve daha önce Kırım özelinde de uyguladığı referandumlarla tek taraflı olarak ilerleme metodu, Kosova’daki sürece referansla ortaya konuyor.
Fakat tabii ki, her örnek olay kendi içerisinde değerlendirilmek zorundadır. Ukrayna’daki işgali perdelemek amacıyla atılan bu adımın uluslararası hukuk nezdinde herhangi bir geçerliliği yoktur.”