Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Daily Sabah gazetesinde yayımlanan makalesinde, 9 Haziran günü Batman'ın Kozluk ilçesinde PKK'lı teröristlerin Belediye Başkanı Veysi Işık'ın aracına ateş açtığını ve daha sonra bir jandarma kontrol noktası yakınında bomba yüklü aracı infilak ettirdiğini hatırlattı.
Belediye Başkanı Işık'ın saldırıdan kurtulduğunu ancak açılan ateş sonucu bir başka araçta bulunan 22 yaşındaki müzik öğretmeni Şenay Aybüke Yalçın'ın hayatını kaybettiğini, Uzman Çavuş Soner Fazlıoğlu'nun da şehit olduğunu anımsatan Kalın, "PKK'nın son terör saldırısı yabancı basın tarafından gözardı edildi. Türkiye'den İngilizce yayın yapan birkaç gazete dışında kimse genç bir kızın trajik ölümüyle ilgilenmedi. Çünkü yaşanan olay PKK ve örgütün Suriye kolu olan YPG hakkında anlatılanlara uymuyordu. PKK'yı aklamak ve Türkiye'ye diyalog ve müzakere çağrıları yapmak için hiçbir fırsatı kaçırmayanlar da olayı kınama veya taziye mesajı yayınlama ihtiyacı hissetmediler. Bu süreç, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar ciddi çifte standartların uygulandığı bir terör ve ikiyüzlülük çağında yaşadığımızı gösteriyor." ifadelerine yer verdi.
"Muhataplarımız ifade özgürlüğünün arkasına saklanıyor"
Kayseri'de Aralık 2016'da çarşı iznine çıkan askerlerin de bombalı saldırıya hedef olduğunu hatırlatan Kalın, şöyle devam etti:
"Örgütün Almanya ve Avusturya gibi ülkelerde yayın yapan propaganda unsurları bu saldırıyı övmüştür. Biz bu konuları Avrupalı yetkililerle konuştuğumuz zaman muhataplarımız ifade özgürlüğünün arkasına saklanmayı tercih ediyor. Ne zamandan beri terör örgütü propagandası basın özgürlüğü kapsamındadır? Batılı devletler herhangi bir bahaneyle terör örgütlerinin övülmesine izin verir mi?Tabii ki hayır. Avrupa ve ABD'de yaşanan terör saldırılarından sonra ilgili devletlerin haklı olarak güvenlik önlemlerini artırdıklarını ve vatandaşlarını teröristlerden korumaya çalıştıklarını görüyoruz.
Kuşkusuz bu önlemleri almak o ülkelerin hakkıdır ve kimse onları suçlamıyor. Fakat iş Türkiye'nin terörle mücadelesine gelince çifte standartların ve ikiyüzlülüğün devreye girdiğini görüyoruz. Kuşkusuz bu durum, geleneksel 'Şark için iyidir' anlayışının bir yansımasıdır. Avrupa merkezcilik dünya sisteminin atardamarlarında etkisini sürdürüyor. Bu yaklaşıma göre terörizm ancak Batı'nın çıkarlarına zarar verdiği zaman ciddi bir küresel sorun olarak görülüyor. Terörün çirkin yüzü başka yerlerde ortaya çıktığında ise konu önemsizleşiyor. Öte yandan bu yaklaşım ancak kendilerine zarar verir. Zira karşılıklı bağımlılığın arttığı bir çağda herkes güvende olmadığı sürece kimse güvende olamaz."
"PKK'yı aklama ve teröristler için imaj çalışması bugün de devam ediyor"
Yakın geçmişteki terör olaylarından bu dersin çıkarılması gerektiğini vurgulayan Kalın, "Son yıllarda Batı medyasında PKK-YPG teröristlerinin rol model olarak sunulduğuna şahit olduk. Ekim 2014'te bir Fransız dergisi, YPG saflarında fotoğraflanan 12 ve 14 yaşlarındaki iki çocuk askeri övdüğü için eleştirildi. Çocukların kaç yaşında olduğunu kabul eden derginin editörleri, bu çocuk askerleri etkileyici figürler olarak görüyordu. PKK'yı aklama ve teröristler için yapılan imaj çalışması bugün de devam ediyor. Mart ayında New York Times gazetesi, PKK'nın adını anmadan Türkiye'de 'seküler Kürtler' ve DAEŞ olmak üzere iki silahlı grubun faaliyet gösterdiğini yazdı. Bir başka haberde PKK terör örgütünün masum insanları öldürmek için kadın ve erkekleri kullandığı, böylece cinsiyet eşitliğine hizmet ettiği öne sürüldü." ifadelerini kullandı.
Medyanın Kozluk'ta yaşanan saldırıya yönelik duyarsızlığının endişe verici olduğunun altını çizen Kalın, makalesinde şunları kaydetti:
"Dünyanın PKK'lı teröristleri insanları öldürürken, taciz ederken veya baskı altına alırken görmek istememesi kurbanları sanal, işlenen suçları hafif kılmıyor. Üstelik aynı örgüt bugün Suriye'nin kuzeyinde bir bölgeyi kontrol ediyor ve Af Örgütü gibi kuruluşlara göre hem Kürt olmayanlara hem de kendilerine muhalif Kürtlere karşı zorunlu göç gibi savaş suçları işliyor. Tabii Batı medyası bu olayları bir şekilde okurlarına ulaştırıyor. Ancak yaşananlar hiçbir zaman örgütle ilgili genel anlatıya yansımıyor ve çeşitli medya kuruluşları veya siyasi çevreler tarafından sorgulanmıyor.
Bütün bunlar yaşanırken ekim ayında Batman'a atandığı için sosyal medya hesabına gülücükler koyan Aybüke Yalçın gibi genç öğretmenler dezavantajlı çocuklara daha parlak bir gelecek sunabilmek uğruna hayatlarını tehlikeye atmaya devam ediyor. Onların anısını yaşatmak ve çalışmalarını sürdürmek terör mücadele söyleminin ikiyüzlülüğüne karşı hepimizin ahlaki sorumluluğudur."