Yargıtay Yeni Hizmet Binası ve 2021-2022 Adli Yıl Açılış Töreni'nde konuşan Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, "Vatandaşlarımıza ve tüm insanlara adalet, özgürlük, sağlık ve refah getirmesi dileğiyle yeni adli yılı açıyorum" diye konuştu.
Yargıtay'ın 150'nci kuruluş yıl dönümü olan 6 Mart 2018'de yeni hizmet binasının temelinin atıldığını hatırlatan Akarca, 190 bin metrekarelik arsa üzerine 422 bin metrekarelik kapalı alana sahip binaların inşa edildiğini söyledi.
Yeni hizmet binasının sadece Yargıtay personeline değil yargı hizmeti alan avukatlara ve taraflara da uygun şekilde planlandığını belirten Akarca, daha önce Yargıtay'ın 6 farklı binada görevini yerine getirdiğini anımsatarak, yeni hizmet binasıyla anayasal görevin layıkıyla yerine getirilmesine ilişkin temel bir ihtiyacın giderildiğini ifade etti.
Yargıda FETÖ ile mücadele
15 Temmuz darbe girişiminin ardındaki FETÖ'cüleri himaye eden ülkelerin olduğunu söyleyen Akarca, "Türkiye 2016 yılındaki hain darbe teşebbüsünün izlerini silmek için halen yoğun çaba harcamaktadır. Darbecileri ve yandaşlarını çeşitli şekillerde himaye eden bazı devletlerin demokrasi ve hukuk anlayışı, savundukları temel değerlere tamamen ters düşmektedir" dedi.
Yeni anayasa çalışmalarına destek
Mehmet Akarca, gündemde olan yeni anayasa çalışmalarına da destek verdiklerini bildirdi. Yeni anayasa çalışmalarında hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı gibi konularda yüksek standartların belirlenmesi gerektiğine işaret eden Akarca, şöyle devam etti:
"Yeni bir anayasa hazırlanması, iktidar ve muhalefet partilerinin gündemine yeniden girmiştir. Biz de bu arayışı destekliyoruz. Türkiye'nin daha iyi bir Anayasa yapabilecek köklü bir demokrasi kültürüne sahip olduğuna yürekten inanıyoruz. Böyle bir girişimde bulunurken hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı gibi konularda yüksek standartlar hedeflenmelidir. Anayasanın teknik yönündense etik yönüne ağırlık verilmelidir. Vatandaşların doğrudan ilgi alanına girmeyen, devlet teşkilatına ilişkin detaylarla Anayasanın hantallaştırılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Anayasa, devlet organlarından da önce, vatandaşların sahiplendiği bir toplumsal sözleşme metni olarak düzenlenmelidir. Anayasa, hukuk kültürümüzün mayası olmalıdır."
"Günlük hayatta suç teşkil eden her söz ve davranış sosyal medyada da suçtur"
Son yıllarda gerçekleştirilen reform çalışmalarıyla yargıya güvenin her geçen gün arttığını belirten Akarca, halkın yargıya olan güveninin çok az olduğuna dair haber ve yorumların doğru olmadığını savundu.
"Bir kimsenin suçluluğu kesinleşmiş mahkeme kararı ile saptanmadıkça suçlu kabul edilemez" diyen Akarca, bu ilkenin insan hakları ve ceza hukuku bakımından temel bir ilke olduğunu belirtti.
Sosyal medya kullanımının sağladığı fırsatların yanı sıra bağımsızlık, tarafsızlık ve dürüstlük ilkelerinin ihlaline ilişkin riskler de taşıdığına işaret eden Akarca, yargı mensuplarının sosyal medya üzerinden siyasi, etnik, mezhepçi ve cinsiyetçi mesajlar vermemesi gerektiğini söyledi.
Yargılamayı etkileme çabalarının çoğunlukla sahte hesaplar üzerinden yapılmaya çalışıldığını ve bu konuda yasal düzenleme yapılması gerektiğini savunan Akarca, şöyle devam etti:
"Çoğunlukla sahte hesapların arkasına sığınan kullanıcıların yargısal süreçler hakkında sosyal medyada yorumlar yapması, bu anayasal ve evrensel hukuki ilkenin ihlalini kronikleştirmiştir. Bilinmelidir ki günlük hayatta suç teşkil eden her söz ve davranış sosyal medyada da suçtur. Kamuoyu gündemine taşınan hemen her soruşturmada, kovuşturmada ve bir bütün olarak yargılamalarda mahkemelere tavsiyede ve telkinde bulunulmaktadır. Bu davranışın suç olması bir yana, yargının işleyişine ciddi zararlar verdiği de ortadadır. Kamuoyunun demokratik hak arayışlarına, duyarlılıklarına sonuna kadar saygı duyuyoruz. Ancak, hukuk atmosferini zehirleyen bu yaygın ve güncel problem ciddiye alınmalı, yapılacak yasal düzenlemelerle çözüme kavuşturulmalıdır."