Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nı (FETÖ/PDY) ilk kez "silahlı terör örgütü" kabul eden Erzincan Ağır Ceza Mahkemesinin kararının onanmasını istedi. Yargıtay'ın 16. Ceza Dairesinin yerel mahkeme kararını onaması halinde FETÖ/PDY'nin "silahlı terör örgütü" olduğu yargı kararıyla da tescillenecek.
Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığınca FETÖ/PDY'nin Erzincan'daki faaliyetlerinin deşifre edilmesine yönelik yapılan çalışmalar kapsamında, 2009'da dönemin Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı olan CHP İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner ile eski 3. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Saldıray Berk'in de aralarında bulunduğu 14 sanık hakkında açılan "Ergenekon" davasına ilişkin soruşturma başlatılmıştı.
Soruşturma kapsamında, söz konusu davada "gizli tanık" sıfatıyla yalancı tanıklık yaptıkları iddia edilen eski İliç Cumhuriyet Savcısı Bayram Bozkurt ile Serkan Zirek ve Ahmet Koç hakkında "FETÖ/PDY terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek, yalancı gizli tanıklık yapmak, hürriyeti tehdit" suçlamalarıyla dava açılmıştı. Mahkeme, sanıklar Serkan Zirek'e 20 yıl, Ahmet Koç'a ise 6 yıl 3 ay hapis cezası vermişti.
Erzincan Ağır Ceza Mahkemesinin 16 Haziran 2016'da bu kararının gerekçesinde, FETÖ/PDY'nin "silahlı terör örgütü" olduğunun kabul edilmesi gerektiğine yer verilmiş, böylece örgütün silahlı terör örgütü olduğu ilk kez mahkeme kararına girmişti.
Dosya Yargıtay'da
Kararın temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına geldi.
Başsavcılık, kararla ilgili tebliğnamesini hazırlayarak, davaya bakacak Yargıtay 16. Ceza Dairesine gönderdi.
Tebliğnamede, Erzincan Ağır Ceza Mahkemesinin kararının onanmasını istendi. Bağlayıcılığı bulunmayan tebliğnamedeki istemle ilgili son kararı Yargıtay 16. Ceza Dairesi verecek. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin yerel mahkeme kararını onaması halinde FETÖ/PDY'nin "silahlı terör örgütü" olduğu yargı kararıyla da tescillenecek.
Tebliğnamede, terör ve terörizm tanımı yapılarak, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun ilgili maddelerine yer verildi.
FETÖ/PDY ile ilgili Milli Güvenlik Kurulu kararlarına da değinilen tebliğnamede, örgütün "ulusal güvenliği tehdit eden legal görünümlü illegal yapı" tanımlamasıyla Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne girdiği vurgulandı.
Böylece hukuki mücadelenin çerçevesinin çizildiği anlatılan tebliğnamede, örgütle mücadele stratejisinin ayrıntılarının değerlendirildiği, örgütün Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne tehdit olarak işlenmesi için tavsiye kararı alındığı hatırlatıldı.
Tebliğnamede, FETÖ/PDY'nin kuruluşu, kurucuları, lideri, amacı, stratejisi, eylemleri, Türkiye'de ve Türkiye dışında, Türk vatandaşları ya da Türkiye Cumhuriyeti kurum ve kuruluşlarına karşı işlenen eylem ve faaliyetlerinin nelerden ibaret olduğuna ilişkin İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğünce hazırlanan bilgi notu da yer aldı.
Örgütün 1999'da Ankara Emniyet Müdürlüğünün bir çalışmasında tespit edilen hiyerarşik yapısına yer verilen tebliğnamede, örgütün hiyerarşik yapısının bugün gelişerek daha karmaşık bir hal aldığı anlatıldı.
"2000'de suçlu bulundu ancak..."
Fetullah Gülen hakkında, 2000 yılında Ankara 2 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesinde açılan davaya değinilen tebliğnamede, davada Gülen'in suçlu bulunduğu ancak kararın kesin hükme bağlanmasının ertelendiği belirtildi.
Terörle Mücadele Kanunu'nda yapılan değişiklik sonrası yeniden inceleme ve beraat talebinde bulunulması üzerine Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin, 5 Mayıs 2006'da Gülen'in beraatına oy birliğiyle karar verdiği hatırlatılan tebliğnamede, kararın Yargıtay 9. Ceza Dairesince de onandığı ifade edildi.
Tebliğnamede, dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın beraat kararına yaptığı itirazın ise Yargıtay Ceza Genel Kurulunca 2008'de oy çokluğuyla usul yönünden reddedildiği bildirildi.
"FETÖ çatı", "MİT tırlarının durdurulması", "paralel yapı soruşturması kapsamındaki tutukluların serbest bırakılması" iddianamelerinden alıntılar da yapıldı.
Tebliğnamede, örgütün silahlı terör örgütü olup olmadığı konusundaki değerlendirmede, Anayasa ve yasalarda ortaya konulan normlar ve istikrar gösteren yargısal uygulamaların esas alındığı belirtildi.
Anayasa'nın 14. maddesindeki temel hak ve hürriyetlerin, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde yorumlanamayacağı vurgulanan tebliğnamede, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde de hakların kötüye kullanılmasının yasaklandığı kaydedildi.
Tebliğnamede, Milli Güvenlik Kurulunun 30 Ekim 2014 tarihli kararında FETÖ/PDY'nin, "milli güvenliği tehdit eden, kamu düzenini bozan, iç ve dış legal görünüm altında illegal faaliyet yürüten paralel yapılanma" olduğu kanaatine varıldığı, 29 Nisan 2015 tarihli kararında, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne tehdit olarak işlendiği, 26 Mayıs 2016 tarihli kararında ise "milli güvenliği tehdit eden bir terör örgütü" olarak kabul edildiği hatırlatıldı.
Emniyet Genel Müdürlüğünün 31 Aralık 2015 tarihli bilgi notunda, FETÖ/PDY'nin cebir, şiddet ve diğer yasal olmayan yönetmeleri de kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmak veya görevini yapmasını engellemek, devlet otoritesini baskı altına almak, zaafa uğratmak, neticede devleti ele geçirmek amacında olan terör örgütü niteliğindeki örgütlü bir yapıya sahip olduğu kanaatine varıldığının ifade edildiğine işaret edildi.
TSK'nın 15 Temmuz'un ardından yaptığı açıklama
15 Temmuz darbe girişimi sonrası Türk Silahlı Kuvvetlerince hazırlanan bildiride, terör örgütünce başlatılan darbe girişiminin yurt genelinde bastırıldığının kamuoyu ile paylaşıldığı hatırlatılan tebliğnamede, açıklamaya yer verildi.
Tebliğnamede, bütün bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, örgütün 15 Temmuz günü başta İstanbul ve Ankara olmak üzere ülkenin değişik yerlerinde, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde, içinde generaller ve amirallerin de bulunduğu, subay, astsubay, uzman er ve erbaşlar ile askeri öğrenciler aracılığıyla Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmak ve Anayasal düzeni değiştirmek amacıyla eyleme geçtiği belirtildi.
Bu kapsamda, İstanbul'da Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinin silahlı terör örgütü üyelerince tank ve zırhlı araçlarla trafiğe kapatıldığı, Atatürk Havalimanı'nın tanklar aracılığıyla örgüt üyesi askerler tarafından ele geçirilerek tüm yurt ve yurt dışı uçuşların durdurulduğu hatırlatıldı.
Örgüt mensubu askerlerin stratejik öneme sahip yerlerde hakimiyet kurmaya çalıştıkları, savaş uçaklarıyla ses hızını aşarak alçak uçuş yapıp, halkı korku ve paniğe sevk ettikleri anlatılan tebliğnamede, böylece halkın meydanlara çıkmasının engellenmeye çalışıldığı aktarıldı.
Tebliğnamede, örgüt mensuplarının, milli iradeye sahip çıkmak üzere meydanlara inen halkın üzerine uzun namlulu silahlarla ateş ederek çok sayıda sivilin yaşamını yitirmesine ve yaralanmasına neden oldukları da ifade edildi.
Milli güvenliği tehdit eden bir terör örgütü
FETÖ/PDY'nin, Milli Güvenlik Kurulu tarafından Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne tehdit olarak işlenip, milli güvenliği tehdit eden bir terör örgütü olarak kabul edilen, kuruluşu, kurucuları, lideri, amacı, stratejisi ile eylem ve faaliyetleri belirlenen bir örgüt olduğu vurgulanan tebliğnamede, şunlar kaydedildi:
"Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının ana iddianamesi, MİT tırları, paralelcileri tahliye eden hakimlerle ilgili iddianamelerin içerikleri ile 15 Temmuz darbe girişimi kapsamında işlenen eylemlerin vasıf ve mahiyeti, işleniş şekli, kullanılan araçların niteliği bir bütün olarak ele alınıp değerlendirildiğinde, örgütün hiyerarşik yapıya, sıkı bir disipline, eylemli bir iş birliğine sahip bulunduğu anlaşılmıştır.
Örgüt, üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olup, silahlı olduğu, örgütün amacı, stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amaç suçu işlemeye matuf vahamet arz eden eylemleri itibarıyla 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun birinci maddesinde tarifini bulan 'cebir ve şiddet kullanarak, baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle Anayasa'da belirtilen Cumhuriyet'in niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, ekonomik düzeni değiştirmek, Türk devletinin ve Cumhuriyeti'nin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini bozmak' amacıyla kurulmuş terör örgüt niteliğinde olduğu belirlenmiştir. Amaç suça yönelik gerçekleştirilen silahlı eylemlere göre örgütün silahlı olduğu ve amaç suça elverişli eylemlerde bulunduğu anlaşılmış, bu nedenle FETÖ/PDY adlı örgütün silahlı terör örgütü olduğunun kabulüne karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır."
Tebliğnamede, Erzincan'daki "Ergenekon'da kumpas" davasının sanıklarının FETÖ çatı iddianamesinde de yer aldığı ve üzerlerine atılı suçu örgüt adına işledikleri sonuç ve kanaatine varıldığı tespiti de yapıldı.