Dünyayı kasıp kavuran koronavirüs salgını nedeniyle çok sayıda ülke farklı önlemlerle salgının kendi sınırları içerisinde yayılmasının önüne geçmeye çalışıyor.
Koronavirüsün Çin’de görüldüğü andan itibaren sürece sıkı şekilde dahil olan ve art arda tedbirler alan Türkiye, son yapılan düzenlemelerin ardından kafe, restoran, bar, nargile içilen mekanlar, internet kafeler gibi vatandaşların topluca bulunduğu yerleri geçici olarak kapattı.
Yasağın ardından pek çok işletmenin kurala uyduğu gözlenirken, kimi işletme sahiplerinin eskisi gibi çalışmaya devam etmesi ‘Kapatılma yasağına uymayan işletmelere ne gibi cezalar verilebilir?’ sorusuna neden oldu.
İstisnai durumlarda kısıtlama yapılabilir
Konuyu değerlendiren avukat Sibel Yılmaz, Anayasa’da temel hak ve hürriyetlerin belirlendiğini ve koruma altına alındığını hatırlattı.
Ancak yaşanan durumun istisnai bir süreç olduğunu belirten Yılmaz, “Mevcut durumda olduğu gibi toplum sağlığı/genel sağlığı korumak amacıyla devlet erki tarafından alınacak tedbirleri uygulamak amacıyla ve kanunla düzenlenmek şartıyla temel haklar belli ölçüde kısıtlanabilir” bilgisini paylaştı.
Hapis cezasına kadar gidebilir
Yetkili mercilerin, ‘1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’ kapsamında ve ‘devlet genel sağlık politikası’ doğrultusunda gerekli önlemleri alabileceğini anlatan Yılmaz, şöyle devam etti:
“Kafe, restoran, nargile içilen mekanlar gibi insanların kalabalık biçimde bir arada bulunduğu yerlerin kapatılmasına dair yayımlanan genelge ile toplum sağılığını koruma tedbirleri kapsamındaki önlemlere aykırı davranan işletmelere idari para cezası uygulanabilir. Para cezasında Kabahatler Kanunu uyarınca ‘emre aykırı davranış’ nedeni gerekçe olacaktır.
Ancak işletmelerin para cezasının yanı sıra hapis cezası alması da yasalara göre mümkün. Belli şartlar altında Türk Ceza Kanunu 195. maddesi uyarınca ‘bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranma’ suçu nedeniyle işletme sahipleri 2 aydan 1 yıla kadar hapis cezası istemi ile karşılaşabilirler.
Yine Umumi Hıfzıssıhha Kanunu hükümleri kapsamında da devlet otoritesi tarafından alınan önlemlere uymaması halinde öngörülen benzer idari cezalar mevcut.”
Avukat Sibel Yılmaz, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’nin de olağanüstü bir dönemden geçtiğinin altını çizerek, “Kanunlarımızda halihazırda yer alan bu düzenlemelere ilaveten Kovid-19 özelinde çıkartılacak yasal düzenlemelerle tedbirlerin etkin ve hızlı biçimde uygulanmasını sağlayacak özel yaptırımlarla karşılaşmamız da beklenmelidir” dedi.
“İşçilerin durumu biraz karmaşık”
İşletmelerin kapanmasının ardından oradaki işçilerin hukuk önündeki haklarına da dikkat çeken Avukat Yılmaz, “Masa başı çalışanlar işlerini evden de yürütebilir. Ancak makine başında çalışan ya da sahada yapılan iş ve işletmelerde görev alan vatandaşlar için durum farklı” bilgisini paylaştıktan sonra şunları söyledi:
“Ancak çalışma şekli ne olursa olsun Covid-19 vakasının gerek dünyada gerekse ülkemizdeki seyri hem çalışanlar hem işverenler için zorlayıcı nedendir. Başka bir anlatımla işveren işçiyi çalışması için zorlayamayacağı gibi, işçi de işvereni kendisine iş verilmesi noktasında zorlayamaz.
İlk etapta yıllık izin kullanımı iyi bir çözüm olabilir
Böyle bir durumda hem işveren hem çalışanların karşılıklı sağduyu ile hareket etmeleri, iki tarafın da menfaatine olacaktır. Akla gelen ilk çözümlerden biri işçilerin hak edilmiş ve ancak kullanılmamış yıllık izinlerinin kullandırılması olabilir. Hak kazanılmış izinler yoksa izin borçlanması diğer bir seçenek olarak düşünülebilir.
Her bir işletmenin faaliyet alanına göre farklı önlemler alması da mümkün olabilir; asgari sayıda personel ile küçük gruplar halinde kısa süreli çalışma düzenine geçmek gibi. En nihayetinde ücretsiz izin uygulaması devreye girebilir, ancak böyle bir durumda dahi işverenin çalışanına SGK primi ödeme yükümlülüğü devam edecektir.”
Yılmaz ayrıca, iki tarafı da ciddi biçimde etkileyecek bu sorunlar nedeniyle işçi ile işverenlerin iş sözleşmelerini karşılıklı anlaşma ile revize etmeleri veya ülkemizde son iki yılda yaygın biçimde kullanılan arabuluculuk yoluyla bu zor dönemde her iki tarafın da en az zararla çıkmasını sağlayacak ortak anlaşma zeminini bulmasının fayda sağlayacağı görüşünü paylaştı.