AK Parti Genel Başkan Danışmanı Yasin Aktay, Bartın Üniversitesi tarafından Kutlubey Kampüsü'nde düzenlenen "Göç, Şehir ve Üniversite" konulu konferansta konuştu.
Aktay, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesine ilişkin ülkenin önemli bir gündemi bulunduğunu, Türkiye'nin, hatta dünyanın bu konuyu konuştuğunu söyledi.
"Vahşet bir öldürme biçimi, korkunç bir vahşet"
Dünyaca ünlü, kendisinin de değerli bir dostu olan Kaşıkçı'nın, insani ve evlilik durumu için evraklarını almaya gittiğinde Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda korkunç bir muameleye maruz kalarak öldürüldüğünü anlatan Aktay, "Öldürülme biçimi zaten basından izliyorsunuzdur, vahşet bir öldürme biçimi, korkunç bir vahşet. Dünyada böyle bir şey olabilir mi, insan insana böyle bir şey yapabilir mi? Hele 21. yüzyılda böyle bir şey olabilir mi? Resmi bir mekanda, bir ülkenin diplomatik dokunulmazlığının olduğu bir ortamda, ülkesine hizmet etmek üzere kurulmuş bir ortamda böyle bir iş olabilir mi?" diye konuştu.
"Dayanaklarımız tam, tüm verilerimiz sağlam"
Söz konusu olayın, hem oluş biçimi, hem olayı yapan failler dolayısıyla dünyada büyük yankı bulduğuna işaret eden Aktay, şöyle devam etti:
"Çünkü olayı yapan ülke, dünyada milyarlarca, yüz milyarlarca dolar parayı sırf kendi kötü imajını düzeltmek için harcıyor, uğraşıyor. Amerika'da yaptıkları lobi faaliyetleriyle istedikleri ülkeyi rezil edebiliyorlar, istedikleri ülke aleyhine istedikleri propagandayı yapıp onu rezil ve kötü bir durumda gösterebiliyorlar. İstedikleri ülkeyi de gayet iyi bir ülke haline getirebiliyorlar. Maalesef son zamanlarda Türkiye'nin imajını bozmaya yönelik bir sürü propaganda duyarsınız. Amerika'da bir sürü lobi faaliyetleri, bir taraftan bizden kaçan FETÖ'cü teröristlerin yaptıkları faaliyetler bunlar. Ama bir taraftan da aynı iş birliği çemberi içerisinde Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan'daki bir yapının bu işin arkasında olduğunu çok net bir biçimde biliyorduk."
"15 kişiyi kim yönlendirdi?"
Aktay, Kaşıkçı cinayetinin bilinmeyen bir yönünü açmak istediğini ve olayın hep "Kaşıkçı'ya cinayet" ölçeğinde ele alındığını belirterek, "Şimdi ben bir komplo teorisi yapacağım ama dayanaklarımız tam, tüm verilerimiz sağlam." dedi.
Dünyada komplo kuranların ve şer odaklarının bulunduğunu vurgulayan Aktay, bu odakların işlerinin fitne olduğunu dile getirdi. Aktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye aleyhine şu anda işi, gücü fitne çevirmek olan birtakım komplo odakları var. Ama onların faaliyetlerini enselemek lazım. Nitekim şu anda enseledik. Şu anda komplo yapılmak istendi Türkiye'ye. Hedef Kaşıkçı falan değildi. Bir taşla 10 kuş vuracaklardı, biri de Kaşıkçı olacaktı. Ama asıl hedef Türkiye'ydi. Sayın Cumhurbaşkanımızın süreci idare etme biçimi gerçek bir siyaset dehalığı. Bir kriz var ortada ve bu krizi nasıl idare edelim? Bu uluslararası ilişkiler dersinde tez konusu yapılsa yeridir. Çok incelenmesi gereken bir hadise. Çünkü uluslararası boyutları olan bir kriz var ve bu kriz nasıl idare edilir? Netice itibarıyla biz adalet talep ediyoruz. Adalet talep ederken de kimseyi töhmet altında bırakmıyoruz.
15 kişi var, kullandıkları araçlar devlet araçları. Devletin uçaklarıyla çıkmış gelmişler. Hepsi de devlet görevlisi. Bir devlet görevlisi kendi başına iş yapamaz. Mutlaka yönlendiren biri var. O zaman kim yönlendirdi? Çok basit bir soru. 'Kim yönlendirdi?' sorusunu sormak uluslararası krize yol açacak bir soru olmasa gerek. Biz bunu talep ediyoruz. Mesela, Sayın Cumhurbaşkanımız bunu talep etti, 15 kişiyi kim yönlendirdi? Ceset nerede, cesede ne yaptınız? Netice itibarıyla itiraf da edildi. Bir defa en başta her şeyiyle inkar edilen bir vaka. Önce 'arbede' dediler, tabii buna kimse inanmadı. Karşısında 15 tane izbandut gibi adam var. Nitekim birçok şey aydınlandı. Öbür taraf itiraf etti ki 'Evet, biz öldürdük. Hem de hazırlık yaparak."
"Bu işi kim planladıysa kendi kendini vurmuş oldu"
"Suçlular kimlerse cezalandırılacak." diyenlerin en başta zanlı durumuna düşen, emri verme ihtimali en yüksek olan insanlar olduğunu dile getiren Aktay, "Onlar söylemeye devam ediyorlar. Şu anda geldiğimiz nokta iyi bir nokta. Suç itiraf edilmiş, tetiği kimin çektiği biliniyor. Tetiği birilerinin çektirmiş olduğu da kesin, onda da bir şüphe yok. Bu sefer tetiği kimin çektirdiği sorusu var. Plan bahsedilenden daha büyük bir plan. Sadece Kaşıkçı'nın öldürülmesi planı değil. Kaşıkçı'yı öldürmenin ötesinde." değerlendirmesini yaptı.
"Kaşıkçı, konsolosluğa girdiğinde nişanlısı onu dışarıda bekliyor olmasa ki içeridekilerin bundan hiç haberi olmadığı, bunu hesaba katmadıkları çok açık, kimsenin projektörü konsolosluğa tutmak aklına gelmezdi." diyen Aktay, sözlerini şöyle tamamladı:
"Çünkü bunun uluslararası ilişkilerde bir maliyeti olur. Ne olacaktı? İstanbul kazan, bütün dünya istihbaratı kepçe, Kaşıkçı'yı arıyor olacaktı. Ortaya çıkacak hikaye, 'İstanbul Sultanahmet'te turistler kayboluyor.' Şu anda bizim hesap sorduklarımız, bize şöyle hesap soracaktı; 'O üzerine titrediğimiz, dünyaca ünlü, hepimize ışık tutan Kaşıkçı nerede?' Onu öldürenler bize onun nerede olduğunun hesabını soracaklardı. Plan buydu. Bu Türkiye'ye neye mal olurdu? Şu anda zaten ekonomik sıkıntı içindeki ülkede ciddi bir krize dönüşebilirdi. Dünyada Türkiye'nin güvenilirliği, meşruiyeti sorgulanırdı. Şu anda bu işi kim planladıysa kendi kendini vurmuş oldu, kazdığı kuyuya düşmüş oldu. Bu olayın içerisinde tabii ki Türkiye mağdur edilmek istenirken müthiş bir saygınlıkla ve prestijle çıkmış oluyor. Böyle bir olayı Sayın Cumhurbaşkanımızın soğukkanlı, bilgeliğiyle ele alması Türkiye'ye bütün dünyada bir prestij kazandırmıştır."
Kaynak: AA