Çok Bulutlu 4.2ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Gündem
TRT Haber 27.05.2022 21:59

Yassıada süreci: Naaşlar 29 yıl sonra teslim edildi

Yassıada yargılamalarının hemen ardından idam edilen Menderes, Polatkan ve Zorlu'nun naaşları 29 yıl İmralı adasında kaldı. İade-i itibar verilmesi hiç de kolay olmadı. İşte naaşların, Topkapı Anıt Mezara naklinin hikayesi...

Süreç Yassıda'da başladı. İmralı'da kurulan dar ağacıyla da sona ermedi. Başbakan Adnan Menderes ve Bakanlar Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın naaşları ailelerine teslim edilmedi.

Ailelerin naaşlar konusundaki mücadelesi ise tam 29 yıl sürdü. İdamların ardından Menderes ailesi, cenazeyi almak için harekete geçti.

Talep reddedildi ve Hıfzıssıhha Kanunu gerekçe gösterildi. Cenazenin taşınması için 5 yıllık süre şartı vardı.

Adalet Partisi 1965'te tek başına iktidara gelmesiyle ülkenin siyasi atmosferi değişti. Önce Demokrat Partililere af getirildi.

Daha sonra cenazelerin ailelere teslimi gündeme geldi ve Adalet Bakanlığı çalışma başlattı.

İzin iptal edildi: NATO gerekçe gösterildi

25 Eylül 1967'de izin çıktı. Adnan Menderes ve Hasan Polatkan'ın naaşları Eyüp Mezarlığına, Fatin Rüştü Zorlu'nun naaşı ise Fatih'teki aile kabristanlığına defnedilecekti.

1967'nin Kasım ayına girerken ülkede hava birden değişti. Cenazelerin taşınacağı belirlenen 3 Kasım 1967'den önce Türk Silahlı Kuvvetlerinde alarm verildi. Alarmın sebebinin NATO olduğu açıklandı.

Ancak hükümet bunun bir mesaj olduğunu değerlendirdi ve cenazeler konusunda geri adım attı. Aileler de tepki gösterdi, cenazeleri teslim almaktan vazgeçti. Hazırladıkları bildiri gazetelerde yayınlandı.

Kabirlerin gündemde kalacağının düşünüldüğünü belirten Eski Sağlık Bakanı Bülent Akarcalı, kararı ''Şimdi neden ailelere teslim edilmedi? Ailelere teslim edildiği takdirde o kabirlerin sürekli ziyaretle, şunla buna hani ilahlaştırılacağı ve sürekli gündemde kalacağı düşünüldü" diye yorumladı. 

1974'te yeniden gündeme geldi

Cenazelerin ailelere verilmesi konusu 1974'te bir kez daha gündeme geldi.

Başbakan Bülent Ecevit'ti. Ailelere teklif götürüldü ve siyasi rakibinin bu hamlesi Süleyman Demirel'i kaygılandırdı. Demirel, teklifin kabul edilmemesini istedi. Aileler de ikna edildi, teklif reddedildi.

Akarcalı, ''Yani 70'li onlar zaten çok sorunlu geçti. Sürekli koalisyonlar vesaireler ve bir de bu gibi bir sorunla uğraşılmak istenmedi. Sebebi de dediğim gibi yalnız tabii ki silahlı kuvvetler değil, bu konuda silahlı kuvvetlerin de arkasında duran bir yargı vardı. Bir akademik dünya vardı, bir bürokrasi vardı. Onu da unutmamak lazım" diye konuştu.

1987'de Resmi Gazete'de yayımlandı

Konu yıllar sonra 22 Mayıs 1987'de bu kez Meclisin gündemindeydi. Genel kuruldaki görüşmelerde kanun kabul edildi. 6 Haziran 1987'de Resmi Gazetede yayımlandı.

Cenazelerin nakledileceği yer ise net değildi. Ayrıca devlet töreni yerine "tören yapılarak defin edilmesi" ibaresi yer alıyordu.

Başbakan Özal şu açıklamarda bulunmuştu:

''Herhangi bir problem yoktur siz eğer cenazeleri alma talebinde bulunursanız biz bunun için gerekli her türlü kolaylığı gösteririz. Çok da güzel bir merasim yaparız."

Aileler devlet töreni istedi

Aileler devlet töreni istiyordu. O yüzden cenazelerin taşınması yine gerçekleşmedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde Nisan 1990'da çıkarılan kanunla mesele çözüme kavuştu. Bakanlar kurulunun uygun göreceği bir yere defin gerçekleşecekti. Üstelik naaşlar devlet töreni ile nakledilecekti. İlerleyen yıllarda yasa iadeiitibar yasası olarak hatırlanacaktı.

Anıt mezar için çalışmalar mayıs ayında başladı. Eyüp ilçesi Topkapı-Edirnekapı yolu doğusunda kalan alana nakledilecekti. Anıt Mezarın inşaatına başlandı ve 200 işçi gece gündüz çalıştı.

Cenazelerin nakli ailelerde de sevinçle karşılandı

Truva feribotu naaşları almak için 15 Eylül gecesi İstanbul Sarayburnu rıhtımından ayrıldı.

Kalabalık Aydın Menderes'i uğurluyordu. İlgiden dolayı bota binmek kolay olmadı. 

İmralı Değirmentepe'deki mezarlığa aileler ve yetkililer ulaştı. Dualar edildi. Mezarların açılması için tutanak tutuldu.

Naaşlar yeniden kefenlendi ve Türk bayrağına sarılı tabutlara konuldu.

Asker ve polislerin omuzlarındaki tabutlar törenle Truva feribotunda bulunan cenaze araçlarına koyuldu.

İstanbul tarihi güne hazırdı. Sarayburnu rıhtımı hareketliydi. Naaşlar önce Aksaray'daki Muratpaşa Camiine götürüldü.

Cumhurbaşkanı Turgut Özal da törene katıldı, cenaze namazları kılındı ve Ardından kortej yola çıktı.

Naaşlar Anıt Mezar'daki tören yerlerine konuldu. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Menderes, Zorlu ve Polatkan'ın aileleri Anıt Mezara çelenk koydu, saygı duruşunda bulundu.

Kamera: Sefa Bakış

Kurgu: Kaan Alp Atasoy

ETİKETLER
Sıradaki Haber
Cumhurbaşkanı Erdoğan Azerbaycan'a gidecek
Yükleniyor lütfen bekleyiniz