Savunma sanayii çevreleri için yılın en hareketli dönemlerinden birine ev sahipliği yapıyoruz… Pandemi nedeniyle geçen sene dijital olarak düzenlenen Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı (İDEF), bu yıl kapılarını konuklarına açmak için gün sayıyor. Sektör hareketlenmişken kimi kurumların yayımladığı belgeler heyecanı daha da artırıyor.
Savunma Teknolojileri Mühendislik A.Ş. (STM) Deniz Projeleri belgesini yayımladı ve sektörü yakından takip edenlerin merakla beklediği bir gelişme de kamuoyuyla paylaşıldı.
Belgede STM500 isimli bir mini denizaltı projesinin tasarımlarına ve sahip olması beklenen özelliklere yer verildi. Biz de bu alanda çok değerli işlere imza atan Savunma ve Denizcilik Araştırmacısı Kozan Selçuk Erkan’ı aradık ve mini denizaltı üretiminin Ankara için neden önemli olduğunu konuştuk.
STM 500 mini denizaltının özellikleri
Kozan Selçuk Erkan’ın anlattıklarına geçmeden önce söz konusu platformun bazı özelliklerinden kısaca bahsedelim…
Platform, 18 kişilik mürettebata ek olarak 6 kişilik Özel Kuvvetler ekibi ile 30 gün boyunca görev yapabiliyor. Boyu 42 metre, yüksekliği 8,5 metre olan mini denizaltı 4 atışa hazır torpido kovanı ile toplamda 8 ağır torpido ve güdümlü füze atış gücüne haiz.
Denizaltı harbi, özel harekat, istihbarat, gözetleme ve keşif, mayın harbi, sığ su operasyonları ve insansız su altı/hava araçları operasyonlarına imza atabilecek STM 500’in dalma derinliği 250 metrenin üzerinde.
Platformun özelliklerini saydıktan sonra baştaki sorumuza geri dönelim ve mini bir denizaltının Türkiye’ye nasıl bir imkan ve kabiliyet kazandıracağının izini sürelim…
Ülkemizin beceresini göstermesi açısından önemli
Savunma ve Denizcilik Araştırmacısı Kozan Selçuk Erkan, halihazırda Türk Deniz Kuvvetleri tarafından kullanılan denizaltıların dalmış vaziyette 1100 ila 1600 ton deplasmana sahip olduğunu söylüyor. Üretimleri devam eden Reis sınıfı denizaltıların ise dalmış vaziyette 2000 tonun üzerinde deplasmana sahip olması bekleniyor. STM500 ise yaklaşık 540 ton deplasman değerine sahip.
Projeyi ‘Ülkemizin denizaltı tasarımında ne kadar beceri kazandığı göstermesi bakımından gerçekten çok önemli bir atılım’ sözleriyle tanımlıyor Erkan.
Bir denizaltının su altında bıraktığı iz ile büyüklüğünün doğru orantılı olduğunu öğreniyoruz Kozan’ın anlattıklarından. “Daha büyük denizaltı daha uzun menzil ve kabiliyetler demek olabilir ama büyük denizaltının gizlenmek için büyük denizlere ihtiyacı vardır” diyerek, bu alana uzak olan okuyucuların kafasındaki resmi netleştiriyor.
Ege ve Akdeniz’de çok önemli bir çarpan gücü olacak
Türkiye’nin Mavi Vatan’da kullanacağı sistemlerin Ege ve Akdeniz’deki dengelere etkisi hep merak edilir. Biz de mini bir denizaltının söz konusu alanlarda nasıl bir fotoğraf ortaya koyacağını anlatmasını istiyoruz Kozan Selçuk Erkan’dan:
“Ege Denizi, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs görece sığ denizler... Ama daha önemlisi deniz yapısı bakımından oldukça inişli çıkışlı bölgeler. Yani küçük bir denizaltının kıyı savunması ya da bölgesel alanda operasyon yapıp tekrar gizlenmesi için ideal…
Türkiye’nin sadece uzun menzilli, çok gelişmiş özelliklere sahip denizaltıları üretmesi yeterli değil. Bunun yanı sıra kıyı bölgelerin savunmasında ve özellikle sığ su altı coğrafyasında görev yapabilecek milli imkanlarla üretilmiş platform ihtiyacımız var. STM 500, bu ihtiyacımız için oldukça değerli.
Maliyeti daha düşük olacak bu tarz bir denizaltı tasarlamak ve yapmak gayet akıllıca bir hamle. Bu kapsamda yerli ve milli mini denizaltıların bilhassa az önce bahsettiğim yerlerde çok önemli bir çarpan etkisi yaratacağı inancındayım."
Alt sistemleri kolayca yapabilirsiniz
STM 500’ün katkılarını anlatan Erkan, mevcut denizaltı projelerinde nasıl bir durumda olduğumuza dair de önemli bilgiler paylaşıyor. Anlattıklarına göre, halihazırda bu ihtiyacımızı görece biraz daha küçük olan Ay sınıfı denizaltılarıyla karşılıyoruz.
Ancak bu denizaltıların hem yaşlı hem de yaptıkları görev için biraz daha büyük ölçülerde kaldığına dikkat çekiyor Erkan ve “Bununla beraber faydalı ömürlerini doldurmaya başladıkları için emekliye ayrılıyorlar. Bu denizaltılardan oluşacak boşluğu açık denizlerde yeni REİS sınıfı ile dolduracağız. Sığ sularda ise Reis sınıfına destek olarak STM500 çok büyük bir güç çarpanı olacak” görüşünü paylaşıyor.
Önemli bir ihracat potansiyeli var
Küçük denizaltı pazarı çok uzun yıllardır var ancak 2000’lerle birlikte değişen tehdit algıları bu platformları nispeten önemsiz hale getirmişti. Şimdi bunun bir kez daha tersine döndüğünü anlatıyor Selçuk Erkan Kozan.
Lityum iyon bataryaların gelişmesi, elektronik alt sistemlerin oldukça küçülmesi ve elektrik motorlarının verimlerinin yükselmesiyle mini denizaltılar tekrar etkin bir biçimde kullanılmaya başlanmış.
Bu bilgiden yola çıkarak yerli ve milli denizaltıların ihracat potansiyeline geçiyoruz… İtalya ve Fransa bu konuda tüm dünyaya teklif verebilecek gelişmiş mini denizaltı tasarımlarına sahip. Kozan Selçuk Erkan bu ikilinin Katar, Mısır ve Pakistan gibi ülkelere mini denizaltı ihraç etme konusunda belirli bir noktaya geldiklerini belirtiyor.
Peki ya Ankara? Mini denizaltı ihracatında uygun maliyet ve gelişmiş sistemlerin öne çıkacağı dip notuyla yanıt veriyor Erkan bu sorumuza ve “Türkiye’nin ortaya koyacağı ürün, gelişmekte olan ülkelerde başlangıç veya kıyı savunma amaçları için oldukça önemli bir ihtiyacı dolduracak. Bugüne kadar deniz platformlarında ortaya koyduğumuz başarılar ortada. Mini denizaltı için de Ankara’nın gelecek dönemde ciddi bir ihracat pazarı bulacağına eminim” görüşünü paylaşıyor.