Dünya Sağlık Örgütü, 2019'da 10 büyük sağlık sorunu arasında aşı karşıtlığını da saydı. Elbette bunun nedeni koronavirüs aşıları değil. Aşı karşıtlığının yüzlerce yıl öncesine dayanan bir tarihi var: Aşı kullanımına dair ilk yazılı kayıtlar, Çinlilerin 15'inci yüzyılda uyguladığı 'Variolasyon' tekniğine ait.
Türkler, Çinlilerden öğrendiği tekniği göç ettikleri bölgelere taşıdı. 'Variolasyon' yöntemi, Osmanlı'da da kullanılmasıyla Avrupa ve Amerika'ya yayıldı. Bu dönemde de variolasyon yöntemine özellikle dini inançlar nedeniyle karşı çıkanlar olmuştu. Ancak yöntem yerini 1796 yılında modern çiçek aşısına bırakınca, aşıya karşı şiddetle karşı çıkan grupların sayısı arttı. Vaccine yani aşı kelimesinde bulunan vacca, Latince sığır anlamına geliyor. Çünkü ilk aşı, sığır çiçeği hastalığından üretildi...
İç Hastalıkları Uzmanı Prof Dr Mustafa Çetiner'e o dönemdeki iddiaları sorduk.
"O dönemde çiçek aşısına karşı olanlar, çiçek aşısının sığır çiçeğinden geliştirilmiş olmasına atıfta bulunarak, bu aşıyı yaptıranların zaman içinde sığırlara benzeyeceklerini, yarı insan yarı sığır yaratıklar ortaya çıkacağını iddia ettiler, hatta böyle bilimsel makaleler bile yayımlandı. Bazı doktorlar bu aşıyı yapan kadınlarda sığırlara benzer kıllanma bozuklukları ve yüzünün giderek sığıra benzediğiyle ilgili, çizimler içeren raporlar yayımladılar."
Çiçek hastalığı 25 milyondan fazla insanın ölümüne yol açtı
Çiçek hastalığı, tarihte görülen en geniş yayılıma ve ölüme sebep olan bulaşıcı bir hastalık. Dünya genelinde 25 milyondan fazla insanın ölümüne sebep olduğu düşünüyor. Modern çiçek aşısı ise ölümlerin önüne geçti.
Çiçek aşısı Osmanlı Devleti'nde de uygulanmaya başlandı ve Çiçek Aşısı Nizamnamesi ile aşı olmayan kız ve erkek çocukların bir dönem okullara kabul edilmediği kayıtlara geçti. Prof. Çetiner, aşı karşıtlarının yüzlerce yıldır aynı argümanları kullandığını söylüyor.
"Bunlar şimdi size çok gülünç gelebilir ama inanın bana, pandemide yaşadığımız, insana çip takacaklar, kısırlık yapacak, on yıl sonra ne yapacağı belli değil gibi söylemlere son derece benzerlik gösteriyor."
Aşı karşıtlığının yükselişi
Aslında koronavirüs salgınından önce aşıya karşı olanların sayısı daha fazlaydı. Bunun bir nedeni de, koruyuculuğu tartışmalı olan grip aşılarıydı. Grip aşılarının sınırlı koruyuculuğu olduğu bilgisinin ilaç şirketlerince paylaşılmaması, çocuk felci, hepatit gibi aşıları da zan altında bırakıyor. Ancak gerçek şu ki, aşı olmasaydı başka bir ülkeden gelen tek bir çocuk felci vakası bile hastalığın yeniden yayılmasına yol açabilir.
Aşı karşıtlığının tırmanmaya başlamasıyla birlikte dünyada kızamık vakaları ve benzeri birçok bulaşıcı hastalığın sayısı arttı. Dünya Sağlık Örgütünün 2018 verilerine göre kızamık vakaları son 23 yılın en yüksek seviyesine ulaştı.
Kızamık aşısı 18 yılda 23 milyon hayatı kurtarsa da, kızamık nedeniyle ölenlerin oranı 2016'dan itibaren yüzde 50 arttı.
Gündemde koronavirüs aşılarına karşı ülkelerin uyguladığı yaptırımlar var. Her ne kadar bazı ülkeler bu yola başvursa da, Prof. Dr. Mustafa Çetiner, aşı karşıtlığının yüzlerce yıl öncesine dayanan tarihinin, zorlama yöntemlerinin işe yaramayacağını gösterdiğinin altını çiziyor:
"İngiltere Birmingham'da çiçek aşısının zorunlu tutulması, çocuklarına çiçek aşısı yaptırmak istemeyen ailelerin tutuklanması üzerine belki de tarihin en büyük aşı karşıtı gösterisi yapıldı, Tam 100 bin kişi katıldı bu gösteriye ve daha sonra aşıların aslında zorlayıcı bir şekilde yapılmaması ve insanları ikna ederek uygulanmasıyla ilgili geniş bir konsensus oluşturuldu. Günümüzde pandemide de bu hoşgörünün artık sınırlarının da giderek zorlandığı görülüyor ve birçok ülke aşılarla ilgili çok ciddi önlem ve yaptırımlar uyguluyor. Görünen o ki aşı karşıtlığı bütün sağlık tarihinde olduğu gibi bundan sonra da bize sorun olmaya devam edecek. Ama biz bilimin yolundan ayrılmamalıyız bu pandeminin önündeki ve pandeminin çevrilmesindeki en büyük faktörün aşılar olduğunu unutmamalıyız."
Kamera: İlyas Umut Özacar