Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 15’i engelli bireylerden oluşuyor. Türkiye’de ise bu oran son verilere göre yüzde 7… Bu da 5 milyonu aşkın insan demek. Tüm dünyayı kasıp kavuran salgın, engellileri bir kat daha etkiledi. Ve engellerinin ağırlığına göre zorluklarla karşılaştılar… Maske, mesafe ve hijyen kurallarının üst düzeyde tutulduğu son aylarda, kimi mesafeyi sağlayamadı, kimi hijyen kurallarına uyamadı.
“Mesafeyi siz kurun, çünkü biz göremiyoruz”
Mesafe… Salgınla mücadelenin en önemli kuralı, ama mesafeye herkes uyamıyor… Doğuştan görme engelli Murat Dirice de onlardan sadece biri…
“Ne kadar maskemizi taksak da, dezenfektanları kullansak da, sokakta özellikle toplu taşımada ve kalabalık yerlerde dolaşırken biz tabii görme engelli olduğumuz için sorun yaşıyoruz. Bizim karşımızdaki insanların sosyal mesafe konusunda bize dikkat etmeleri gerekiyor. Bunu da ne kadar yapıp yapmadıklarına da biz emin olamıyoruz. Biz görme engellileri yollarda gördüğünüz zaman; metroda tramvayda herhangi bir şeyde, bizim sosyal mesafeye dikkat edemeyeceğimizi göz önünde bulundursun vatandaşlarımız ve kendileri bizim olduğumuz yerde bir sosyal mesafe yaratmaya çalışsınlar."
“Dudak okumada zorluk yaşadık”
İşitme engelliler için en büyük zorluk iletişim... Zira günlük yaşantının vazgeçilmezi maskeler, bu engele sahip bireyleri daha da sessizliğe hapsetti. İşitme engelli Onur Cantimur, salgın sürecindeki deneyimlerini anlattı:
“Maskeler, dudak okumayı zorlaştırdı. Biz cihazlarımızla anlıyoruz ancak dudak okuma desteği de alıyorduk. Salgın sürecinde insanlar şeffaf maske kullanmadıkları için ne dediklerini anlamakta zorlandık. Danışmadaki görevlileri anlayalım, doktorları anlayalım, bunları anlamak istiyoruz böylece virüse maruz kalmadan kamu hizmetine erişmek istiyoruz.”
“Sadece elimi temiz tutmam yeterli değil”
Ayhan Bahçeli ise 2 yaşında geçirdiği çocuk felci nedeniyle tekerlekli sandalyeye mahkum… Bahçeli bedensel engellilerin sorunlarını şu sözlerle anlattı:
“Bizim her yaptığımız eylem, her hareketimiz tamamıyla ellerimizle oluyor. Engelli olmayan insanlar gibi ayağa kalkıp da ellerini hiçbir yere dokunmadan yürüyüp gitme şansımız yok. Ya tekerlekli sandalyeleri tutacağız, ya değnekleri tutacağız. Yerden, pis ortamlardan tekerleklere geçen bir virüs varsa otomatik olarak elime geçiyor. Elimi yıkasam bile çemberleri de dezenfekte etmem gerekiyor. Sürekli bir bulaş almamız mümkün hale geliyor. Çünkü sandalye de bizim bir parçamız ve bir bütün haldeyiz.”
“İhtiyacımız yoksa yardım etmeyin”
Engeli yüzünden dışarı çıkamayan binlerce insan bulunuyor. Ayhan Bahçeli karantina döneminde dışarı çıkamayan milyonlarca insanın, artık engellilerle daha rahat empati kurabileceği görüşünde.
“Değişik engel gruplarındaki arkadaşlarımızın evden çıkamama hali, birkaç ay içerisinde bütün toplumca deneyimlendi. Vicdanı yoğun olan bir milletiz. Bizi gördüklerinde mutlaka yardım etmek istiyorlar ama işte bu bulaş sayesinde, mesafeyi korumak adına biz istediğimiz zaman bize yardım ederlerse çok daha iyi olur. Belki hiç yardıma ihtiyacımız olmadığı bir anda bile birisinin dokunmasıyla virüs kapabiliriz ya da belki biz taşıyıcıyızdır.”
Kamera: Serhan Sevin
Kurgu: Cihan Karaahmetoğlu