Küresel çapta etkili olmaya devam eden koronavirüs, sosyal hayatta olduğu gibi iş dünyasında da değişikliklere yol açtı.
Bunların başında da hastalığın bulaşma riskini en düşük seviyede tutmak amacıyla uygulanan uzaktan çalışma sistemi bulunuyor. Daha önce bazı firmalar çalışanlarına sınırlı olarak uzaktan çalışma imkanı tanıyordu. Ancak bu süreçte, uygun olan birçok sektör ve birçok firma bu çalışma düzenine geçti.
İstanbul Üniversitesi İşletme Bölümü İnsan Kaynakları Yönetimi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar, yakın gelecekte iş dünyasında oluşabilecek koronavirüs etkilerini TRT Haber’e değerlendirdi.
“Yaşanarak tecrübe edildi”
Acar’a göre son yıllarda git gide gelişen ve yaygınlaşan bilişim teknolojileri sayesinde iş dünyasında çeşitli değişiklikler öngörülüyordu. Ancak bu değişimlerin denenmesi aşamasında özellikle işverenlerin kaygıları süreci yavaşlatsa da koronavirüs krizi gelenekselden dijitale geçişin hızlanmasında büyük rol oynadı.
“Dijitalleşmeyle birlikte bu kriz döneminde uzaktan çalışılabileceğini hem işverenler hem de çalışanlar yaşayarak gördü. Aslında birçok insan, işveren, şirket ve kuruluş her gün belli saatler arasında bütün çalışanların sabit bir mekanda bir arada bulunmasının gerekli olmadığını, en azından çalışanların çalışmalarının bir kısmını iş yeri dışında da yürütebileceğini görmüş oldu. Şu anda uzaktan çalışma ve esnek çalışma dediğimiz çalışma biçimi, geleneksel, sabit, yer, zaman ve herkesi bir araya toplama esaslarına dayanan klasik çalışma düzeninin ciddi şekilde sorgulanmasına yol açtı. Dolayısıyla ilerleyen süreçte uzaktan ve esnek çalışma düzenin daha revaçta olacağını söyleyebiliriz.“
İş dünyasında olumlu alışkanlıklar bırakabilir
Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar, daha verimli çalışma ortamlarının oluşması için işverenlere sorumluluk düştüğünü belirterek, şunları söyledi:
“Alt kültürel özelliklere yani yaşa, cinsiyete ve benzeri faktörlere göre insanların bu tür tehlikelere karşı tepkileri farklı olabiliyor. Bir kısmı daha aldırmaz tavırla karşılarken bir kısmı daha küçük bir nedenden endişeye kapılabiliyor. Dolayısıyla bu durum ister istemez bir süre çalışanları ve iş hayatındaki bazı şeyleri etkileyecek. Bunu da işverenlerin ve yöneticilerin dikkate alması gerekir. Benim dileğim şudur ki bu süreçte virüsle ilgili alınan temel önlemler başka bulaşıcılar için de davranışlarımızda bir düzelmeye yol açar ve uygulanmaya devam eder. İşverenler iş yerinde insanların kendilerini daha güvende hissedecekleri koşulları sağlamaya özen gösterme durumunda olmalılar. İnsanların dip dibe oturmaması, aralarında mesafe olması, rahatsız olan insanlara izin verilmesi gibi bu konular çalışanların beklentileri olarak daha fazla gündemde olacak. Onlar gündemde olduğu sürece işverenler de buna riayet göstermek zorunda olacaklar. Çünkü verimin bir şartı da çalışan memnuniyetini sağlamaktır. Bu da çalışan tatmini ve motivasyonunun bir birleşimi olarak herhalde motivasyon literatürüne ve eylemlerine girecektir diye düşünüyorum.”
“İşten çıkarma son çare olmalı”
Yakın gelecekte koronavirüs nedeniyle birçok sektörün ve firmanın iş hacminde daralmalar olabilir. Örneğin, normalde 100 adet satılan bir ürünün satışı 60 adede düşebilir. Bu düşüş de üretim gücünün kısılmasına sebep olur. Bu noktada işverenlerin çalışanlarını işten çıkarmak yerine başka yöntemlere öncelik vermesi gerektiğini söyleyen Acar, sözlerine şöyle devam etti:
“İşten sürekli olarak çıkarmanın bilinçli olarak sona bırakılması gerektiğini, işverenlerin bu yola son çare olarak başvurmaları gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Burada mümkün olduğu kadar ücretli ya da ücretsiz izin kullandırmak, gerekirse kısa çalıştırmak ama insanların en azından asgari geçim imkanını ellerinden almamak, açık işsiz hale getirmemeye özen göstermenin sosyal ve milli bir sorumluluk olduğunu bundan da hepimizin kazanacağını düşünüyorum. Çünkü kısa vadede açık işsizlikteki dramatik artış, öngörmediğimiz sorunlara ve maliyetlere yol açabilir. Onun için işverenler ekonomik tehlike ya da rasyonalitenin yanı sıra ahlaki, insani ve milli sorumlulukları da hesaba katarak işten çıkarmayı en sona ertelemeli. İnsanlara vefa gösteren işverenler ya da yönetimler uzun vadede kazanırlar.”