Koronavirüs salgınıyla küresel çapta mücadele sürüyor. Aşılama çalışmaları ile birlikte çeşitli önlemler ve kısıtlamalara karşın vaka sayıları artmaya devam ediyor. Türkiye’de de yükselen vaka sayıları alınan tedbir ve kısıtlamalar ile iniş trendine girerken ölüm sayılarının üç yüzü geçmesi endişe yaratıyor.
Uzmanlara göre bunun en önemli nedeni kanıksama ve rehavet. Esas tehlike de tam da bu noktada başlıyor.
“Mart ve nisan aylarındaki panik havasının olması gerekiyor”
Sağlık Bakanlığı Toplum Bilimleri Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan’a göre, yanlış bilgi kaynaklarının salgınla mücadeleye zararı büyük. İlhan, "Herkesin bulaştırıcı olabileceğinin farkına varması gerekiyor ve ister mutant olsun ister olmasın koronavirüsten korunma yolu değişmedi" diyor.
“İnsanlar riski artık çok göremiyorlar bir süre sonra bu durum kanıksanıyor. Toplumsal bir rehavet söz konusu oldu. Vaka tablosunda sayıların iyi gitmesi rehavete sebep olan unsurlardan bir tanesi. Aşının da bunda payı olduğunu düşünüyorum. İster mutant olsun ister olmasın koronavirüsten korunma yolu hiç değişmedi. Maske, mesafe ve temizlik tedbirleri hep aynı kaldı. Ağır hastalıkta aşı bize koruma sağlıyor. Geçtiğimiz yıl mart ve nisan aylarındaki panik havasının hala olması gerekiyor. Değişen bir durum söz konusu değil. Aşı etkili ama baktığınızda 20 yaşında aşı olmamış bir genç yoğun bakımda olabiliyor, 80 yaşında iki doz aşı olmuş birisi yoğun bakımda olmadan hastalığı evinde atlatabiliyor. Aşı aslında virüsten korumuyor, hastalığı ağır geçirmekten koruyor. Virüsten koruyan sosyal mesafe, maske ve temizlik.”
“Yanlış bilgi kaynakları zarar veriyor”
Salgın döneminde yalnızca Sağlık Bakanlığı, bilim adamları ve kamu kurumlarının açıklamalarına uyulması gerektiğini özellikle vurguluyor İlhan. Toplumu yanlış yönlendiren kesinliği şüpheli kaynakların mücadeleyi olumsuz etkilediğini vurguluyor.
“Yanlış bilgi kaynaklarının da bu süreçte zarar verdiğini görüyoruz. Salgın gibi durumlarda devlet organlarına, bilim insanlarına veya kamu kaynaklarına güvenmek gerekiyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) de bu görüşte. Örnek verecek olursak Sağlık Bakanlığı’nın internet sitesi. Maalesef bazıları toplumu yanlış yönlendiren, “maskeyi çıkartın, salgın diye bir şey yok” diyen insanlara güveniyorlar. Bizler bir insan hayatını kaybetmesin diye çabalar sarf ederken geldiğimiz noktada böyle durumları da görüyoruz”
“Herkesin randevusu geldiğinde aşı olması gerekli”
Aşı randevularının önemini de hatırlatan Prof. Dr. İlhan’ın bir de çağrıda bulunuyor:
“Çevremizdeki herkesin bulaştırıcı olabileceğini bilmemiz gerekiyor. Kalabalıklara girmekten kaçınmamız gerekiyor. Kalabalık olması bir etki yapıyorsa, mutant virüste bir etki yapıyorsa, ikisi bir araya geldiği zaman 2 değil 2,5-3 kat bulaştırıcılık artıyor. Vefat sayılarının yüksek olmasının sebeplerinden birisi 60 yaş ve üzerindeki bireylerin yeterli oranda aşı olmaması. 65 yaş ve üzeri her 4 kişiden 1’i aşı olmadı. Randevusu gelenin aşısını olması gerekiyor.”
"Teoriyi bilmesine rağmen pratikte farklar olduğunu görüyoruz"
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Kemalettin Aydın da vatandaşların rehavete kapılmadan mücadeleye devam etmesi gerektiğini belirtiyor. Aydın’a göre insanoğlu bu salgını yenecek. Ancak bunun için kurallara uymaktan başka şansımız yok.
“Geçtiğimiz yıl virüs az biliniyordu ve insanlar için korku unsuruydu. Artık virüsün bilinmesiyle ‘bana bir şey olmaz’ diyenlerin sayısı çoğaldı. Baştan itibaren virüs tehdidini bilmesine rağmen reddedenler vardı. Bana göre toplumun yüzde 90’ı tedbirlere uysa da yüzde 10’luk bir kesim kurallara uymadı. 1 yılı aşkın süredir devam eden salgın süreci insanları yordu. Sahada gördüğüm kadarıyla, kurallara uymayanların büyük çoğunluğunun 17-35 yaş arasındaki bireylerden oluştuğunu gözlemledik. Bilgi birikimi zaman zaman davranışlara yansımadı, bunu çok fazla göremedik. Toplumun büyük çoğunluğu maske, sosyal mesafe ve temizlikle koronavirüsten kaçınabileceğini biliyor. Ancak farklı gerekçelerle bu kurallara uyma oranı değişiyor. Teoriyi bilmesine rağmen pratikte farklar olduğunu görüyoruz.”
“İnsanoğlu salgını yenecek”
Herkesin ruhsal açıdan yorulduğunu söyleyen Prof. Dr. Aydın, insanların birbirine destek olmasının mücadelenin gücünü arttıracağını belirtiyor.
“İnsanoğlu bu salgını yenecek. Ancak virüsü yenmemiz için büyük çoğunluğun kurallara uyması gerekiyor. Aşı bağışıklığıyla birlikte salgının belini kırmak mümkün. Şu an uygulanan tedbirler, bir yarışın son düzlüğündeki kurallar. Aşı tedarikleriyle beraber yerli aşılar endişelerimizi önemli bir oranda azaltacak. Hepimiz ruhsal açıdan yorulduk. Ramazan bayramı sonuna kadar mücadelede birbirimize omuz vermemiz lazım”