Salgın tüm dünyada benzeri görülmemiş sağlık, sosyal ve ekonomik krizlere neden oldu, birçok insan psikolojik sorunlarla ilk kez karşılaştı. Sosyal izolasyonun hissettirdiği yalnızlık duygusu, hayatın genelinde değişen rutinler, gelecek kaygısı ve doğru kaynaklardan edinilmemiş kirli bilgiler gibi etkenler psikolojik sorunların temelini oluşturuyor.
Hastalığın hızla yayılması, bir dizi zihinsel sağlık problemiyle sonuçlandı.
Bu dönemde baş dönmesi, çarpıntı, nefes sıkışması ve göğüs ağrıları, uykusuzluk nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyanların sayısı da arttı.
Bunlarla baş etmekse büyük oranda kişinin elinde.
Tüm bu sorunları, sebeplerini ve nasıl önlenebileceğini konunun uzmanlarına sorduk.
Kaygı ve depresyon belirtilerinin sıklığı arttı
Ruhsal sağlık problemlerinde yaşanan artışın temelinde salgın sürecinin getirdiği koşullar olduğunun altını çizen Sancaktepe Şehit Prof.Dr. İlhan Varank Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Kliniği’nden Dr. Feride Ezgi Ünal şunları söyledi:
“Salgınla birlikte gelen sosyal izolasyonun insanlara hissettirdiği yalnızlık duygusu, okul, iş ve hayatın genelinde değişen rutinlerimiz, salgının ekonomik bedellerinin yarattığı gelecek kaygısı ve doğru kaynaktan edinilmemiş kirli bilgi gibi pek çok faktör toplum genelinde stres düzeyini artırmaktadır. Genel popülasyonda yapılan çalışma verileri de bu durumu destekler niteliktedir.
Salgın öncesi psikiyatrik hastalığı olmayan bireylerle yapılan bir çalışma verilerine göre anksiyete belirtilerinin sıklığı yüzde 33, depresyon belirtilerinin sıklığı yüzde 28 olarak bildirilmiştir. COVID-19 hastalığını geçirenlerde kaygı ve depresyon belirtileri sıklığının yüzde 55’e kadar çıkması dikkat çekmektedir.”
Tedavi gören hastalarda da kötüleşme gözlemlendi
Halihazırda bir psikolojik sorunu olan ve bununla ilgili tedavi gören hastaların da süreçten etkilendiğini belirten Ünal, “Yine salgın döneminde ruhsal hastalığı sebebiyle tedavi görmekte olan hastalarımızın hastalık belirtilerinde alevlenme ya da kötüleşme olduğu da gözlenmektedir” diyor.
Dr. Feride Ezgi Ünal, bu sorunlarla baş etmenin yollarını ise şöyle sıraladı:
“Doğru kaynaktan doğru bilgiyi yeterince alabilmek, değişen rutinlerimizin uyku düzenimizi bozmasına izin vermemek, benzer saatte yatmak benzer saatte kalkmak, iyi beslenmek, günlük egzersizler yapmak ve özellikle gevşeme egzersizleri yapmak artan stres düzeyini azaltmak için önerilmektedir. Ayrıca psikiyatrik tedavi almakta olan ve belirtilerinde kötüleşme izlenen hastaların, artan stres düzeyiyle baş etmekte güçlük çeken bireylerin psikiyatrik değerlendirme için hastaneye başvurmaları gerekir.”
“Tünelin ucunda ışık var”
Salgın döneminde yaşanan psikolojik rahatsızlıkların gençlerin hayata bakışını da olumsuz etkilediğinin altını çizen Psikiyatri Uzmanı aynı zamanda Aile ve Evlilik Terapisti olan Prof. Dr. Nesrin Dilbaz da şunları söyledi:
“Gençler daha fazla yalnız hissediyorlar, gençler daha fazla kaygılılar. Tabii ki hedefleri vardı, amaçları vardı, rüyaları vardı. Sanki bunlar ellerinden alınmış gibi kaygı ve korkuları daha yüksek oluyor. Onun için unutmayalım ki hepimiz için tünelin ucunda bir ışık var.”
Video: Ünsel Ayhan Aybek