Yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgınıyla mücadele, dünyadaki birçok ülke için farklı ilerliyor. Kaynaklar ve altyapı, ülkelerin virüsle ne kadar iyi başa çıkabileceğine dair de kritik göstergeler.
Özellikle bu süreçte elektriğe erişim ve gıda hijyeninin hayati önem taşıdığı da hatırlandı. Zira hastaneler tam kapasite faaliyette. Solunum desteğine ihtiyaç duyan COVID-19 hastaları, elektrikle çalışan bu cihazlara bağlı yaşıyor. Karantina nedeniyle evden çıkmayanlar için de elektrik tüketimi arttı. Gerek kişisel temizliğin gerekse de gıda hijyeninin önemini ise vurgulamaya gerek bile yok. Daha birkaç hafta öncesine kadar çoğu ülkede restoranlar, kafeler kapalıydı. Bu süreçte imkan bulup da evinden çıkmayan ya da evden çalışanlar yemeklerini de kendi pişirdi. Bağışıklık sistemini güçlü tutabilmek için sağlıklı beslenmenin önemi tekrar tekrar anlaşıldı.
Tabii dünyanın dört bir yanında birçok kişi sanki bu fırsatlara sahip gibi görünüyor ama sayısal olarak bakıldığında hala temel kaynaklara erişemeyen büyük bir kesim var.
Dünya Bankasının çalışmasına göre, 2018 itibarıyla dünya çapında yaklaşık 790 milyon insanın elektriğe erişimi yok. Bu, 2010'da 1,2 milyardı. Yani COVID-19 tedavisinde ciddi bir dezavantaj söz konusu.
Temiz yemek pişirme dedik. Bu da virüse karşı yardımcı olabilecek bir diğer faktör. Ancak rapor, dünyadaki 2,8 milyar kişinin temiz pişirme imkanına sahip olmadığını gösteriyor ki bu sayı da 2010'da 3 milyardı. Bunda da bir düşüş var.
Sağlıksız yiyecekler COVID-19'un yayılmasını büyük ölçüde etkileyebiliyor ve dünyanın yaklaşık yüzde 36'sının temiz yemek pişirmeye erişimi olmadığına göre, salgının yayılması diğer önleyici tedbirlere rağmen devam edebilir.
Yenilenebilir enerji de Dünya Bankası çalışmasının ana odak noktalarından biriydi. Bulgular, ilerleme kaydedildiğini ancak yenilenebilir kaynaklardan toplam küresel enerji tüketiminde 2010-2018 arasında sadece yüzde 1'lik bir fark olduğunu gösteriyor.
Elektriğe ve temiz pişirmeye erişimi olmayanlar için yenilenebilir enerji, bu temel kaynakları güvenli şekilde elde etmeleri için bir yol olabiliyor. Ancak yüksek maliyetler, son 10 yılda yenilenebilir enerji altyapısında önemli bir büyümenin önüne geçti.
Yenilenebilir enerji kaynaklarından nihai enerji tüketiminin payı 2010’da yüzde 16,3 iken, 2017’de yüzde 17,3 oldu.