Dünya neredeyse son iki yıldır COVID-19’la mücadele ediyor. Hastalığın duyulmaya başladığı günden bu yana yaklaşık 240 milyon kişi COVID-19’a yakalandı. 5 milyona yakın insan hayatını kaybetti.
Aşı çalışmaları, yeni varyantlar derken hastalıkla ilgili her gün yeni bir bilgi elde ediliyor. Bilim insanları, yaptıkları araştırmalarla COVID-19’un şifresini çözmeye çalışıyor.
Hastalığın ilk gününden bu yana COVID-19’u geçirenlerin bir kısmı 14 gün sonra rutin hayatlarına geri dönüyor. Ancak bazıları için süreç farklı olabiliyor. Araştırmalar bazı insanlarda hastalığın semptomlarının çok daha uzun süre devam ettiğini ortaya koyuyor. Uzun COVID ya da uzun süreli COVID olarak da adlandırılan bu durumdan dünyada çok sayıda insanın etkilendiği ifade ediliyor.
30’lu ve 40’lı yaşlardaki pek çok hasta etkileniyor
Financial Times yayımladığı bir haberde bu konuda İngiltere ve ABD’de yapılan araştırmalara yer verdi. Söz konusu araştırmalarda ortaya çıkan sonuçlar dikkat çekiyor.
Birleşik Krallık’ta Ulusal İstatistik Ofisi’nin (ONS) yaptığı bir araştırmaya göre, 380 bini aşkın hasta 1 yıldan fazla süredir uzun COVID’le mücadele ediyor. Yapılan farklı araştırmalarda, COVID-19 geçiren kişilerin yüzde 3 ila 37’sinin 12 hafta boyunca kalıcı semptomlara sahip olduğu ortaya çıktı.
Üstelik daha önce herhangi bir sağlık problemi bulunmayan 30 ve 40’lı yaşlardaki pek çok gencin bu durumdan ciddi derecede etkilendiği belirtiliyor. Tıp dergisi Lancet'te yayımlanan bir çalışmaya göre, vücudun 11 organ sisteminin neredeyse tamamı COVID’den etkileniyor. Hastalıkla ilişkili 203 semptom tespit edilmesi de durumun ciddiyetini gösteriyor.
ABD araştırma için 1,15 milyar dolar ayırdı
Tüm bu gelişmeler üzerine dünya çapındaki sağlık otoriteleri, uzun süreli COVID’in sırlarını çözmek için kolları sıvadı. Hastalığı araştırmak için büyük miktarda araştırma fonları oluşturuluyor. Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Araştırmaları Enstitüsü (NIHR) uzun süreli COVID araştırmalarına 50 milyon sterlin harcadı. ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri (NIH) önümüzdeki 4 yıl içinde toplam 1,15 milyar dolarlık araştırma fonu sözü verdi.
Uzun COVID’le ilgili İngiltere’de büyük bir araştırma yürütülüyor. University College Hospital’dan Melissa Heightman ve ekibinin yaptığı araştırma, hastaneye hiç yatırılmayan 4 bin 500'den fazla COVID hastası üzerinde yapılıyor.
Ekip bu araştırmayla, MRI taramaları gibi tanı testlerini analiz edecek, mevcut en az 3 ilaç tedavisinin etkinliğine bakacak ve bir semptom takip uygulaması aracılığıyla hastaların rehabilitasyon sürecini izleyecek.
ABD’de de araştırmalar büyük bir umutla sürdürülüyor. San Francisco’daki California Üniversitesi’nde uzun süreli COVID üzerinde çalışan tıp profesörü Steven Deeks, üzerinde çalıştıkları hasta grubunun, durumun temel bilmecesine cevap olabileceğini ifade ediyor.
Bir sonraki adımlarının, kalp ve akciğer sorunlarından nörolojik sorunlar ile hormon komplikasyonlarına kadar uzanan farklı semptom kümelerini analiz etmek olacağını ifade eden Deeks, “Uzun COVID, birden fazla mekanizma için her şeyi kapsayan bir terimdir” diyor.
Prof. Deeks açıklamalarını şöyle sürdürüyor:
“Çalışmalarda, biyolojinin ne olduğunu görmeye başlayacağız. Bazı hastalarda düzenli doku hasarı, bazı hastalarda inflamatuar bir hastalık, bazılarında ise otoimmün reaksiyon olabilir.”
Aşının uzun COVID’e etkisi
Aşılama çalışmaları dünya çapında büyük bir hızla sürdürülüyor. Bu aşıların uzun süreli COVID-19'a karşı koruma sağlayıp sağlamadığı da araştırılıyor. Deeks, “COVID endemik hale geldikçe, bu da en önemli soru haline geliyor” diye konuşuyor. Bazı örneklere göre, tam aşılı kişilerde inatçı belirtilerin yarı yarıya daha az görüldüğü belirtiliyor.
Bu konuda yapılan bir araştırmaya göre, Aralık 2020 ile Temmuz 2021 arasında, COVID’li 592 çift aşılı kişinin yalnızca yüzde 5'i, 4 hafta sonra semptom gösterdi. Testi pozitif çıkan 2 bin 762 aşılanmamış kişi arasında ise bu oran yüzde 11 olduğu ortaya çıktı. Araştırmacılar aşılamanın uzun süreli COVID için bir tedavi sağlayıp sağlayamayacağını öğrenmeye çalışıyor.
Yine başka bir araştırma, Yale Tıp Fakültesinde yapıldı. Yale Üniversitesi immünobiyoloji profesörü olan Akiko Iwasaki’ye göre kayıtlar, hastaların yaklaşık yüzde 30’unun aşı olduktan sonra semptomlarda bir iyileşme yaşadığını ancak yaklaşık yüzde 15’inde semptomlarının kötüleştiğini gösteriyor.
Iwasaki, “Aşı, spike proteine karşı güçlü antikor ve hafıza T-hücresi bağışıklığı üretiyor. Bu nedenle, eğer bu uzun süreli COVID’in semptomlarını değiştiriyorsa, insanlara nasıl yardım edeceğimizi daha iyi anlayabiliriz” diyor.
Türkiye’de de uzun COVID görülüyor
Dünyada milyonlarca insanı etkileyen uzun süreli COVID’in etkileri Türkiye’de de görülüyor. Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ümit Savaşçı, “Tüm sistemleri etkileyen hasarlar bırakan, bir kısmında da kalıcı olarak nitelendirebileceğimiz durumlar ortaya çıkıyor” tespiti yapıyor.
COVID-19’dan iyileşen kişilerde görülen semptomları Doç. Dr. Savaşçı, şöyle açıklıyor:
“Uzun dönemde tat ve doku kaybı, nörolojik denge kaybı, vertigo gibi etkiler görülebiliyor. Bunun dışında ülkemizde yine uzun bir dönem boyunca solunum sıkıntısı yaşayan, bunun için evde oksijen desteği alan takip ettiğimiz hastalarımız var.”
“COVID-19 sonrası diyabet olan hastalarımız var”
Uzun süreli COVID-19'da kalple ilgili sıkıntıların da ortaya çıktığını ifade eden Doç. Dr. Savaşçı, “Kardiyak aritmiler ve ritim düzenleyici cihaz takılan, kardiyolojinin takip ettiği hastalar oluyor” şeklinde konuşuyor ve devam ediyor:
“Diyaliz ihtiyacı olan, böbrek yetmezliği gelişen, nefrolojinin takip ettiği hastalarımız var. Önceden hiçbir diyabet, şeker hastalığı belirtisi olmadığı halde COVID-19 sonrası diyabet ve şeker hastalığı başlayan hastalarımız oldu. Uzun dönem yoğun kortizon kullanımına bağlı hipertansiyonu başlayanları da gördük. Yine erkeklerde kısırlık vakaları da ortaya çıktı.”
Beyin tutulumu olabiliyor
Her yaş grubunun bu durumdan etkilendiğini belirten Doç. Dr. Savaşçı, hastalığın beyin tutulumuna yol açtığında da dikkat çekiyor. Konuyla ilgili İngiltere’de yapılan bir çalışmayı örnek veriyor:
“45 bin MR üzerinden yapılan bir çalışmada, beyin hacminin küçüldüğüne, gri cevherin etkilendiğine dair veriler ortaya çıktı. Çalışmaların sonuçları henüz çıkmadı ama bizde de görülüyor. Sonuçta COVID-19’un dünya üzerindeki global etkisi herkesi kapsıyor.”
Uzun COVID’in hastalığı ağır geçirenlerde görülen bir durum olduğunun da altını çizen Savaşçı, “Hafif geçirenlerde çok belirti bu yönde olmuyor. Aşılar bu anlamda koruyor. Çünkü aşı olanlar hastalığı hafif atlatıyor” diye ekliyor.
Uzun COVID’in etkilerinin 1 yıl kadar sürebildiğini belirten Savaşçı, sözlerini şöyle noktalıyor:
“Ömür boyu kalıcı hasarlar da olabiliyor. Bu hem genç hem de ileri yaştaki hastalarda görülebiliyor. Bir hastalığa karşı altta yatan bir eğilimi varsa bunlar daha çok tetiklenmiş oluyor. Yaşla bir ilgisi yok. bu vücudun savunma hücrelerinin verdiği yanıt ve yıkımlarla ilişkilendirilebilir. Tutulan bölge ve oranlara göre değişiyor.”
Grafik: Bedra Nur Aygün