Matematik ve astronomi alanlarında Osmanlı Devleti'ne parlak bir çağ yaşatan ve 15. yüzyıla damgasını vuran Ali Kuşçu, 545 yıl önce bugün vefat etti.
Semerkant'ta dünyaya gelen Ali Kuşçu'nun babası Türkistan ve Maveraünnehir Emiri Uluğ Bey'in doğancıbaşısı Muhammed'dir.
İlk eğitimini Semerkant'ta alan Ali Kuşçu, sonrasında Bursalı Kadızade Rumi'den ve Uluğ Bey'in kendisinden matematik ve astronomi dersleri aldı.
Rivayete göre, bir türlü ilme doymayan Ali Kuşçu, Uluğ Bey ve Kadızade'den izin alamama endişesiyle gizlice Kirman'a gitti.
Orada birçok kitabın yanı sıra Nasirüddin-i Tusi’nin Tecridü’l-kelam adlı eseriyle şerhini de okuma fırsatı buldu ve daha sonra Tusi'nin eserini Şerhu't-Tecrid adıyla şerhederek Ebu Said Han'a takdim etti.
Kirman'da öğrenimini tamamlayan Ali Kuşçu, 1421'de Uluğ Bey'in kurduğu rasathaneye müdür oldu ve onun Zic (yıldızların yerlerini ve hareketlerini gösteren cetvel) isimli eserine yardım etti.
Kirman'da kaleme aldığı Hallü eşkali'l-kamer adlı risalesini sunarak, Uluğ Bey'in takdirini kazandı. Bundan sonra ilmini ilerletmek üzere Uluğ Bey tarafından Çin'e gönderildiği ve dönüşünde dünyanın yüz ölçümünü, ayrıca meridyeni hesap ettiği biliniyor.
Uluğ Bey, oğlu Abdüllatif'in ihaneti yüzünden 1450'de öldürülünce Ali Kuşçu, Semerkant medreselerindeki derslerine son verdi ve Hacca gitmek üzere Tebriz'e geldi.
Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan, Kuşçu'ya çok itibar etti ve onu Tebriz'de alıkoydu. Uzun Hasan, Osmanlılarla barış görüşmelerini yürütmek üzere elçi olarak Ali Kuşçu'yu Fatih'e yolladı. Ünlü bilgine hayran olan 2. Mehmet, kendisinden İstanbul'da kalmasını rica etti.
Kuşçu, bu daveti elçilik görevini bitirdikten sonra gerçekleştirebileceğini bildirdi ve Tebriz'e geri döndü. Bir süre sonra ise bütün ailesini alarak, İstanbul'a geri geldi.
Ayasofya'ya müderris olarak atandı
İstanbul'a dönüşünde Ali Kuşçu, Fatih tarafından görevlendirilen bir heyet tarafından sınırda törenle karşılandı. Ali Kuşçu'yu karşılayanlar arasında, zamanın uleması İstanbul Kadısı Hocazade Müslihü'd-Din Mustafa ve diğer bilim adamları da vardı.
İstanbul'a gelen Ali Kuşçu'ya 200 altın maaş bağlandı ve Ayasofya'ya müderris olarak atandı. Bu tayin, İstanbul'da astronomi ve matematik alanındaki çalışmalara canlılık getirdi. Ali Kuşçu, burada Fatih Külliyesi'nin programlarını hazırladı, astronomi ve matematik dersleri verdi.
Ayrıca İstanbul'un enlem ve boylamını ölçtü ve çeşitli güneş saatleri de yaptı. Ali Kuşçu'nun medreselerde matematik derslerinin okutulmasında önemli rolü oldu. Verdiği dersler çok rağbet gördü ve önemli bilim adamları tarafından da izlendi. Ayrıca dönemin matematikçilerinden Sinan Paşa da öğrencilerinden Molla Lütfi aracılığı ile Ali Kuşçu'nun derslerini takip etti.
Çalışmaları kelam, dil bilgisi ve matematik, astronomi yönünde gelişen Ali Kuşçu'nun astronomi ve matematik alanında yazdığı 2 önemli eseri var. Bunlardan birisi, Otlukbeli Savaşı sırasında bitirilip zaferden sonra Fatih'e sunulduğu için "Fethiye" adı verilen astronomi kitabı. Eser, 3 bölümden oluşuyor. Birinci bölümde, gezegenlerin küreleri ele alınıyor ve gezegenlerin hareketlerinden bahsediliyor, ikinci bölüm yerin şekli ve 7 iklim üzerine. Son bölümde ise Ali Kuşçu, yere dair ölçüleri ve gezegenlerin uzaklıklarını ele alıyor.
Döneminde hayli etkin olan bu astronomi eseri, yeni bulgular ortaya koymaktan çok, medreselerde astronomi öğretimi için yazıldı. Ali Kuşçu'nun diğer önemli eseri ise Fatih'e atfen "Muhammediye" adını verdiği matematik kitabı.
Ali Kuşçu, 5 Şaban 879'da (16 Aralık 1474) İstanbul'da vefat etti ve Eyüp Sultan Türbesi civarına defnedildi. Yetiştirdiği talebeler arasında torunu Mirim Çelebi ile Molla Lütfi gibi alimler de var.
Kaynak: AA
Grafik: Şeyma Özkaynak