Tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapan Anadolu topraklarında bugüne dek geçmişin izlerini taşıyan sayısız eser bulundu. Ancak kadim medeniyetlere beşiklik yapan bu topraklarda daha nice eser gün ışığına kavuşacağı günü bekliyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde yürütülen arkeolojik kazılar Anadolu'nun tarihi ve kültürel zenginliğini sergileyen önemli buluntulara ulaşmayı sağlıyor. Türkiye’nin çeşitli illerindeki ören yerleri ve su altı kazı alanlarında görevli ekipler, binlerce yıl öncesini anlamak için adeta iğneyle kuyu kazıyor. Nitekim Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, “Birçok farklı medeniyete ev sahipliği yapmış Anadolu topraklarının dört bir yanında saklı olan fakat geçmiş dönemlerde ihmal edilen kültürel mirası gün yüzüne çıkardık. Ülkemizin dört bir yanında kazı çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Kazı alanında şu anda dünyada 1 numarayız” diyerek bu çalışmalara verilen öneme dikkat çekti.
Ocak ayından yaz başına kadar gerçekleştirilen kazı çalışmalarında Antalya Aspendos’ta 2 bin yıllık Zeus ve Afrodit heykelleri, Denizli Laodikya’da tanrıça Hygieia’ya ait heykel başı, Antalya Hıdırlık Kulesi’nde sütunlu cadde, İzmir Karaburun’da 11 bin yıl öncesine ait buluntular ve Mardin Dara Antik Kenti’nde tarihi çarşı gibi birçok önemli keşif yapıldı.
Yaz ayları boyunca devam eden kazı çalışmalarında ise Mersin’in Silifke Kalesi'ndeki mezar buluntuları, Hatay'daki Aççana Höyük'te çivi yazılı tabletler ve Uşak’taki Blaundos Antik Kenti’nde Roma Dönemi’ne ait kadın heykeli gibi dikkat çekici buluntular gün yüzüne çıkarıldı.
Yaz boyunca keşfedilen arkolojik buluntulardan öne çıkanlar şöyle:
Mersin’in Silifke ilçesindeki tarihi Silifke Kalesi'nde devam eden 13. dönem kazı ve restorasyon çalışmaları sırasında önemli arkeolojik buluntulara ulaşıldı. Kazılar sırasında, Bizans dönemine ait bir yapıda antik döneme ait mezar buluntuları keşfedildi. Gözyaşı şişesi, kandil ve seramik kaplar gibi buluntular, tarihlendirme açısından büyük önem taşıyor. Ayrıca, Bizans döneminde mezar ya da yapıları düşmanlardan ve kötülükten korumak amacıyla yapıldığı düşünülen "tılsımlı mezar tableti" ortaya çıkarıldı. Çalışmalar tamamlandığında birçok tarihi dönemden izler taşıyan Silifke Kalesi'nin yeniden ziyarete açılması planlanıyor.
Hatay'ın Reyhanlı ilçesindeki Aççana Höyük'te devam eden kazılarda önemli bir arkeolojik buluntu daha gün ışığı gördü. Orta ve Geç Tunç Çağ'da Mukiş Krallığı'nın başkenti olarak bilinen "Eski Alalah"ta, MÖ 15’inci yüzyıla tarihlenen Akadca çivi yazılı bir tablet keşfedildi. Yaklaşık 28 gram ağırlığındaki 3 bin 500 yıllık tabletin bölgenin idari ve ekonomik yapısı hakkında önemli bilgiler sunduğu belirtiliyor. Tablet, dönemin mobilya alışverişine dair kayıtlar içeriyor ve kentin ticaret ekonomisinin işleyişine ışık tutuyor. İncelemeler halen devam ediyor.
Bitlis’in Ahlat ilçesindeki Eski Ahlat Şehri Kalesi kazıları bütün hızıyla devam ediyor. Kazılarda geçtiğimiz haftalarda Orta Çağ’a ait bir su sarnıcı ve kalenin altındaki İlk Tunç Çağı höyüğüne ulaşıldı. Sarnıcın, 12’inci veya 13’üncü yüzyılda yapıldığı düşünülüyor. Kazı ekibi höyük yüzeyinde MÖ 2600-2500 yıllarına tarihlenen buluntulara da rastladı. Çalışmaların, Ahlat’ın eski yönetim merkezi olduğuna dair önemli kanıtlar sunduğu belirtiliyor.
Çanakkale'nin Çan ilçesinde bulunan İnkaya Mağarası’nda yapılan arkeolojik kazılarda, Buzul Çağı'nın son dönemine tarihlenen yontma taş aletler bulundu. Geçmişi 86 bin yıl öncesine kadar uzanan bu etkileyici mağarada, Avrupa'dan göç eden insanların MÖ 40 binli yıllara kadar kesintisiz bir yaşam sürdüğü tespit edildi.
Yürütülen kazılar sonucunda bu yılki keşiflerle birlikte toplam 25 bine yakın yontma taş alet ve alet parçası ele geçirildi. Bu değerli buluntular bölgenin tarih öncesi yerleşim alanlarına dair önemli bilgiler sunarak, insanlık tarihinin karanlık dönemlerine ışık tutuyor.
Şanlıurfa'nın Karahantepe bölgesinde yürütülen arkeolojik kazılarda Neolitik döneme tarihlenen taş üzerine işlenmiş bir yaban eşeği figürü keşfedildi. "T" biçiminde düzenlenmiş 250'den fazla dikilitaşın bulunduğu bu alanda, tabana döşeli taşlardan birinin üzerinde koşar haldeki yaban eşeği betimlemesi ortaya çıkarıldı.
Bu figürün dönemin hayvan ikonografisini anlamaya önemli katkılarda bulunduğu ifade ediliyor. Yaklaşık 20 santimetre uzunluğundaki figür, Neolitik döneme ait en estetik figürlerden biri olarak gösteriliyor.
Antalya’nın Kumluca ilçesi açıklarındaki arkeolojik kazılarda, Girit-Minos Uygarlığı’na ait 3 bin 600 yıllık bir tunç hançer bulundu. Bu nadir buluntunun üzerinde yer alan gümüş perçinler, dönemin zanaatkarlık becerilerini ve estetik anlayışını gözler önüne seriyor.
Hançerin Girit-Minos Uygarlığı’na ait olduğunu ve taşıyan geminin Girit’e doğru yol alırken battığı öne sürülüyor. Bu önemli keşif, Akdeniz’in tarihi ticaret rotalarını ve kültürel etkileşimlerini yeniden değerlendirme fırsatı sunarak bölgenin tarihinin aydınlatılmasına katkı sağlıyor.
Kütahya’nın Tavşanlı ilçesinde gerçekleştirilen arkeolojik kazılarda 3 bin 750 yıllık bir fayans silindir mühür toprak altından çıkarıldı. Mührün Asur Ticaret Kolonileri Çağı’nın sonuna tarihlenen bir katmanda, yangın tabakası içerisinde keşfedildiği belirtiliyor.
Bu nadir buluntunun, Anadolu’nun ticaret tarihinde önemli bir boşluğu doldurması bekleniyor. Batı Anadolu’daki ilk örnek olarak kaydedilen bu mühür doğu ile batı arasında yeni ticaret yollarının varlığını da gözler önüne seriyor.
Uşak’ın Ulubey ilçesindeki Blaundos Antik Kenti’nde gerçekleştirilen kazı çalışmaları sırasında Roma dönemine ait bir kadın heykeli keşfedildi. Ceres (Demeter) Tapınağı’nın batı kısmında gün yüzüne çıkarılan bu heykel, baş kısmı eksik olmasına rağmen dönemin sanat anlayışını yansıtan önemli bir örnek olarak değerlendiriliyor.
Yaklaşık 1,5 metre derinlikten çıkarılan 190 santimetre boyundaki heykel, Uşak Arkeoloji Müzesi’nde restorasyona alınarak eski görümüne kavuşturulacak. Blaundos Antik Kenti, Makedonya'dan gelen askerlerin yerleşmesi nedeniyle "garnizon kent" olarak anılıyor.
Kars’taki Ani Ören Yeri’nde gerçekleştirilen kazı çalışmalarında, Büyük Selçuklu Dönemi’ne tarihlenen önemli buluntulara ulaşıldı. Kazılar sırasında 1,5 metre yüksekliğinde sekiz konik küp içeren bir erzak deposu ile Orta Çağ mitolojisinde cenneti sembolize eden tavus kuşu motifli bir kase parçası gün yüzüne çıkarıldı. Tavus kuşunun Orta Çağ İslam ikonografisinde “cennet kuşu” olarak nitelendirildiği ve bu figürün cenneti sembolize ettiği belirtiliyor.
Aydın’daki Aphrodisias Antik Kenti’nde Yunan mitolojisinin en güçlü tanrısı Zeus’a ait 66 santimetre yüksekliğinde mermer baş, gizli kaldığı yerden çıkarıldı. Yüzyıllar sonra keşfedilen bu değerli eser, Aphrodite Tapınağı’nın 50 metre batısında bulundu. MS 2 ila 3’üncü yüzyıla tarihlenen eser saç ve sakaldaki muhteşem işçilikle dikkat çekiyor.